8 entry daha
  • genelde solgun ateş, lolita vehayut ada ya da arzu gibi gösterilse de bence nabokov'un en iyi romanı ironik bir dil ile ciddiyetin karışımı olan (ve arkasına koli bandıyla yapıştırılmış hafif tarih'sel' -sal,sel eki ne nahoş bir ek oldu- doku), kudretli şimdiki zaman sesiyle anlattığı o efsane biyografik romanı the real life of sebastian knight tır. ingilizce yazdığı bu ilk romanı öyle güçlü ve ahenkli bir bütünlük içinde 20.yüzyılın 'anıtsever', 'figürmanyağı' okuyucusuyla bence o kadar güzel alay etme içgüdüsüyle yazılmıştır ki, kırk kez okunsa bıkılmaz yahu.. adamım sebastian hakkında yazılan 2 biyografiye şahit olduğunuzda knight'ın arkadaşı goodman ve üvey kardeşi tarafından kıskaca alınırsınız. zaten goodman'a öfke duyduğunuzda nabokov silahına şarjörü sürer ve kafanıza sıkar:

    "ben sebastian’ım ya da sebastian ben ya da belki ikimiz ikimizin de tanımadığı bir başkasıyız."
    biz 21. yy okuru için -ya da bir kısmı için- şaşırtıcı değil belki bu ifadeler ya da romandaki gene yer değiştirme ya da aynılaşma unsurları ancak diyorum keşke bu roman yayımlandıktan dört gün sonra gidip bir kitapçıdan gözümde şişe gözlüklerle satın alsaymışım da evime dönüp kütüphanemi baştan aşağı temizleseymişim. size sebastian'ı bir anda unutturan son bölümler anlatıcının kendi içinde çocuksu kayboluşunu tattırır da elinizdeki ince romana bakakalırsınız.
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap