2 entry daha
  • (bkz: sean bean)
    (bkz: mark addy)
    (bkz: andrew garfield)
    (bkz: paddy considine)
    (bkz: rebecca hall)
    (bkz: david morrissey)
    (bkz: sean harris)
    (bkz: robert sheehan)
    (bkz: peter mullan)

    şeklinde hayvanî bi kadrosu bulunan, 2009 ingiliz yapımı, channel4 için hazırlanmış, tv filmi demeye bin şahit isteyen tv filmi üçlemesi. filmler şunlardır:

    (bkz: red riding in the year of our lord 1974)
    (bkz: red riding in the year of our lord 1980)
    (bkz: red riding in the year of our lord 1983)

    tabii yapım ingiliz olunca, oyuncular da yüksek kalibreli oluyor. bu aktörlerin hepsi her filmde görünmez yalnız. kadro olarak en taşaklısı, andrew garfield, sean bean ve rebecca hall'un oynadığı ilk filmdir. ikinci filmde paddy considine; üçüncü filmde mark addy başroldedir. david morrissey, robert sheehan ve peter mullan filmlerin tümünde yer alır. bu üçünün oynadığı karakterler 3 film arasında bir köprü oluşturur.

    aslen, the damned united'ın da yazarı olan david peace'in red riding quartet'inden(red riding dörtlemesi) uyarlamadır. ilk filmi julian jarrold, ikinci filmi james marsh, üçüncü filmi anand tucker yönetmiştir. üç filmin de senaryosu tony grisoni'ye aittir.

    üçleme, genel olarak yozlaşmayı konu edinir. bu tek boyutlu bir yozlaşma değildir. bireysel, toplumsal ve kurumsal yozlaşmayı çok katmanlı ve iç içe geçmiş bir yapıyla, olabildiğince geniş bir pencereden yansıtır. filmlerin merkezinde vahşice tecavüz edilip öldürülen çocukların bulunduğu bir seri cinayet davası yatmaktadır. üçlememiz tamamlandığında bu seri cinayetlerin sorumluları ve bunların etrafında yaşananlar, rant peşindeki kamu görevlileri ve bunların şahsi hırslarının sınırsızlığı insanın kanını donduran bir gerçeklikle önümüze serilir. bu bağlamda sezonun güçlü yapımlarından the shadow line bu üçlemeyle paralellik arz eder. yine son yıllarda amerikanlar tarafından sinemaya uyarlanan state of play ve edge of darkness da yozlaşma üzerine yapılmış kaliteli dizilerden ikisidir.

    filmler, üç farklı yönetmen tarafından yönetilmişse de; ilk filmden başlayan o karanlık atmosfer, ışık kullanımı, kostümler ve görüntü yönetimi 9 yıllık bir dönemi neredeyse kusursuz yansıtır. üzerinde uğraşıldığı çok belli olan senaryo ile birlikte gerçekçiliğini ve derinliğini hiç yitirmez. oyunculuklar hâliyle bir sinema filmindeki kadar iyi ve çok boyutludur. şahsen üç filmden de tatmin oldum şansal. fakat, filmlerin o kesif havası bana karamsarlık yüklemedi desem yalan olur. aslında bu da yapımın bir diğer artı yönü tabii. sonuç olarak, izlenmesi gereken bir yapım. lâkin, baştan uyarayım: filmlerden ve özellikle finallerinden bir amerikan tatlılığı beklemeyin...
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap