• 1921 yazındaki yunan taarruzunda afyon, kütahya ve eskişehir düşünce, bu kanun ortaya çıkmıştır. (bkz: kütahya eskişehir savaşı)

    yunan ordusunun ilerleyişine mukavemet gösterilememesi, mustafa kemal paşa'nın direktifleriyle ordunun sakarya'nın doğusuna çekilmesi, yunan ordusunun ankara yakınlarına kadar gelmesi ve bunun sonucunda meclisin kayseri'ye taşınması fikirlerinin ortaya atılması büyük tartışmalara yol açmıştı. çünkü yaşanan bu hezimet umutları yıkmıştı. mecliste de hezimetin nedenleri ve sorumluları aranmış, hükümet sorgulanmıştı. bu sorgulamalar esnasında müdafaa-i milliye vekaleti'nin beceriksizliği ve erkan-ı harbiye'nin yetersizliği en çok üzerinde durulan konulardı.

    meclisteki uzun tartışmaların neticesinde cephelerden gelen taleplerin mecliste günlerce tartışılması nedeniyle karar alma mekanizmasının yavaş işlemesi sorunuyla yüzleşildi. karar alma mekanizmasını hızlandırmak maksadıyla da başkomutanlığın ihdası fikri doğdu. bu tartışmalar esnasında mustafa kemal paşa'nın ordunun başına geçip, sorumluluğu alması yönünde imalar oldukça yoğundu. nitekim mustafa kemal de meclisin yetkilerini üç ay boyunca fiilen kullanmak şartıyla başkomutanlığı üstlenme yönündeki önergesini meclise sundu. bu önerge, yetkilerin devriyle meclisin işlevsiz kalacağı çekincelerini ve diktatörlük söylentilerini doğurdu. tam bu noktada mersin mebusu selahattin bey ile mustafa kemal paşa arasında geçen tartışma dikkat çekicidir. tartışmanın nedeni: selahattin bey'in başkomutanlık yerine başkomutan vekili unvanı verilmeli fikrini öne sürmesidir.

    mustafa kemal paşa, başkomutan vekilliği fikrine ilk etapta, bu unvanın artık yıprandığını söyleyerek itiraz etmiştir ki yakın geçmişe bakıldığında ilk akla gelen başkomutan vekili örneği enver paşa'dır. mustafa kemal'in burada mebuslara dolaylı yoldan enver'in imajını anımsatmak istediğini düşünebiliriz. ayrıca mustafa kemal, başkomutan vekili unvanı verildiği takdirde padişah çıkıp ben böyle bir vekil atamadım derse ne olacak minvalinde bir sorgulama da yapmıştır. bu sorgulamasının nedeni ise: osmanlı imparatorluğu'nda asırlardır savaşa katılmayan padişahların, ordusunu başkomutan vekili olarak sadrazamlarına emanet etmesidir. (bkz: serdar-ı ekrem) yani halk nazarında bu yetkinin halen yalnızca padişahta bulunduğunun bilinmesidir. fakat mustafa kemal'in bu açıklamaları selahattin bey'in fikirlerini değiştirmedi ve mebus mevcut fikrini bir kez daha savundu. bunun üzerine paşa, bir nevi bilal'e anlatır gibi moduna geçerek (günümüz türkçesine uyarladım): ''başkomutan vekili, padişahın vekilidir; zat-ı şahanenin vekilidir. başkomutan zat-ı şahanedir. başkomutan vekili demek zat-ı şahanenin vekili demektir. başkomutan vekili zat-ı şahanenin vekili ise, ben de aynı şeyi sizden isteyeceğim. başkomutan vekili, tüm kara ve deniz ordusunun başkomutan vekilidir. bütün o yetkiyi bana vereceksiniz. ben de başkomutan olacağım. meclisin başkomutanı olarak, meclis adına görevi yürüteceğim.'' açıklamasında bulundu. yani paşa burada özetle: ''istanbul'da padişah nasıl başkomutansa, ankara'da da meclis başkomutandır. siz bana başkomutanlık yetkisi vererek, meclisin, yani başkomutanın vekili yapmış olacaksınız zaten'' demek istemiştir.

    tartışmaların sonunda 5 ağustos 1921'de bu kanun çıkmış, mustafa kemal paşa'ya üç aylığına başkomutanlık yetkisi verilmiştir. paşa'nın başkomutanlığı aldıktan sonraki ilk faaliyeti de tekalif-i milliye emirlerini yayımlamak olmuştur.

    atatürk'ün bu süreci nutuk'ta nasıl anlattığını okumak isteyenler için: link
    meclisteki tartışmaları okumak isteyenler için başlıkta link mevcut lakin yeniden paylaşayım: tutanaklar
  • kanunun uzatılması görüşmeleri esnasında diktatörlük ile suçlanan paşa hazretleri kürsüye gelip "beyler bu yetkiyi ben istemedim.siz verdiniz" diyerek muazzam kapak yapmıştır.
  • kronoloji incelendiginde, mustafa kemalsiz yasama, yürütme hatta savaş kazanılması gibi konularda tbmm'den cacık olmayacağı anlaşılınca çok doğru bir karar olduğu görülebilir ki zaten fransa italya anadolu'dan çekilme kararı almışken, kütahya eskisehir savaşı yenilgisi sonrası bu kararlarını askıya alıyorlar. tüm bunlar yasandiktan sonra alınan bir karardır . onca milli mücadele başarısı neredeyse tek kalemde olumsuz sonhclanacakti. böyle bir durum söz konusuydu. tbmm ortak bir kararla biz bu işi beceremedik, paşam ordunun başına sen geç diyor.
    aslında başkomutanlık yasasi demokrasiye ve ulusal egemenliğe aykırıdır, doğru fakat olağanüstü durumdan dolayı bu yol seçilmiş ve üç ay ile sınırlı tutulmuştur.
    edit: tabi o üç ay uzadı sonra, taa ki atatürk cumhurbaşkanı oluncaya kadar.
  • tbmm'nin yalnızca askeri konulardaki yetkilerini kapsaması ve istenildiği anda tbmm tarafından iptal edilmesi hükmünü de barındırdığı için atatürk'ün diktatör olup olmamasıyla bir ilgisi olmayan kanun.
  • mustafa kemal paşa bir dehadır.

    deha nedir?

