• peşin tanım:bence sayın başbakandır.

    sayın başbakanın son dönemde yapmış olduğu ayyaş, alkol, 3. köprü ve taksim açıklamalarıyla kendi taksimini kendi tahririne dönüştürmektedir.

    neden mi?
    buyrunuz;

    muhammed buazizi tunus'ta işportacılık yapan bir üniversite mezunuydu, 27 yaşındaydı, işsiz olduğu için işportacılık yapıyordu, 17 aralık 2011 günü zabıtalar tarafından işporta tezgahına el konduğu yetmezmiş gibi bir de üzerine tokat yemişti. yediği tokat elinden alınana ekmeğinin üzerine gururunu kırmıştı. onurunun kırılmasına dayanamayan, baskıyı hazmedemeyen bu genç tunuslu kendini yaktı, olaydan 2,3 gün sonra bu genç adam vefat etti. muhammed işsizlik yüzünden kendini yakan ilk insan değildi, ama son insan da olmadı, ertesi gün mısırda, arkasından cezayir ve ürdün’de hatta fransa'da üniversite mezunu işsiz gençler kendi fitillerini kendileri ateşleyerek bir yangını başlattılar.

    işte tüm arap baharı denilen süreci başlatan kıvılcım tunusta atıldı, ardından tüm bölgeye yayıldı, evet süreci destekleyen emperyal güçler vardı, ancak bir işportacıya atılan bir zabıta tokadı tüm bölgenin -belki dünyanın- kaderini değiştirecek, yarım yüzyıllık diktatörleri yerinden edecek, savaşlar başlatacak sürecin ateşleyicisiydi.

    şimdi gelelim taksime, bir adam çıktı ve ben burayı değiştireceğim siz istediğiniz kadar karşı durun biz karar verdik dedi. ardından ceyda sungur isimli bir şehir plancısı ve akademisyen 29 mayıs 2013 günü taksim meydanında bulunan gezi parkına gitti, belki amacı eylemdi, belki siyasiydi, belki alışverişe çıktığında gördüğü kalabalığa meraklıca yaklaşmıştı, belki şehir plancısı ve akademisyen olduğu için yani bu yüzyılın sonlarına kadar ülke şehirleşmesine yön verecek plancıları yetiştireceği için bu konuda hassastı, orasını bilemeyeceğiz, o gün yani 29 mayıs 2013 günü konstantinin istanbul olmasının yıl dönümünde o kırmızılı kadın neden oradaydı ben bilmiyorum, ama oradaydı, sonra iktidardan dağıltın bunları emrini alan bir polis belki ceyda sungurun komşusu, memleketlisi, belki özünde iyi bir insan -ki bu da bilinmez- o gün ceyda sungura biber gazı sıktı. ceyda hanım son derece asil bir şekilde sadece yürüdü, reuters haber ajansı muhabiliri fotoğrafını çekti ve dünya basınına görüntüleri geçti.

    sonrası şu anda oradaki binlerce insan, sabah saat 5’te yapılan polis baskınları, yıkılan duvarlar, su sıkılan insanlar, gaz bombaları, biber gazları. aslında düşünecek olursak 17 aralık 2011 günü tunusta yaşananlar ile neredeyse aynı süreç, gene bir genç bu sefer bir kadın, gene bir zabıta, bu sefer tokat atmayıp çadır yakan bir zabıta, gene bir polis, bu sefer biber gazı sıkan bir polis, bir muhabir ve binleri taksime çeken bir süreç.

    açıkçası sosyoloji ile tek ilgim sağda solda hakkında okuduğum üç beş yazı,siyaset bilimi ile ilgim birkaç defa kampüste bölümünün önünden geçmek, ama bildiğim bir şey varsa eğer bugün istanbulda olsaydım ben de o parkta olurdum. çünkü vicdan ne mühendis dinler ne veteriner ne nalbur dinler ne şehir plancısı, vicdan adalet dinler, vicdan merhamet diler.

