6 entry daha
  • nietzsche'nin felsefesede yaşadığı "yanlış zaman sevgilim" durumunu ve yalnızlığını sosyolojide yaşamış alman bir büyüğümüzdür. belki de bu yüzden tıpkı nietzsche gibi söylediklerini yüksek perdeden ve biraz abartarak söylemek zorunda hissetmiştir kendini. hani ortamlarda tam aklındakini söyleyecekken, hatta cümlesine de başlamışken; hani daha baskın biri çıkar ve ilgi ona yönelir ya; hani gözleri dolar ya birden, norbert'inki de işte öyle bir şeydir. bir türlü lafa giremez.

    işin acıklı yanı tezlerinin, özellikle de uygarlık ve medeniyet kuramlarının ana hatlarını çizdiği "(bkz: the civilizing process)" çalışması 1939'da basıldığında hemen hemen kimse tarafından ciddiye alınmamıştır. oysa ortam öyle civcivlidir ki; frankfurt okulu tayfası (işte adorno'dur, horkheimer'dır, fromm'dur bu model) coştukça coşmakta, günlük sosyoloji gazetesi çıkaracak kıvama gelmektedir. yani ortam futbola müsaittir ama norbert bir türlü oyuna dahil edilmez. (sen, sen, sen.. ee ben? sen dur lan eşşoğlueşşek!) bu öylesine bir görmezden gelme durumudur ki, norbert artık kitaplarının önsözünde eleştirilmemekten, kaale alınmamaktan yakınır.

    tabi bu dışlamanın mantıklı bir sebebi vardır; tipini beğenmedikleri için hor görmezler civanımı, zira sosyologlar ekseriyetle çirkindir zaten. norbert kitabında sıklıkla yellenmekten, geğirmekten ve bunun gibi çeşitli itici hareketlerden bahseder. freudyen bir yaklaşımla adabı muaşeret ve salon kültürünün nasıl insanın doğasıyla çatışarak bir medeniyet kurduğundan dem vurur. uygarlık geriliminin hayat pratiklerinden yola çıkar. bu nedenle nasıl ki günümüzde tuğba özay'ın uzun zindan gecelerinden kotardığı "bedel" isimli şaheseri eleştirmenlerce küçümseniyor, o da öyle küçükmsenir. zamanın sosyolojisi, bu parlak fikirlere henüz hazır değildir. markscılıkla ve atonal müzik denemeleriyle günlerini geçirirler. bir de arada birincisi sevildiği için ikincisi çekilen ufak bir savaş yaşanır. iyice iptale bağlar norbert baba. o çirkin ördek diğerleri rockstar'dır.

    ama işte günler geçer, kaderin bir cilvesi olarak neredeyse basıldıktan otuz yıl sonra norbert'in kitabı adorno ödülünü kazanır ve nihayet hak ettiği ilgiyi görür. günümüzde kendisi, davranışsal sosyolojinin kurucusu olarak bilinir. 1990'da ölmeden önce çeşitli şiir denemeleri de olmuştur. onlara pek rastlamadım ama bu şiirlerinde adorno'ya ve horkheimer'a sövdüğünü tahmin ediyorum. siz adamı otuz sene kaale almazsanız ya şair olur ya mc yani. bunda şaşılacak bir şey yok.

    edit: (adorna'dan tekzip; iti besler isen, o seni diss'ler)
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap