8 entry daha
  • tatlı tatlı sevmelerin romanı. islanmış nohutlarda, geçmişte, çilek reçellerinde tezahür eden sevmeler.

    yıllar önce yazarın bir başka kitabından bir sahne var, aklıma kazınan. esas oğlan, sevdiği kızın da aralarında olduğu bir grupla basket maçına gidiyor. sevdiği kız, basket takımındaki çocuklardan birinden hoşlanıyor. bir ara sahaya doğru onun ismini bağıyor kız. bizimki o an çocuğun bakmasını hem çok istiyor hem hiç istemiyor. gerçek ve sevgi dolu gelmişti bana bu sahne. bu romanda da nazlı bir başkasına aşık olduğunda ve gel-gitler yaşadığında, onun için samimi bir şekilde üzülüyor cemil. belki diğer öyküdeki gibi söylersek; nazlı’nın aşık olduğu adamla kavuşmasını hem çok istiyor hem hiç istemiyor.

    barış bıçakçı’nın romanlarında, öykülerinde insanların birbirine duyduğu sevgiler, öyle derin ve gerçek ki insan; okurken sadece bununla bile keyiflenebiliyor, hüzünlenebiliyor. hatta kıskanabiliyor yer yer… nazlı’sı olanlar ilhan’ı olmadığı için üzülüyor belki, ilhan’ı olanlar nazlı’sı olmadığı için. ikisi birden olmayanlar ise bence bu kitaplardaki havayı tam anlamıyla tenefüs edemiyor.

    bunlar işin hissiyatı tabii; dildeki ustalık, akıcılık hakkında da edebiyat eleştirmenleri konuşsun.
175 entry daha
hesabın var mı? giriş yap