2 entry daha
  • orwell’in savaşta dikkat çektiği bir başka nokta ise; ispanya’nın afrika ordusunun başındaki franco’nun yöntimi altındaki moor’ların (faslılar) hiç bir şekilde bu sömürgeci, gerici, faşist idareye karşı ayaklanmamış olmasıdır. buna tabii çeşitli sebepler gösterilebilir; en nihayetinde 1930’larda, 2. dünya savaşı sonrası ortaya çıkacak anti-colonial hareketler daha pek gelişmemişti ve fas toplumu da bunun ortaya çıkabileceği ilk yerlerden biri değildi muhtemelen. ama bundan daha da ilginç olan sebep; kolonileri işine geldiği zaman işine geldiği gibi asker toplamak, isyan çıkartmak, esas vatan işgal edilince overseas mücadele sürdürmek için kullanan avrupa devletleri; bu sefer cumhuriyetçi ispanya nezdinde bundan kaçınmışlardır. yani barcelona-valencia-madrid ittifakı kalkıp da moor’ları ayaklandırmaya çalışmamıştır. sebebi ise basittir: hemen arka komşu olan ve hem ana merkez olan katalunya’ya hem de franco’nun elinde tuttuğu bilbao yöresine komşu olan fransa, fas’ta ispanya’dan daha büyük etki ve alan sahibidir. kalkıp da emperyalist fransa’yı (ki international brigade’e çok katkı sağlayani kendi solu da her zaman bir ingiltere’ye göre çok daha aktif olan ve o dönemde kendisi de ideolojik kaynaklı hükümet karışıklıklarından uzak kalamayan fransa’dır) rahatsız etmenin alemi yoktur.

    sovyetler ise hiç bir zaman anarşist damarı desteklememiş; hiç bir zaman devrim ile savaşı birlikte istememiş; “önce savaş sonra belki devrim” gibi –bence- savaşı öne koyduğundan mantıklı ama kısmen de olsa başlamış bulunan devrimi bastırmak açısından isabet derecesi tartışmalı (kafadan isabetsiz demek de zor; zira işte foreign intervention) bir ilke ile hareket etmekteydi. dolayısıyla savaş kazanıldığında ispanya, komünist parti yönetiminde anti-demokratik, had safhada merkezi, kilise – burjuvazi – toprak sahipleri - monarşi ittifakının yerini sovyet tarzı (ki regionalist ispanya’yı sovyetlere ayırmak da fazla dert olmazdı) bir bürokratik devletçi diktatörlüğün elinde kalabilecekti. bugünün bakış açısıyla yüzyıllardır süren bir belayı, daha yeni başka bir bela ile değişmekten öte bir anlam taşımayacak olan bu gelişme; yine de 1974’e kadar süren ve ispanya’yı (aslında iberya’yı; zira salazar’ın da pek şansı kalmazdı ispanya öyle ya da böyle faşist olmayan bir rejimle tanışabilseydi) avrupa’nın kör noktası olarak bırakan franco rejimine tercih edilebilir miydi sorusuna cevap vermek ise pek kolay değil.
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap