9 entry daha
  • 1921 yazındaki yunan taarruzunda afyon, kütahya ve eskişehir düşünce, bu kanun ortaya çıkmıştır. (bkz: kütahya eskişehir savaşı)

    yunan ordusunun ilerleyişine mukavemet gösterilememesi, mustafa kemal paşa'nın direktifleriyle ordunun sakarya'nın doğusuna çekilmesi, yunan ordusunun ankara yakınlarına kadar gelmesi ve bunun sonucunda meclisin kayseri'ye taşınması fikirlerinin ortaya atılması büyük tartışmalara yol açmıştı. çünkü yaşanan bu hezimet umutları yıkmıştı. mecliste de hezimetin nedenleri ve sorumluları aranmış, hükümet sorgulanmıştı. bu sorgulamalar esnasında müdafaa-i milliye vekaleti'nin beceriksizliği ve erkan-ı harbiye'nin yetersizliği en çok üzerinde durulan konulardı.

    meclisteki uzun tartışmaların neticesinde cephelerden gelen taleplerin mecliste günlerce tartışılması nedeniyle karar alma mekanizmasının yavaş işlemesi sorunuyla yüzleşildi. karar alma mekanizmasını hızlandırmak maksadıyla da başkomutanlığın ihdası fikri doğdu. bu tartışmalar esnasında mustafa kemal paşa'nın ordunun başına geçip, sorumluluğu alması yönünde imalar oldukça yoğundu. nitekim mustafa kemal de meclisin yetkilerini üç ay boyunca fiilen kullanmak şartıyla başkomutanlığı üstlenme yönündeki önergesini meclise sundu. bu önerge, yetkilerin devriyle meclisin işlevsiz kalacağı çekincelerini ve diktatörlük söylentilerini doğurdu. tam bu noktada mersin mebusu selahattin bey ile mustafa kemal paşa arasında geçen tartışma dikkat çekicidir. tartışmanın nedeni: selahattin bey'in başkomutanlık yerine başkomutan vekili unvanı verilmeli fikrini öne sürmesidir.

    mustafa kemal paşa, başkomutan vekilliği fikrine ilk etapta, bu unvanın artık yıprandığını söyleyerek itiraz etmiştir ki yakın geçmişe bakıldığında ilk akla gelen başkomutan vekili örneği enver paşa'dır. mustafa kemal'in burada mebuslara dolaylı yoldan enver'in imajını anımsatmak istediğini düşünebiliriz. ayrıca mustafa kemal, başkomutan vekili unvanı verildiği takdirde padişah çıkıp ben böyle bir vekil atamadım derse ne olacak minvalinde bir sorgulama da yapmıştır. bu sorgulamasının nedeni ise: osmanlı imparatorluğu'nda asırlardır savaşa katılmayan padişahların, ordusunu başkomutan vekili olarak sadrazamlarına emanet etmesidir. (bkz: serdar-ı ekrem) yani halk nazarında bu yetkinin halen yalnızca padişahta bulunduğunun bilinmesidir. fakat mustafa kemal'in bu açıklamaları selahattin bey'in fikirlerini değiştirmedi ve mebus mevcut fikrini bir kez daha savundu. bunun üzerine paşa, bir nevi bilal'e anlatır gibi moduna geçerek (günümüz türkçesine uyarladım): ''başkomutan vekili, padişahın vekilidir; zat-ı şahanenin vekilidir. başkomutan zat-ı şahanedir. başkomutan vekili demek zat-ı şahanenin vekili demektir. başkomutan vekili zat-ı şahanenin vekili ise, ben de aynı şeyi sizden isteyeceğim. başkomutan vekili, tüm kara ve deniz ordusunun başkomutan vekilidir. bütün o yetkiyi bana vereceksiniz. ben de başkomutan olacağım. meclisin başkomutanı olarak, meclis adına görevi yürüteceğim.'' açıklamasında bulundu. yani paşa burada özetle: ''istanbul'da padişah nasıl başkomutansa, ankara'da da meclis başkomutandır. siz bana başkomutanlık yetkisi vererek, meclisin, yani başkomutanın vekili yapmış olacaksınız zaten'' demek istemiştir.

    tartışmaların sonunda 5 ağustos 1921'de bu kanun çıkmış, mustafa kemal paşa'ya üç aylığına başkomutanlık yetkisi verilmiştir. paşa'nın başkomutanlığı aldıktan sonraki ilk faaliyeti de tekalif-i milliye emirlerini yayımlamak olmuştur.

    atatürk'ün bu süreci nutuk'ta nasıl anlattığını okumak isteyenler için: link
    meclisteki tartışmaları okumak isteyenler için başlıkta link mevcut lakin yeniden paylaşayım: tutanaklar
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap