67 entry daha
  • her izlediğimde içim burkulur; iyiliğin ve dürüstlüğün kaybettiğini görmek kötü hissettirir .. züğürt ağanın atıyla veda edişi, domates satarken insanları rahatsız etmekten çekinecek kadar kibar oluşu, çürüyen/ telef olan domatesler arasından usanmadan saatlerce sağlam domates arayışı, cebinde beş kuruş parası olmadığı halde yüzüğünü ve değerli eşyalarını kahyasına * hasta annesini görmesi için verişi, kirazı umutsuzca uzaktan sevişi, çizmelerini eskiciye satarken yüreğinin parçalanışı, terliklerin içinde üşüdüğünde büzülen ayakları, üstü başı dökülür halde omzunda tepsiyle çiğ köfte satarken köylüsüyle karşılaştığında kendi tabiriyle başını bir ağa gibi dik tutması, düştüğü durumdan utanmaması ve şu an aklıma gelmeyen birçok sahnesindeki dramı her daim gözlerimin dolmasına neden olur.. ama yine de sevdiği kadının desteğini alan, tüm kayıplarına rağmen en iyi yapabildiği* işle hayata tutunan züğür ağa için umut kırıntılarıyla biter film.. belki de filmin vermeye çalıştığı esas mesaj budur.. belki de bu yüzden en sevdiğim filmler arasındaki yerini hiçbir zaman kaybetmeyecektir.
341 entry daha
hesabın var mı? giriş yap