4 entry daha
  • bazen kitap, defter sayfalarının bir yerine bir şarkı ismi yazmış oluyorum, kitapları, defterleri karıştırdığımda, proust fenomeni ile geçmişe dönüyorum, o anlarda ne hissettiğimi anımsamaya çalışıyorum.

    müsvedde kağıtlara yazılmış şarkı isimleri buldum, 2001 şiir antolojisi içinde, ne zaman yazmışım, neden yazmışım. öykülerini hatırlamaya çalışacağım.

    ilk sırada bu şarkı var:
    ıf you want me - marketa ırglova + glen hansard

    melissmell - 2. "je me souviens bu şarkıyı, trabzon'dan arkadaşım göndermişti, msn yıllarıydı. uzun bir sessizlik girmişti ikimizin arasına, onun öldüğünü düşünüyordum hep; "deniz balta belki ölmüştür" diye yazmıştım deftere.

    waldeck feat. franziska schrammel - make my day
    bu şarkı almanya günlerinden kalma, alman vatandaşı türk iş arkadaşıma dinlettiğimde şaşırmıştı, waldeck'de büyümüş kendisini :)

    serdar keskin - nerdeyiz şimdi
    trabzon'dan dönüp aile evine yerleşince, kaybettiğim özgürlüğü anımsatır bu şarkı. başka bir dünya için mücadele ettiğimiz gençlik yıllarından 9-6 kölece çalıştığımız zamanlara uzanan bir hatıradır.

    radiohead - a wolf at the door
    bir dönem radiohead'i güven erkin erkal'ın pazar günleri dream tv'de sunduğu programda dinlemek için heyecanla beklerdik. sonra cdler geçti elimize, sonra winamp, sonra youtube. bu şarkıyı öğrencilerin sınavlarını okurken dinlediğimi hatırlıyorum, webcam ile her gün kendi fotoğrafımı çekiyordum.

    björk : jóga
    kardeşim aracılığıyla tanıştım björk ile, yayına yeni başlayan mtv'de denk gelirdik, yeni kapılar açmıştı bize, 'i have seen it all' çünkü.

    flunk - six seven times
    şirketin el değiştirdiği 2018 yılları ortasında karşılaştım bu şarkıylar. şimdi anımsadığım, o günlerin stresini atlatmak için içtiğim adaçaylarının tadı, kokusu.

    kazım koyuncu 'gyuli çkimi'
    mehtap ile buluşmaya kadıköy'e giderken, serpil arayıp haber vermişti kazım'ın öldüğünü. mehtap'ın o gün doğumgünüydü, sevgilisi ile kavga etmişlerdi, yalnız kalmak istemiyordu. moda kayalıklarında bira içiyorduk, mp3 player ile bu şarkıyı dinlemiştik. 'kalbim acımıştı.'

    - deep blue
    kardeşimin blogundan fark edip dinlemiştim, anımsayamıyorum başka bir şey.

    tom waits-we're all mad here
    anımsayamadım ama russian dance dinlerken karşıma çıkmış olabilir.

    kabus kerim-anneme funk
    bakın bu şarkıyı keşfedin, hikayesi anneme funk.

    baba zula-reis
    tabutta rövaşata'nın underground bilindiği yılların hikayesi. kulaktan kulağa yayılan, gemide gibi, filmi gökmen ile izlemiştik. sonra o nihilistlik hiç silinmedi.

    2econd class cıtızen-one by one
    ankara, buram buram ankara.

    before departure
    bir pazar kahvaltısı masası, bu şarkıyı açmışım. dedi ki, 'aa bu şarkısını hiç dinlemedim daha önce', ben de dinlememiştim 'good bye my friends'.

    mare nostrum - moonspell
    yine pencereden karanlığa baktığım zamanlardı, tekrara alınmıştı. o zamanlar menekşe parkı yeni yapılıyordu, hayıflanıyorum günbegün fotoğraflamadığım için.

    yaşar kurt-yaz günleri
    trabzon meydana park'ta bir akşam, defalarca dinlenilmiş bir şarkı. ali'nin gelmesini bekliyordum. yeni bir telefon almıştı, kamerası çok iyiydi, döneminin en iyi telefonlarındandı, yapayalnızdım.

    mk ultra-muse
    deniz balta ölmemişti, kadıköy'de sabahın erken saatlerinde dolaşıyorduk. araba ile ona doğru giderken bu şarkı çalıyordu, ona da dinletmek için sabırsızlanıyordum.

    glasvegas - fuck you, ıt's over
    şarkının 2.10'nuncu anından itibaren anımsayabildim. birisi nakarat kısmını yüksek sesle söylüyordu, benim bildiğime şaşırmıştı.

    can gox - dal goncayı bir sabah
    bu şarkıyı ilk dinleyen ben olabilirim.

    aynur dogan- daye daye
    orijinalini yılmaz çelik'ten bilsem de, aynur'un bu uyarlaması çok başarılıdır. bir denim yıkama fabrikasında gece vardiyasında 6 ay çalıştım. fabrikada yatıp kalkıyordum, habibler'de. bu şarkıyı yazıhanede dinliyordum, atlar koşuyordu.

    fazıl say & serenad bağcan - sordum sarı çiğdeme
    duvarda asılı bir tablo vardı, ağaç görkemli dallarını göğe uzatmıştı. sordu 'sen hangi dalsın?'. söylediğim dalı, söyleyeceğimi bilmişti.

    noiserv-the sad story of a little town
    akşam eve gelip sarhoş olduğum, adaçayları ile ayılmaya çalıştığım zamanlar.

    godspeed you black emperor - east hastings
    ankara, buram buram ankara.

    moonspell-wolfshade
    kafayı kırdığım zamanlardı. "çok karanlık bir cümlede durmuş gibiyiz."
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap