5 entry daha
  • üyesi olduğum kitap kulubünde ayın kitabı olarak billy milliganın zihinlerini okuduk. ilk defa burada duydum bu ismi. konusu ilgimi çekti; 24 kişiliğe sahip bir adamı ele alıyor. bu kitap merakımı dindirmedi, kitabı bitirince yazarın hayatını anlatan netflix belgeselini de izledim. bu iki veriyle değerlendirmemi yapacağım.

    kitabı okurken bay milliganla oldukça empati kurduğum bölümler oldu. kitabı bir nevi kendi yaz(dır)dığı için direkt o kişinin bakış açısını okuduğumuzdan bu empatiyi kurmak normal. bazı yerlerde milligana acıdım. özellikle çocukken yaşadığı korkunç şeylerin gerçekten ruhunda çok derin izler bıraktığı aşikar. ama belgeseli izledikten sonra bu kitabın bay milligan'ın oldukça masum gösterdiğini düşünüyorum.

    ilk olarak kitabı okuduğum için böyle bir hastalığın sürecini biraz daha mantığa oturur bir şekilde anlattığından hastalığın olabilitesine daha inanmıştım ama belgeselde o dönem yaşananları daha geniş çerçevede ele alınmış ve verilen bilgiler madur bir hastadan ziyade, hastalığına sığınmaya çalışan bir suçluyu gösteriyor. gerek kavgalı olduğu komşusunun kaybı, gerek yazdığı yazıların aslında slav dilinde olmaması, gerek de ölüm yatağındayken yeğenine yaptığı itiraflar nedeniyle ben bu kişinin hastalığına o kadar da inanmıyorum. daha doğrusu bu kadar çok farklı kişiliği barındırdığına inanmıyorum.

    milliganın bu kadar kendini kabul ettirmesinin ardında kişilik sayısının yüksekliği, bu kişiliklerin suça karışmış olması ve milliganın suçsuz olarak davasının kapatılması var. o yüzden de popülerliğini koruyup dizilere, filmlere konu olmaya devam ediyor.
hesabın var mı? giriş yap