    öğrenmeye karşı sonsuz merak, öğrenmedeki aşılamaz sürat, öğrenileni herkesten farklı yorumlamak ve farklı olarak uygulamaya koymak.

    paşa hem realist hem de makyavelisttir.

    tarih biliyor. roma imparatorluğu’nda bir makam var. boş tutulan bir makam. adı diktatör.

    eğer düşman rubicon nehri’ni geçip, başkentin kapılarına dayandı ise bu makama bir görevli atanır. görev süresi altı aydır. ona şu söylenir: “altı ay süre ile senato başkanı, başkomutan ve dahi imparator sensin. sen devletin ete kemiğe bürünmüş halisin. emrin bekletilmez, sorgulanmaz. senden istediğimiz şu: bu belayı yok et.”

    paşaya da aynı teklif gelmiş, “üç aylığına devletin bizzat kendi olursam kabul ederim” cevabını verince mecliste çarşı pazar karışmıştır.

    makyavelisttir.

    kütahya mağlubiyeti sonrası ismet paşa’ya, “orduyu sakarya doğusuna çek.” diye emredince ismet paşa mosmor olmuştur. “derdimizi kimseye anlatamayız.” demişşe de paşa her eleştiriyi üstlenmiştir. çünkü biliyor ki savaş bir maratondur. savaşta bir raundun kaybedilmesi taktik bir başarısızlıktır. telafi edilebilir. önemli olan strateji ve doktrindir. doktrin nedir? “türk vatanını işgalden kurtarmak.” nihai amaç bu ise sorun yok demektir.

    pragmatisttir.

    sakarya’da millet makineli tüfeğin namlusuna koşuyor, çal dağı düşmüş, hat yarılmış, başkent ve meclisin kayseri’ye taşınması teklifi yapılıyor, hatta yedi vekil ankara’yı terkediyor. paşa ne diyor? “biz hat savunması yapmıyoruz. alan savunması yapıyoruz. hat yarıldı ise erat çekilir, yeni bir hat kurar, çatakta, batakta savaşa devam eder.” dünya harp tarihinde görülmemiş teoriyi duyan fevzi paşa’nın gözleri yuvalarından çıkıyor. ama bakıyor ki adam haklı.

    bu kanun tasarısı, talep ettikleri, bu talebi cesaretli bir şekilde ifadesi ile tüm milleti savaşa dahil etme fikri. tek kelime ile inanılmaz.

    nur içinde yatsınlar.

    edit: bir üst girdideki arkadaş çok güzel söylemiş. sakarya zaferi sonrası bu üç aylık yetki bizzat meclisin teklifi ile süresiz uzatılmıştır. devletin süresiz olarak bizzat kendisi olan bu mübarek adam ise yetkiyi ve mareşal üniformasını çıkarıp cumhuriyet rejimi ile donatılan bir türk devleti kurmuştur. ilgililere duyurulur.
  • türk kurtuluş savaşı sırasında kütahya-eskişehir savaşlarından sonra türkiye büyük millet meclisi'nin musfata kemal paşa'ya türk ordusunun başkomutanlığını verdiği 5 ağustos 1921 tarihli kanun.

    başkomutanlık kanunu daha sonra üçer ay uzatıldı (30 ekim 1921, 4 şubat 1922, 6 mayıs 1922). 20 temmuz 1922'de mustafa kemal'in başkomutanlık yetkisi tbmm tarafından süresiz uzatıldı.

    mustafa kemal bu görevi 29 ekim 1923'te cumhurbaşkanı seçilinceye kadar sürdürdü.
  • başkomutanlık yetkisini jül sezar'ın diktatörlük yetkisine benzetirim. roma'da iç savaş başlayınca sezar ordusuyla rubicon nehrini geçmiş, başkente girmiş ve karışıklığı bastırmak için senato tarafından geçici olarak diktatör ilan edilmiştir. emri veren anlamına gelen bu terim her şeye karar verme yetkisine sahip olan demektir.

    atatürk de aynı sezar gibi kurtuluş savaşı sırasında meclisten başkomutanlık yetkisi almış, savaşı kazanmış ve payitahta girmiştir.

    sezar diktatör olmadan önce 3 generalin söz sahibi olduğu üçlü yönetim (triumvir) vardı. sanırım kazım karabekir, fevzi çakmak ve mustafa kemal paşaları da bu dönemde triumvir olarak kabul edebiliriz. atatürk de sezar gibi tüm yetkiyi kendisine aldı ve savaşı kazandı.

    sezar daha sonra ömür boyu diktatör ilan edildi ama atatürk'ün bu yetkisi cumhuriyet ilan edilmeden kaldırıldı.
  • ataturk'un dictator olusunun kanitidir.
  • paşa hasta olduğu içim katılmadığı oturumun tutanaklarını okuyarak sonraki oturumda, aleyhte konuşan herkese cevap verir. hüseyin avni bey ikide bir de "ben öyle demedin" diye çıkışınca paşa sonunda "zırzır yapıyorsun ya!" demiştir.
hesabın var mı? giriş yap