• klarneti bırakıp saksafonu eline alan bir sevgili gibidir o.. john cageve karlheinz stockhausenin evliliğinden premature bir bebek in parazit sesini sanata dönüştürmeyi bilir.brötzmann'ın stüdyosu david lynch'in bahçesi.. şenlensin rüyalarınız için
  • avrupa cazının en önemli en yaratıcı isimlerinden biridir lakin peter brotzman diye yazılıyor.
  • 1968 tarihli (bkz: machine gun)adli saheser eserin sahibi. albumun acilisi vietnam'i inleten otomatik tufek sesinin bir metaforu sanki.
    caz tarihine ofkenin sesi olarak gecmis album.

    han bennink (davul)
    buschi niebergal (bas),
    (bkz: evan parker)(tenor sax)
    (bkz: derek bailey) (gitar)
  • keiji haino ile 1997 senesinde evolving blush or driving original sin isimli japonyada ciktiklari turneyi ozetleyen albumu yapmis muzisyen. albumdeki vokallerde basrol keijininken uflemelilerde de bu alman caz sanatcisi zat dinleyeni mest eder. albumdeki uflemeli sololarinin anadolu ezgilerine benzerligi sasirtici duzeydedir.
  • 1961'de berlin duvarı inşa edildiğinde, kuşkusuz almanya için tek bölünen siyasi coğrafya değildi. bugünün caz otoritelerine ve caz tarihi konusunda saygı duyulan belgesellere göre almanya'da ikiye bölünenlerden biri de cazdır. üstelik bu ikiye bölünme farklı fraksiyonlar bir yana, european free jazz gibi çok çok farklı bir alt-türün (neredeyse caz dışı bir alt tür hem de) doğumuna da neden olmuştur. efendim, batı almanya ellilerin sonunda cool jazz şöyle dursun hala beyazların biricik eğlencesi swing/big band ile eğlenceli günler yaşamakta, balolar düzenlemekteyken doğu almanyalı birkaç gencin içindeki savaş karşıtı öfke gittikçe kuvvetlenmekteydi. o dönemler amerika'da yeni yeni ortaya çıkan ve pek de tutulmayan avant-garde jazz sonunda ornette coleman'ın sert tutumuyla* free jazz adını almış ve kendi yolunu açıkça belirlemişti. brötzmann da bunu örnek alacak, çocukluk arkadaşı han bennink ve caz ortamlarında tanıştığı silah arkadaşı sven-åke johansson ile oluşturduğu duolarla küçük stüdyoları müziğiyle donatacaktı. tonunun rengi, arkadaşı evan parker'ın deyimiyle kızıldı. tıpkı han bennink'in saç bandı gibi.

    for adolphe sax* doğu almanya'dan batı'ya sesini ve cazın özgür ruhunu taşırken brötzmann anthony braxton'ın ilgisini çekmiş, tanışmalar ve mektuplaşmaların ardından brötzmann'ın amerika'ya resmi olarak bayrağını diktiği tescillenmişti. ancak en büyük patlama vietnam savaşının ardından patlamış, (bkz: machine gun/#17424290) çoğu cazcı tarafından yıllarca içindeki seslerin çözülmesi gereken bir insanlık dersi olarak tarihteki yerini almıştı. brötzmann savaşı kendine özgü ton rengiyle adeta kollaps ediyor, salt huzuru müzikle veriyordu. bu bağlamda brötzmann'ın free jazz'in afrika-amerika-avrupa-asya yolculuğunun üçüncü milestone'u olduğunu söylersem yanlış olmaz.

    altmışların sonunda çıkan nipples ve yetmişlerdeki more nipples, canlı performans kayıtlarının vs. ardından amerika yolculuğu brötzmann'ın müziğini daha da yaymış oldu. avrupa'ya gelen free jazz tutkunlarıyla çalmak onu geliştirmişti ancak sonny sharrock, ronald shannon jackson ve bill laswell ile kurdukları last exit ile sekiz yılda* dünyaya cazın özgür halinin ne olduğunu pek de güzel anlattılar. (ardından sharrock'ın ani ölümüyle grup sekteye uğramıştı. huzur içinde uyu sonny) iron path gibi bir albüm icra ettiler, ki bugün bunu kimsenin ypabileceğine inanmıyorum. john zorn'un hayatının albümü olduğunu söylediğini aktarsam sanırım yeterli olacaktır.

    oğlu caspar brötzmann* ile çaldığı albümler de dikkate değerdir üstadın. elbette mats gustafsson, cecil taylor, ken vandermak ve alexander von schlippenbach ile icra ettiği projeler unutulmaz.

    european free jazz'in yaratıcısı, önderidir mr. brötzmann. kimi zaman o lyric tonu hüzünlendirir, buralardan alır götürür ruhumu.

