8 entry daha
  • hayat, isteklerimizi; dalında olgunlaşıp koparılmayı bekleyen bir meyve misali kolaylıkla avucumuzun içine sunmaz. bilakis evvela tohumu ekmeni, akabinde o tohumun büyüyüp olgunlaşabilmesi için onunla ilgilenmeni ve ona emek vermeni ister. nihayetinde gerçekten sebat ettiysen ve çabanda samimi isen o meyveyi dalından koparabilecek kadar şanslı olabilirsin; çünkü insan, kendi kaderinin efendisidir ve şans daima çaba sarf eden cesur kimselerin yanındadır.

    fortis fortuna adiuvat

    herod'un hikayesi

    mö 47'de isa'nın doğduğu rivayet edilen kadim topraklarda yani galile'de büyük hırslara ve ideallere sahip bir genç, tarihe adını kazıyabilmek için bedeli her ne olursa olsun inisiyatifi eline almaya karar verdi. bu adam, ileride yahudilerin kralı olacak olan herod'dan başkası değildi ...

    yahudi kökenlere sahip olduğu tartışmalı olan ve aşkelon'da yaşayıp sonradan özgürlüğünü kazandığı rivayet edilen edromitli bir kölenin oğlu olarak mö 74/73'te günümüzdeki ismiyle kudüs'te dünyaya gelen herod'un muhtelif kaynaklara göre annesinin yahudi olmadığı (yahudilikte soy, anne üzerinden devam eder) ve kendisinin de sonradan musevi olduğu iddia edilmektedir. ancak herod, roma imparatorluğu tarafından yahudiye eyaletine kral olarak "atanmasının" akabinde her iktidar sahibinin yapacağı gibi meşruiyetini sağlam bir zemine oturtmak ve yönetme yetkisinin kendisine "tanrı" tarafından bahşedildiğini gösterebilmek adına resmi tarih yazımında soyunu peygamber ishak'ın büyük oğlu esav'ın soyundan, varlıklı ve zengin bir edomlu aileye dayandırır. bu düzenlemeye göre annesi olduğunu iddia ettiği cypros, nabata'daki petra şehrinden yahudi bir prensestir.

    antik yunanların helenistik kültürünün ziyadesiyle etkisi altında olan hirodes'in saltanatından evvel adını duyurması ise yukarıda da bahsini geçirdiğimiz üzere mö 47'de galile'de çıkan bir isyanı babası antipater'in desteğiyle acımasızca bastırması ile gerçekleşir. bölgede kontrolü sağlamasının akabinde babasının roma'daki nüfuzunu kullanarak galile'ye vali olarak atanan hirodes, çok geçmeden kendisini yolsuzluk ve rüşvet iddialarından mütevellit, üyeleri hahamlardan oluşan din mahkemesi sanhedrin'in karşısında bulur. mahkeme salonuna tepeden tırnağa silahlı adamlarıyla iştirak eden ve bu sayede sanhedrin'in gözünü korkutmayı başaran hirodes, beraatına yönelik kararın "pamuk ipliğine bağlı" olduğuna kanaat getirir ve şürekasını da yanına alarak yine roma imparatorluğu'nun idaresi altındaki suriye'ye kaçar. olayların yatışmasını beklerken bir yandan da suriye'deki romalı yöneticilerin gözüne girmek için elinden geleni yapmayı da ihmal etmeyen bu kurnaz ve gözü kara adam, aradığı fırsatı julius caesar'ın suikasta kurban gittiği haberinin bölgeye ulaşmasıyla bulur. hirodes, roma'daki kanlı iktidar mücadelesinin başlangıcında caesar'ın katillerinden olan cassius 'un ve onun yardakçısı brutus'ün tarafını tutsa da rüzgarın yön değiştirdiğini anladığı andan itibaren marcus antonius'u ve daha sonra augustus adını alacak olan caesar'ın evlatlığı octavius'u desteklemeye başlar. nitekim verdiği bu destek ve ikna kabiliyeti sayesinde ikinci triumvirlik döneminde (antonius, octavius ve lepidus) iktidardan hem mali hem de askeri olarak büyük yardımlar başarır ve mö 37'de uzun süredir kuşatma altında tuttuğu yeruşalim'i, partların desteklediği antigonus'un elinden alıp krallığını ilan eder. saltanatının başlamasıyla beraber gerçekleştirdiği ilk icraat ise 10 yıl önce idam ettirmek isteyen sanhedrin'in kurumunu yok etmek olur ve bu doğrultuda ölüm fermanını hazırlayıp onu tarih sahnesinden silmek isteyen mahkeme üyelerinden kırk altısını idam ettirir.

