18 entry daha
  • sefa pezevenkliği falan değildir. epikuros, düşüncelerinin sefahat düşkünlüğü olarak yorumlanmasının hatalı olduğunu açıkça belirtir: sefahat sürdürülebilir değildir ve sonunda insanı acı ve ızdıraba sürükleyerek hazdan uzaklaştırır. hazzı maksimize edebilmenin yolu bilakis sefahatten uzak durmaktan, ufak ve zor şeylerden keyif almak için çaba göstermekten geçer. bu sebeple epikür savurgan değil, minimalist bir hayat standardını savunur. azıcık aşım, ağrısız başım der.

    düşünürseniz hiçbir felsefeci sefahati savunmaz çünkü sefahati savunsa niye filozof olsun? bilgi ve bilgelikten haz alabilecek seviyeye gelmek yoğun bir mental çaba gerektirir. sefa pezevengi kişi bilgiye ve bilgeliğe küçümseyerek bakar. pavyonda para ezmek varken kitap okumak, am üstünde fındık kırmak varken hayatın anlamı üzerine düşünmek sefahati savunan kişi için zavallıcadır.

    epikürcünün stoacından farkı, sefahat düşkününü "erdemsiz" değil "kafasız" bulmasında yatar. stoacı, bu kişinin yozlaştığından ve toplumu da yozlaştırdığından şikayet ederken epikürcü, bu kişinin her daim ulaşılması mümkün olmayan hazların peşinde koşarak her daim ulaşılabilir hazları kendisi için değersiz ve haliyle ulaşılmaz kıldığını hatırlatır.

    diyebilirim ki (ve katılmayabilirsiniz ki) esasında stoacılık ve hazcılık aynı kapıya çıkarlar. tek farkla ki stoacı erdeme vurgu yaparken hazcı, erdemli davranmanın getirdiği hazza vurgu yapar.

    edit: hazzı sefahatin, acıyı erdemin doğasına katarak tanrıların yozlaşmış şekilde davrandığı, bu yüzden yozlaşmayı ve yozlaşanları kötüleyerek tanrıların gözüne giremeyeceğimizi, yozlaşmış tanrıları bir kenara bırakıp sadece ve sadece kendi hazzımız için erdemli davranmayı seçmemiz gerektiği yönündeki fikirlerine de %100 katılıyorum epikürcüm <3

    stoacılara da kafam girsin. roma imparatoru olup erdem de erdem, insanlar yozlaştı azizim muhabbeti yapmak kolay. gel metrobüs kuyruğunda anlat bunları bakalım sesin çıkıyor mu? oh be.
hesabın var mı? giriş yap