    edit: tanıştık, görüştük, oturup konuştuk. disiplinli, sert ama iyi niyetli; anlatma heveslisi üstat. iyi ki var.
  • duygusuz, makina gibi adam. akan sesleri yorumlayıp kendi duygularından bahsetmez; ritimle ortaklık kuramaz, piyanistin kurduğu soru işaretleriyle anlaşamaz o, kendini o seslerin içine yerleştirir bir çark gibi duygusuz ve makina gibi ama o çark, gıcırdar, bağrır, çığlık atar o seslerden etkilenip hareket ederken. evan parker'dan bu noktada ayrılır, duygularıyla değil tutkularıyla çalar saksofonunu. o çark zarar gördükçe daha da zarar görür, yerinden oynadıkça daha da savsaklamaya başlar. brötzmann'ın haykırışları, isyanları uç seviyelerdedir, noise estetiğine yaklaşır.(hatta aşar bile)

    tüm projeleri(gruplar hariç):
    derek bailey, sabu toyozumi & peter brötzmann, bauer / trzaska / brötzmann, bergman braxton brötzmann, borah bergman, peter brötzmann & andrew cyrille, borgmann, brötzmann, parker & bakr, berg borg brötz man/n, borgmann, brötzmann, parker & bakr, caspar brötzmann & peter brötzmann, peter brötzmann / alan wilkinson quartet, peter brötzmann / alexander v. schlippenbach / sven-åke johansson, peter brötzmann & andrew cyrille, brötzmann / bennink, peter brötzmann, dieter manderscheid & frank samba, brötzmann, drake & kessler, peter brötzmann / ed sivkov / nick rubanov, peter brötzmann, fred hopkins & hamid drake, peter brötzmann, fred hopkins & rashied ali, brötzmann / lonberg-holm, peter brötzmann, gregg bendian & william parker, peter brötzmann & hamid drake, peter brötzmann, joe mcphee, kent kessler & michael zerang, brötzmann / kondo / pupillo / nilssen-love, peter brötzmann, juhani aaltonen, peter kowald & edward vesala, peter brötzmann - keith tippett quartet, peter brötzmann & bill laswell, peter brötzmann, mahmoud gania & hamid drake, brötzmann | zerang, brötzmann, michiyo yagi & nilssen-love, brötzmann & miller, brötzmann, miller & moholo, brötzmann, mengelberg & bennink, peter brötzmann & nasheet waits, peter brötzmann, nicky scopelitis & shoji hano, brötzmann / oliver / kellers, peter brötzmann & paal nilssen-love, peter brötzmann, paal nilssen-love & mats gustafsson, peter brötzmann & peeter uuskyla, peter brötzmann, peter friis-nielsen & peeter uuskyla, broe / massimo / paal n-l, peter brötzmann & shoji hano, brötzmann, sommer & phillips, sharrock / brötzmann, peter brötzmann & tom raworth, brötzmann / van hove / bennink, brötzmann, van hove, bennink & albert mangelsdorff, peter brötzmann & walter perkins, peter brötzmann / werner lüdi, peter brötzmann, william parker & hamid drake, peter brötzmann, william parker & michael wertmüller, crispell, brötzmann & drake, frode gjerstad & peter brötzmann, frode gjerstad trio & peter brötzmann, keiji haino, peter brötzmann and shoji hano, kellers / brötzmann, keiji haino & peter brötzmann, alfred 23 harth & peter brötzmann, achim jaroschek & peter brötzmann, melbye / berre / brötzmann, evan parker trio & peter brötzmann trio, sharrock / brötzmann, sabu brötzmann duo, nicolai yudanov, peter brötzmann & sakari luoma
  • almanya'da, pek bilinmedik bir kasaba olan wuppertal'de yaşayan brötzmann, adolphe sax'in elinden çıkan tüm saksofon çeşitlerini yaratıcısının hayal edebileceğinden oldukça ötesine taşımış ve inanılmaz icra biçimlerine ulaşmıştı. üstelik sax'ten önce var olan woodwind ailesine de pek hakimdi; klarinete ya da çığlıklarıyla ruhumuza dokunduğu macar/romen halk çalgısı tarogato'ya yansıyordu bu hakimiyet.

    tarihe adımını attığında, müzikal değerleri paramparça edecek makineli tüfeği* eline almış ve altmış sekiz sonbaharında darbesini yapmıştır. o döneme değin avrupa'daki diğer saksofoncuların tümünden daha uzun ve gökgürültüsü-vari çalabildiği olgusu kendisini pek ilgilendirmese de, kıtadaki hemen her müzisyende spinal şok etkisi yaratmıştı bile. brötzmann'a göre dayanıklılık tamamen gerçek ve özgün bir dışavuruma kullanılan araçlardan biriydi, tipik alman üretimi iş makinelerinde olduğu gibi. çokseslilikle haykırma ve sürekli en üst perdeye ulaşabilme takıntısı -bu kez hiç de sessiz sedasız olmayan- takipçilerini yaratmıştı, ancak onlar bir süre sonra sakin kıyılarda dinlenip cazın temel scale'lerine boyun eğmişlerdi; brötzmann hariç! ilerleyen yıllarda müziğindeki enerjiyi diğer doğaçlamacılardan daha ileriye taşımasını da bilecekti. daha da berraklaştı tonu brötzmann'ın; en azından han bennink'le ormanda kayıt* yapmıyorlardı artık. melodik çizgisi başlangıçta da oldukça hızlıydı ancak disiplin açısından kusursuzdu, her daim çağdaş tekniklere de açık olarak bilinmişti.

    şimdi, sonsuz olgunluğunu koruyan meyveleriyle; üstelik daha da özgür!

    "bazı geceler müzik öyle güzel, öyle yoğun bir şekilde birleşip öyle sikici bir mükemmelliğe ulaşıyor ki, düşünüyorum: dünya daha fazla ne isteyebilir?" - brötzmann/1985
  • konstrukt ile verdiği son kadıköy konserine dair:

    http://www.hurriyetdailynews.com/…ageid=500&eid=268
  • “ı’m not a young man anymore, but whenever ı go onstage, ı have to give all,” he says. “and that’s what ı’m doing, even if the bones the next morning ache. ıt’s not easy, but being on stage, you just do it.”

    http://citybeat.com/…rt_of_perpetual_curiosity.html
hesabın var mı? giriş yap