    roma, kendi kontrolü altında olduğu müddetçe hirodes'in yahuda krallığı'nı yönetmesinden hoşnuttur ve her daim sorunlu bir eyaletin görece bir istikrar ve makul sayılabilecek bir sükunete kavuşmuş olmasından mütevellit onun birtakım "kapris" ve "taleplerine" hoşgörü ile yaklaşır. hirodes, romalılar ile bir anlaşma yapar ve yahudilerin roma'nın devlet dinini benimsemesinden muaf tutulmasını sağlar. romalıların fethettikleri bir halka karşı böyle bir hak tanıması sıra dışı ve nadir rastlanan bir olaydır; çünkü imparatorluğun hemen her yanında devlet ile din ayrılmaz bir bütünün iki eş parçasıdır ve her ne kadar romalılar panteonlarına, hakim oldukları coğrafyalardaki muhtelif kadim tanrıları katmakta pek zorluk çıkarıyor olmasa da kendi amentülerinin de (bkz: mitraizm) tebaaları tarafından benimsenmesini ve tanrılarına saygı duyulmasını beklemektedir.

    hirodes, kral olduktan sonra hüküm sürdüğü topraklarda ve tebaası üzerinde roma'nın da desteğiyle tam bir yasal ve dini denetim tesis eder. zaman kaybetmeden "gerçek bir doğu hükümdarı gibi" hareket edip, yahudi hanedanından bir prenses ile (hasmonea hanedanından mariamne ile) evlenerek konumunu güçlendirmeye girişir. kendisinden önce ve sonra gelen pek çok benzeri gibi hirodes de saltanatı esnasında büyük çaplı bir imar çalışması başlatır ve döneminde inşa edilen pek çok yapı günümüze kadar ulaşmıştır. örneğin; kudüs'teki tapınak tepesi'nin kuzeybatısında kalan kale onun eseridir. kaderin bir cilvesi olarak bir zaman sonra bu kale, roma valisi pontius pilatus'un isa'yı yargılamasına da ev sahipliği yapacaktır. herodium'daki meşhur kale ve masada dağlarının tepesindeki kale/saray da (yıkıntıları da olsa) yine günümüze kadar ulaşan ve hirodes'in imzasını taşıyan diğer yapılardır. sadece "bina dikmek ile" sınırlı kalmayan hirodes, bir liman kenti olan caesarea'yı da inşa ettirir. şehrin isim babası ise tabii olarak hirodes'in velinimeti imparator augustus'tan başkası değildir. mevzubahis kent zaman içerisinde akdeniz kıyısındaki en gelişmiş liman haline gelir ve yahuda'nın ticaret kapasitesini arttırarak hem halk için istihdam yaratır hem de tebaanın refahının artmasında önemli bir rol oynar. bunun yanı sıra hebron'daki kral mezarları'nın ıslahı için de bir çalışma başlatan hirodes; mozoleyi, kule ve burçlarla süsleyerek devasa bir yapıya dönüştürür. ancak uygulamaya giriştiği projeler arasında en iddialısı kudüs'teki tapınağın (bkz: süleyman tapınağı) yeniden inşasıdır. hirodes'i bu denli büyük bir projeye yönlendiren motivasyonun imanı mı yoksa kendi gücü ve zenginliğini simgeleyen ölümsüz bir eser bırakmak istemesi midir bilinmez ancak kralın her halükarda söz konusu proje ile tebaasının sevgisini ve minnetini garanti altına almış olacağı kesindir.

