1 entry daha
  • asagidaki en bir muthesem, en bir gaz conan siirinin de yazaridir. siir vaktiyle ali recan tarafindan turkceye cevrilmis ve siyah heykel hikayesinin arkasindan yayinlanmisti, hatta cizgiroman versiyonu da vardi ama kimin cizdigini hatirlamiyorum. siirin orjinaline de senelerdir allem ettim kallem ettim, ulasamadim zaten. buyrun buradan okuyun:

    yol uzun ve zorluydu,
    gökyüzü soğuk ve gri,
    beyaz ay donmuş ölü bir parça gibi...
    hırsız ve fahişe, kral ve asker,
    savaşçı, büyücü, sahtekar ve ozan
    bu yolda benimle geldiler.

    rüzgar, bilenmiş bir bıçak gibi keskindi
    islak, tozlu denizlerden eserken;
    kuru, siyah,
    iskelet gibi ağaçlar
    fırtınada hayalete benzerdi...
    yaşam köpüklü bir şarap benim için,
    yağma, şehvet ve savaşımdan oluşan,
    ve ben bu şarabı en keskin tortusuna kadar içtim.

    ben vahşi topraklardan,
    görkem ve büyü ülkesine gelen savaşçıyım...
    çelik, ateş ve kanla kazandım
    insanoğlunun kazanabileceği herşeyi.
    oynadığım kumarda
    şeytanı kendi oynunda yendim...
    görkem, şeref, parıltı ve ün...
    ve ölümün gülen kafatasıyla alay ettim.

    döğüşüp öldürecek düşmanları vardı,
    sevilip güvenilecek arkadaşları,
    karanlık geceleri şenlendirecek şarkılar,
    sabahlara dek içilecek şarap,
    sonunda geçmişe gömülüp yitirilecekse ne çıkar?..
    ben tüm zenginliklerden payımı aldım,
    kazanmak gibi yitirmeyi de tattım.
    yaşamda var olanların en iyilerine alıştım.

    mezar derin ve hava soğuk,
    dünya kokuşmuş küflü beyinle dolu.
    ve ben tüm değerlerinize baş kaldırırken,
    boş inançlarınıza gülüyorum...
    dünyanın karanlık kavrulmuş yüzeyinde
    eğri yolumuz zorlu topraklardan geçiyor,
    ama biz mutlu ve neşeli savaşçılarız
    daha kolay yolları istemeyiz.
    düzenbaz ve nefret verici yaşamın kaderi
    sağ elimdeki kılıcımda çizilir
    ve ölüm benim arkamdan gelir.

    ben bu tozlu, sert yollarda kurudum.
    ben artık yaşlı ve güçsüzüm
    oysa ölüm tüm zamanlar boyunca güçlü.
    fakat bedenler ölümü tatmak üzere doğdu.

    selam tanrılar,
    boş bir gökyüzünün altında
    yanınızda neşeyle yürüyeceğim.
    günahkar ruhların nasıl kıvranıp inlediğini,
    şişko kurnaz papazlardan dinledim...
    yalnız altın için alıp sattıkları o cennette,
    benim gibi acımasız bir barbarın yeri var mı?..
    rahipler ve kutsal kitaplarıyla birlikte,
    alevlere dalacağım.
    cehennemin kızıl boğazından aşağıya yürüyecek
    ve şeytanın tahtına oynayacağım.

    yaşam,
    ölümle benim yorucu, yıllar boyunca
    oynadığımız bir oyundu.
    yaşamı, korkmadan ve cesaretle karşıladım,
    ölüm yaklaşırken kaçmalı mıyım?

    selam savaşçım, yiğit dostlarım,
    köleler, silahşörler ve oynak genç kızlar;
    ayrıldığım yolda gözüm kalmadı.
    burada son bulur yol,
    azrailin kucağında...
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap