6 entry daha
  • sanki horasan'da o ağaçları oyan amcalar, bunu bir gün kalhor çalacak ve işte o ağaçlar notalar halinde tekrar kök salacak diye oydular.

    cemal reşit rey'deki konser aslında iran'da yapılan her ensemble gibi geçti, sırasıyla bütün müzisyenlerin söz hakkı aldığı ama bir yandan da maestronun duruma her şekilde el koyduğu, dört dörtlük ve kendi aralarında şakalaşmalarla; çünkü insan insanı bilir, ve insan bildiği insanla oturup şöyle dünyanın en doğusundan hallenince, aman kardeşim..

    zira, doğu dediğin şey iran'da biter. ve kalhor, yezd'den kerman'a, tahran'ın kirinden hazar denizi'nin kıyılarına kadar aldı taaa öyle bi savurup götürdü ordakileri. ama kalhor bu konserle anlaşılacak birşey değildir, şöyle oturup onun alizadeh ve shajarian'la şimdi yaptığı yahut bestami'yle taaa çok genç zamanlarında çaldığı şeyleri dinlemek gerekir ki, bir müzisyenle bir büyücünün farkını anlayabilmeli.

    ritmin düşük gelişinin nedeni de iran müziğinin ritmik yapısı. yani ritmik yapı bizimkiyle tamamen farklı, melodi çok önem tutuyor haliyle tombek de melodiyle paralel giden vuruşlar gönderiyor. zira santurla tombek bu yüzden birlikte ilerlerken, kemençe neye daha çok göz kırpıyor gibi.

    ama kalhor, enstrümanı çalmaktan ziyade enstrümana teslim olan bir adam. ve bedenini okuyorsunuz adam müziğini yaparken, her notanın yüzünde ayrı bir ahval yarattığını görüyorsunuz, işte ondan ziyade daha güzel birşey yok.. ve bu adam, hakikaten müzikten ziyade bir büyü yapıyor ki, hiçbir muska onu anlayana yaramaz..
53 entry daha
hesabın var mı? giriş yap