    tapınağın yeniden inşası sıradan bir kamu projesi değildir ve sadece tapınak tepesi'nin çevresindeki duvarların yapılması için 10.000 işçi ve 1000 rahibin neredeyse 10 yıl çalışması gerekmiştir. günümüzde bu duvardan geriye yalnızca batı duvarı kalmıştır (bkz: ağlama duvarı). tapınak tepesi çok geniş bir alanı kapsamaktadır ve o dönemde hz süleyman'ın zamanındaki halinden çok daha büyüktür. mö 1. yüzyılda roma imparatorluğu 'nun sınırları içerisinde yaklaşık olarak beş milyon yahudi hayatını idame ettirmektedir ve söz konusu alan yılda 3 kez (çadır bayramı, hamursuz bayramı ve haftalar bayramı) kudüs'e hacı olmaya ve ibadet etmeye gelen çok büyük kitlelerin akınına uğramaktadır. binaenaleyh hiçbir masraftan kaçınılmaz ve tapınak beyaz ve mavi mermerler kullanılarak savurganca inşa edilir. tapınağın kubbesi ise altın ile süslenmiştir ve zamanın romalı tarihçisi josephus'un bize aktardığına göre tapınak, güneşli bir havada bakılamayacak kadar göz kamaştırıcıdır.

    hirodes, kimilerine göre despotça güçlere sahip bir tirandır belki ancak aynı zamanda cesur bir asker olmasının yanı sıra, becerikli bir idareci ve yetenekli de bir diplomattır. pragmatist olmasının yanı sıra dindar yahudileri gücendirmemeye özen gösterecek kadar da akıllı ve iş bilir bir hüviyete sahiptir. örneğin; herhangi bir putperestlik suçlamasının hedefi olmamak adına bastırdığı paraların üzerine kendi portresi de dahil olmak üzere hiçbir bir insan resmi koymamıştır. ancak buna rağmen velinimetinin takdirini kazanmak adına yaptırdığı muhteşem tapınağın girişine kocaman bir roma kartalı diktirmeyi de ihmal etmez. nitekim bu jest, dindar yahudilerin öfkelenmesine sebebiyet verir ve bir zaman sonra birkaç genç yahudi, gece vakti tapınağa gizlice girerek roma kartalı paramparça eder. yakalanmalarının akabinde bu genç adamların cezası ise hirodes'in gözü önünde canlı canlı yakılmak olur.

    ilk eşi mariamne'yi idam ettirmesinden sonra (karısını zina suçlayan hirodes, mahkemede karısının annesini ve kız kardeşini mariamne'nin aleyhine şahitlik yapmaları için zorlamıştır) 10 kez daha evlenen hirodes'in nikahlı ya da nikahsız eşlerinden pek çok çocuğu olur. mö 17'de mariamne'den olan iki büyük oğlu tahsil için gittikleri roma'dan geri döner. onlar döndüğünde ise hirodes'in sarayı çoktan bir entrika yuvasına dönüşmüştür. annelerinin idamından dolayı babalarıyla sürekli bir çatışma halinde olan ve onun otoritesine karşı çıkan bu iki oğul, bir zaman sonra hirodes'in emriyle tutuklanır ve anneleriyle aynı kaderi paylaşmak zorunda bırakılır. varislerinin ölümüyle beraber hirodes, gayrimeşru çocuğu olan ve merhum babasının ismini taşıyan antipater 'i veliaht ilan eder. ancak paranoyalarında sınır tanımayan hirodes, çok geçmeden bu oğlunun da kendisine karşı bir komplo hazırlığı içerisinde olduğu hissine kapılır ve kendisi eriha'da ölüm döşeğindeyken oğlunun infazını gerçekleştirilmesi için tereddüt etmez. hirodes'in aile dramasını öğrenen augustus'un "hirodes'in oğlu olmaktansa domuzu olmak daha iyi" dediği söylenir. (bkz: tencere dibin kara seninki benden kara)

    mö 4'te mart aynının sonu ya da nisan ayının başında kronik böbrek yetmezliğine bağlı fournier kangreni'nden dolayı yaşama gözlerini yuman hirodes'in 33 yıllık iktidarının ardından hükmettiği topraklar tetrarşi ile idare edilmiş ve vasiyeti gereğince krallığı, oğullarından archelaus, hirodes antipa ve 1. hirodes filip arasında bölünmüştür.

    hirodes'in yaşamına ve icraatlarına dair daha fazla bilgi edinmek isteyenlere robert winston'dan tanrının öyküsü ve paul johnson'dan yahudi tarihi adlı eserleri tavsiye ediyorum.
hesabın var mı? giriş yap