2 entry daha
  • zihin felsefesindeki ortodoks materyalizme feci kafa tutan nadir insanlardan. gerci kafa tutuyor tutmasina da, property dualismi esasen dualistler acisindan da fazlaca materyalistik bulunuyor, ki kendisine aslinda yan cizmis bir materyalist diyebiliriz. belirtir zaten bunu the conscious mind'da "cok guveniyordum materyalizme: saglam bir aciklamanin bulunabilecegine inaniyordum. ama.. ama.. zaman gectikce umudum tukendi" gibisinden cumleler kurarak.

    matematik kokenlidir; the conscious mind'in sogukkanli, temkinli havasinda belli olur bu acikca. frank jackson'in bahsettigi yol ayrimi-sezgi vs. bilim-konusunda, sezgiyi secerek ilerlemistir [matematikciden beklenebilecek bir hareket?]. sundugu bilincin zor sorusu da bu secimin sonucudur: neden boyle de obur turlu degil? neden oznel tecrubem var? neden neden neden ulan.. ahhh...

    acikcasi, bu bilincin zor sorusu, materyalistler [yahut yeni adlariyla: fizikalistler] tarafindan oyle cat diye "itin gotune sokulabilecek" bir soru degil kanimca. itin gotune soktugunu iddia eden de fena bir yanilgi icinde, diye tahmin ediyorum. su dunyada bilincten [ozbilinc ve ilaveten fenomenal bilinclilikten (asil sorun bu ikincisinde aslinda)] daha gercek, daha yakin, daha direkt bilinen bir sey var mi sorarim size? epistemik asimetrinin dibine vurmus degil miyiz? yarasa olmanin nasil bir sey oldugunu (bkz: what is it like to be a bat) hangi fiziksel bilgi aktarabilir ki bize? 50 milyon dennett beyni birlesse de olabilecek is mi bu?
    [burada bir de schopenhauer'in ismini vereyim de qualia-fobikler iyice cileden ciksin, heh]
    (edit: yahu bu da ne fevri bi paragraf olmus boyle)

    ayrica bir roportajinda bu abi bilinc konusundaki arastirmalarin "birinci el veri"den de beslenmesi gerektiginden bahsederken, "misal dogu mistiklerinin tecrubelerini incelemek ilginc olabilir." kabilinden seyler soyler. tabii ilaveten pozitivist gelenege bagliligini da vurgular: "ama bokunu cikarmamak lazim. metafiziklerini fazla almayalim." [hahaha, "dogunun tecrubesini alalim ama metafizigini almayalim"?]. ilerleyen yaslarinda iyice cigrindan cikip idealizme filan yeltenir mi acep merak ediyorum. yoksa frank jackson gibi o da fizikalizmin rahatlatici kollarina geri mi doner, gunah isledim canlar, nefsime uydum dualizme selam ettim hatta azcik metafizik bile dedim, mi der?

    neyse, idealizm filan bi yana, samimi bir adam bu chalmers aslinda. sevdim ben kendisini. the conscious mind'dan sonra metametaphysics seklinde bir calismaya da el atmis ki, super super. bir de, simdi arayip da bulamadigim bir yazida chalmers'in bilinc konusundaki argumanlarinin din felsefesindeki olasi cesitlemelerinden neim bahsediliyordu. hatirlayinca edit'i basar eklerim, haydin selametle.

    edit: zamaninda bi adet link koydum buraya. cortlamis. vesileyle iki yil sonraki edit'i de yazayim.

    birincisi, bu entry'yi gorup fuzuli asabiyete ve didaktiklige baglayanlar, kusen tavsanlar olmus. gorunce uzuldum. gamli baykus olma yolundaki sasmaz iradelerine hayran kaldim.

    ikincisi, entry'nin 'kendi halinde' eglenmeye calistigi gayet acikken, kabulumdur, analitik felsefenin isimleri ve referanslari arasinda yolunu bulamamisligi, isi sakaya vurmuslugu acikken, nedir bu ayarini-vereyim-de-kendine-gelsin tiplerindeki gerginlik? ve daha da sasirtici olan, nasil bu kadar kendilerine guveniyorlar da "git gambocevski oku. belki akillanirsin." demekten imtina edemiyorlar? nedir derdiniz abicim sizin? gidin baska yerde durulun dinlenin.

    sonuncusu, su haliyle david chalmers ve icinde bulundugu gelenek (property dualism'i veya materialism'i kastetmiyorum, kusbakisi tabloyu kastediyorum), ilaveten bu gelenegin metodolojisi, uslubu hakkinda zaten supheliyim. sevdiysem elestirelligini, sorusunu zorunu sevmisimdir david'in. kendi capimda din felsefesiyle bagdastirmaya calismisimdir (ki chalmers id'cilere bile boyle sert cikmiyorken, mezkur tiplerin bana dadanmasi cidden uzucu bi nokta olmus, sanki "allah ulan!" yazdik entry'ye). mumkundur, vakti zamanindaki heyecanimdan kaynaklanmistir. neyse, baska bir yazinin konusu bu metodoloji ve uslup meselesi. hulasa cevherle ilgili bir izm silsilesini benim-dedigim-dogru cocuksulugunda arsinlamak degil artik gayem (yine de bu, "idealizm-materyalizm demis. tanri demiiis! o halde fason." aklievelligini hakli cikarmaz).

    arz ederim.

    edit 2016: telif hakki ihlali.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap