4 entry daha
  • [izlenimlerim]

    müziği toplumun/düşünce yapısının uygun gördüğü dille değil, farklı bir dille icra ettiği için [non-idiomatic improvisation] bu dile yabancı olan genel dinleyici kitlesine oldukça farklı/amnestik geldiğini düşünebiliriz başlangıçta. tıpkı ekolün adamları evan parker, peter brötzmann ya da mats gustaffson gibi. insanoğlu başından beri taklitle yaşar, konuşma merkezi [broca alanı] bile ancak duyulan seslerin wernicke'de anlamlandırılmasını takip eden taklit etme süreci sonrası gelişir. derek bailey ise bu konuda sihirbazlığını konuşturmuş, bizleri beynimizin hiç bilemediğimiz farklı bir alanından vurmuş; hafızamıza kaydetmemizi engelleyerek çalmıştır.

    anthony braxton'ın çılgın/atonal ezgilerini ya da cecil taylor'ın hazel'ından çıkan haz veren sesleri belki bir şekilde algı çerçevemize sokabiliriz; ancak doğaçlama kübisti derek bailey için uzun yollar/yıllar harcamak gerekiyor [on yılda ancak çözebildim desem yeri var.] ve bunları kaydetmek önceki paragrafta bahsettiğim üzere, yeterince hakim olmayanlar için pek de mümkün değil. [burada elitizm benzeri bir politika izlediğim düşünülebilir, oysa çok farklıdır işin gerçeği.]

    cazın en sevmediğim enstrümanı gitar, başından beri bunu söyledim hep. kolay ve üstesinden gelinebilir oluşundan mıdır bilemem; ancak bailey bu konuya daha farklı bakmamı sağlamıştır son yıllarda. deneysel müzik der dururuz ya hep, parça ortasında gitarı akort eden kaç kişi tanıyorsunuz? üstelik bunu doğaçlamanın bir parçası olarak kullanabiliyor. merak ettiklerimden biri, henüz tristiano'nun kırkların sonunda insanlara itici gelen [ki aslında pek hoş olan] müziği ya da ornette coleman'ın öncülüğünde gelişen free jazz'in diğer tüm ustalarca iğnelenmeye çalışıldığı dönemde ingiltere'de bu müziği nasıl icra edip/yaydığı?! the wire'da geçiyordu bunun kısmi yanıtı: "sadece stüdyoya kendimi kapatmam yeterli oluyordu." diyor mr. bailey. hatta evan parker ve han bennink'le kaydettiği the topography of the lungs için "gözümüzün önüne ilişen bir kağıt o doğaçlama sessionlarının adını koymak için fazlasıyla yeterliydi" diyor; ekliyor: "evan'ın bulunduğu eskizler yerine bennink'e eşlik etmeyi düşünüyordum; ancak vazgeçtim: kulaklarımı tıkayarak ve onlara bakarak doğaçladım." harikulade ve akıllıca, öyle değil mi? derek bailey doğaçlama gurusu olmanın yanında dadaizmi nota[?!]lara aktaran ilk usta sayılıyor, altmışlarda dave holland, kenny wheeler ve evan parker'la kurdukları spontaneous music ensemble'ın amacı da marcel duchamp için müzik yapmakmış; fantastik!

    unutmadan, incus records'ın ilk kaydına atfen yazılan metin de doğaçlama gurusu bailey'ye aittir;

    "the bulk of the revenue from any incus recording will go directly to the musicians....
    once the basic cost of each record is recovered,
    thus providing the finance for the next,
    the vast bulk of all income will be paid in royalties to the artists.
    incus has no intention of making profits in the conventional sense."

    [the topography of the lungs'tan, 1970]
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap