6 entry daha
  • tatlar, kokular, odalar, sesler bin atlı akınlarda marcel'in belleğini şenlendiredursun; beckett, henüz yirmi dört yaşındayken sipariş üzerine yazdığı "proust"makalesinde şöyle der genç genç:
    "proust'un zayıf bir belleği vardı - tıpkı etkisiz bir alışkanlığı olduğu gibi, çünkü etkisiz bir alışkanlığı vardı. belleği güçlü adam hiçbir şey anımsamaz çünkü hiçbir şey unutmaz." (s. beckett, metis 2001, çev: o. koçak, sf: 35.)

    'proust' makalesinin genelinde beckett'in proust'a alabildiğine mesafeli yaklaşımı, iki yazarın edebiyatlarındaki mesafeyi ve farkı göz önünde tutunca çok da şaşırtıcı değil. ama bu sözlerde, proust'la doğrudan ilgisi olmayan bir yanlışlık da var gibi...
    proust'un aklını yer yer bozduğu 'alışkanlık,' "izinde" olduğu kaybın aksi istikametinde dikilir. çünkü alışkanlık, hafıza gerektirmez. "anımsamak" da "unutmuş olmak"la değil, "-meğer- unutmamış olmak"la ilişkilidir daha çok.
    proust'un yaptığı ise zaten anımsamak filan değil, düpedüz "uydurmak"tır. musil'le birlikte uydurukçunun önde gidenidir bunlar. 'madlen', 'kaldırım taşı', 'kaşık sesi' filan hep, zaten hazırolda bekleyen uydurukçuluğun zaferi yolunda birer adaktır. nitekim calvino da, -tamamlayamadığı- "hafiflik", "hızlılık", "kesinlik", "görünürlük" ve "çokluk" başlıklı konferanslarından oluşan "amerika dersleri"nde bu ikisini, "çokluk" başlığı altında incelemiştir.
    o sayede, her ikisi de sahiden ve mecburen "döne döne" okunan yazarlardır. elime alıp, şimdi rastgele açtığım ilk sayfadaki şu cümleye kaç yıl sonra burun kıvırılabilecek, kıvırılacak mı, merak ediyorum:

    "cottard patroniçe'ye tatlılıkla şunları söylemişti: "böyle galeyana gelirsek, yarın ateşimiz 39'a çıkar."
    tıp tedavi edemeyince, zamirlerin anlamını değiştirmekle meşgul olur."
    (sodom ve gomorra, yky-2002, çev: r. hakmen, sf: 310.)
75 entry daha
hesabın var mı? giriş yap