    sayın başbakan belki kendisini peygamber, mehdi ilan edenlerin gazıyla, belki emine hanımın gazıyla, belki dışarıdan verilen gazla, belki gündem değiştirip reyhanlı katliamını unutturma hevesiyle, belki tamamen zevkine göre bir meydan istediğinden, belki tamamen egosundan, belki de tamamen yanlışlıkla taksim gezi parkı kararının arkasında olduğunu ve bu kararın ne yapılırsa yapılsın değişmeyeceğini basına deklare etti. nedeni önemli değil önemli olan bu kararını açıklamasından sonra meydana giden ceyda sungur, şebnem sönmez, mehmet ali alabora, roberto baggio veya aymet mehmet. ama sonuçta orada meydanda binlerce insan ve binlerce devlet polisi gergin bir şekilde bekliyor.

    sayın başbakan kendi kararıyla bence gün itibariyle kendi tahririni kendisi yaratmıştır. olaylar şu anda duruluş, polis meydanı ele geçirmiş olabilir, ancak unutulamamalı ki 17 aralık 2011 de tunusta yakılan bir ateş 31 ocak 2012 günü tahrir meydanında yangına dönüşmüştü.
    taksim tahrire dönüşür mü? bunu bilemeyiz, belki dönüşecek, belki olaylar yatışacak, ama eğer dönüşürse aynı muhammedin adının hatırlandığı gibi ceydanın da daı hiç unutulmayacak, aynı muhammed’e tokat atan zabıtanın adının bilinmediği gibi ceydaya biber gazı sıkan polisin de adı bilinmeyecek.

    geçtiğimiz günlerde başbakanın eşine amerika’da hediye edilen “bir diktatörün ruh hali” isimli kitap tesadüf olabilir mi sizce, bence değil. bence orada çok çok ince bir mesaj verildi. bu günler için belki de uyarılmak istendi başbakanın eşi,- eşiyle ne alaka demeyiniz bakın ülkenin koca koca bakanları çıkması an meselesi olan savaşı bir diktatörün annesine bağlıyor-, emine erdoğan'a kitabı veren moghaddam, daha sonra yaptığı açıklamada hediyesinin bilinçli bir tercih olduğunu söyledi.. ki bunun çok önemli bir açıklama olduğunu düşünüyorum. bunu türk medyasında göremedik mesela.

    tüm bu düşüncelerim saçma gelebilir size sayın başbakan ve yandaşları, evet zaten ben endi halinde kel bir mühendisim, benim kel kafamdan çıksa çıksa bunlar çıkıyor, eğer yanlış düşünceler içerisinde isem en çok yanılmış olurum.ama bir de siz düşünün ya düşündüklerim doğruysa, ya muhammed ceyda, zabıta polis, tahrir taksim ruhuyla bu gün canlanırsa, o zaman siz ne durumuna düşeceksiniz. peşinen söyleyeyim, kendi taksimini kendi tahriri yapan adamlar durumuna düşeceksiniz.

    anneannem hep “bir insanın kendi eliyle kendine yaptıklarını cümle alem toplansa yapamaz” der. bundan yıllar önce sayın başbakan belediye başkanı adayı olduğunda en belirgin cümleleri halici temizlemek, fatihin gemileri karadan yüzdürdüğünden feyz alarak, taksime cami yapmak idi, o söylemlerle başlayan süreç tam 11 yıldır ülkenin başbakanı olmasına belki de gelecekteki ilk başkanı olmasına yol açacak sürece dönüştü. bugün ise kendi tahririni kendisi hazırlama sürecine dönüşmesi an meselesi.

    tüm bu anlattıklarıma saçmalıyor,zorluyor diyebilirsiniz, belki de haklısınız, ama eğer tarih tekerrürden ibaret bir bilim ise o taksim bir gün mutlaka tahrire dönüşecek, bugün veya yarın bileyeceğim, aynı bir mağdurun adım adım diktatöre dönüştüğü gibi.

    peki taksimin tahrire dönüşmemesi için ne mi yapması gerekir sayın başbakanın, bunu mu sordunuz, kusura bakmayın bende bu sorunun cevabı yok sayın başbakan, çünkü ben o kadar akil değilim.

    edit: imla ve eklemeler.
    edit-2: emine erdoğan'a kitabı veren moghaddam, daha sonra yaptığı açıklamada hediyesinin bilinçli bir tercih olduğunu söylediği bilgisi için 1001idea'ya teşekkürler.
hesabın var mı? giriş yap