• servet ve refah icinde bol alemli bir yasam
  • (bkz: sefahathane)
  • sefalete giden yol
  • ing. debauchery
  • ar. zevk ve eğlenceye düşkünlük, uçarılık.
  • buna gelen ekler inceliyor.
    "sefahati", "sefahate", "sefahat de" gibi.

    "bir memlekette zenginlik başlar da bir parça eğlence ve sefahat de başlamaz olur mu?" *
  • "pratik gözlem konusu olarak kore, genelde kadında bilinmeyen genç bir kız, gretchen ya da evlenmemiş anne olarak belirir. (...) işin garip yanı pek çok işkence ya da sefahat alemi "toprak ana" tarafından yürütülür. kan içme, kan banyosu ayrıca çarmıha germe mevcuttur." carl gustav jung - aspects of the feminine

    "hastalıklar, bireyin var oluş koşulları ve yaşam tarzlarıyla ilişkilidir, dolayısıyla çeşitli bölge ve dönemlere göre çeşitlilik gösterirler. savaşlar ve kıtlıklar zamanı olan ortaçağ'ın bezgin insanları, dehşete ve dermansızlığa (beyin kanamaları, sıtma) boyun eğmişlerdi; ama xvi. ve xvii. yüzyıllarla birlikte vatan duygusunun ve vatana ilişkin zorunlulukların eski ciddiyetinin kalmadığı görülür; bencillik ağır basmaya başlar, sefahat ve oburluk (zührevi hastalıklar, göğüs ve damar tıkanmaları) alışkanlığa dönüşür; xviii. yüzyılın zevk arayışı düş gücünden geçer; tiyatroya gittiler, romanlar okudular, boş konuşmalarla kendinden geçtiler; gece uyanık kaldılar, gündüz uyudular; histeriler, hastalık hastalıkları, sinir hastalıkları bu günlerden kaynaklanır." michel foucault - kliniğin doğuşu

    "savaş, iktidar, sanat insana sefahat kadar uzak, erişilmesi bir o kadar zor ahlaki yozlaşmalardır. (...) ne de olsa savaş kanın, politika çıkarların sefahati değil mi? tüm aşırılıklar kardeştir." honore de balzac - la peau de chagrin

    (ilk giri tarihi: 16.5.2018)

    (bkz: sefih)
    (bkz: safahat)
hesabın var mı? giriş yap