cup of coffee
-
tarafımca çevirisi şöyle yapılmıştır;
beni sevmediğini söyledin bana,
bir fincan kahveden sonra.
şimdi ben, yalnızca uzaklara bakmak zorundayım
aramızda bir milyon mil mesafe var,
gezegenler çarpışıp toza dönüşüyor,
ve tek yapabildiğim herşeyin yavaş yavaş yok olmasına izin vermek
bomboş sokakta yürürken
tek umudum seninle karşılaşabilmek
yola park ettiğin arabanı görüyorum
pencerende ışık var,
eminim şu an evindesin
ama uğrayamam,geçip gitmek zorundayım.
ve tabii ki arkadaş falan kalamayız
ben hala sana bu kadar tutkunken
sanırım her zaman bu sonucu biliyordum
bizim hikayemiz böyle bitecekti.
senin içtiğin marka sigaralardan kullanıyorum,
ve beni araman için tanrıya dua ediyorum.
bütün gün tek yaptığım yatağımda uzanıp boş duvarları seyretmek;
geceleri barlarda sürtüp hiç doğmamış olmayı diliyorum
ve kendimi beni eve atmak isteyen herhangi birine bırakıyorum.
ve tabii ki arkadaş falan kalamayız
ben hala böyle hissederken
sanırım her zaman bu sonucu biliyordum
bizim hikayemiz böyle bitecekti.
bende birkaç parça kıyafetini bırakmışsın
-midemde birşeyler çalkalanıyor-
onları yerden kaldırıp kucağıma aldığımda
arkadaşlarım benim için endişelendiklerini söylüyorlar
eskisinden çok daha fazla sıska görünüyorum
ve artık telefonlarına cevap vermiyorum.
ve tabii ki arkadaş falan kalamayız
ben hala sana bu kadar tutkunken
nerede hata yaptığımı sormak isterdim
ama aslında ağzımı açıp tek kelime edemiyorum.
bir fincan kahve yetti
beni sevmediğini kanıtlayabilmen için.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap