• nâmı yedi düvele yayılmış iranlı kemençeci. redif denilen bir tarz üzere çalıyormuş. yo yo ma'nın the silk road ensemble'ında kemençe ve çeşitli yaylılarla yer alıyor; şevket hüseyin'le ghazal üstbaşlıklı albümler çıkarıyor; vatandaşı şeceryan'la birlikte night silence desert'ı doğurmuşlar. erdal erzincan'la birlikte türkiye'de konser de vermiş kendisi. (erdal erzincan'ın sitesinde bu konserlerden bir albümün şu sıralar çıkacağı yazıyor.)
  • kendisinin "where are you" sâdası yeryüzündeki en güçlü "neredesin" sorusu olabilir.

    http://www.youtube.com/watch?v=lven6rolnoa
  • dünyanın en güzel saçına sahip kemençe.
  • 27 eylül cumartesi akşamı 11. konya uluslararası mistik müzik festivali kapsamında konser verecek olan iran klasik musikisinin şöhretyâb temsilcisi.

    festivalin resmi web sitesinden ayrıntılar görülebilir.
  • erdal erzincan ile birlikte tahran'da verdiği bir konser kaydı var youtube'da. 3 senedir dönüp dönüp onu dinliyorum. yüzlerce sayfa yazının, bir roman, üç şiir ve dört senaryonun fonunda hep o konser kaydı var. şu an yazarken bile o çalıyor fonda. fakat bir bütün olarak, gündelik hayatın anlarını zihnime unutulmaz sahneler olarak kaydeden bu müziğin tek bir melodisini dahi mırıldanamam. öyle büyülü bir şey!
  • çaldığı enstrümanın adı kemençe değil, kemançadır. bir kişi hariç herkes kemençe yazmış, yuh. bunu yazanlar ya kayhan kalhor yerine başka birini dinlediler, ya da hayatlarında hiç kemençe görmediler. ha bir de 15 aralık'ta crr'ye geliyor, duyurulur.
  • vallahi çok büyük adam.

    i will not stand alone

    konser
  • sanki horasan'da o ağaçları oyan amcalar, bunu bir gün kalhor çalacak ve işte o ağaçlar notalar halinde tekrar kök salacak diye oydular.

    cemal reşit rey'deki konser aslında iran'da yapılan her ensemble gibi geçti, sırasıyla bütün müzisyenlerin söz hakkı aldığı ama bir yandan da maestronun duruma her şekilde el koyduğu, dört dörtlük ve kendi aralarında şakalaşmalarla; çünkü insan insanı bilir, ve insan bildiği insanla oturup şöyle dünyanın en doğusundan hallenince, aman kardeşim..

    zira, doğu dediğin şey iran'da biter. ve kalhor, yezd'den kerman'a, tahran'ın kirinden hazar denizi'nin kıyılarına kadar aldı taaa öyle bi savurup götürdü ordakileri. ama kalhor bu konserle anlaşılacak birşey değildir, şöyle oturup onun alizadeh ve shajarian'la şimdi yaptığı yahut bestami'yle taaa çok genç zamanlarında çaldığı şeyleri dinlemek gerekir ki, bir müzisyenle bir büyücünün farkını anlayabilmeli.

    ritmin düşük gelişinin nedeni de iran müziğinin ritmik yapısı. yani ritmik yapı bizimkiyle tamamen farklı, melodi çok önem tutuyor haliyle tombek de melodiyle paralel giden vuruşlar gönderiyor. zira santurla tombek bu yüzden birlikte ilerlerken, kemençe neye daha çok göz kırpıyor gibi.

    ama kalhor, enstrümanı çalmaktan ziyade enstrümana teslim olan bir adam. ve bedenini okuyorsunuz adam müziğini yaparken, her notanın yüzünde ayrı bir ahval yarattığını görüyorsunuz, işte ondan ziyade daha güzel birşey yok.. ve bu adam, hakikaten müzikten ziyade bir büyü yapıyor ki, hiçbir muska onu anlayana yaramaz..
  • iranlı kemençe virtüözü. 8-9 sene evvel ankara'da, erdal erzincan'la birlikte verdikleri bir konseri izlemiştim. rüya gibiydi. bu iranlıların hem filmleri, hem müzikleri kahırdan öldürecek beni.
  • bu kadar geç fark ettiğim için gerçekten hayıflandığım bir müzisyen, başka bir şey demiyeyim.
hesabın var mı? giriş yap