9 entry daha
  • dünya ekonomik forumu'nun yayınladığı küresel insan sermayesi raporunda ülkelerin insan sermayesi dört boyutta inceleniyor; kapasite, gelişim, uzmanlık ve yayılım. türkiye bu raporda incelenen 130 ülke arasında 75. sıradaymış. en zayıf olduğu konular ise alanda derinleşmeyi ifade eden uzmanlık ile bunun yayılımı imiş.

    bunu okuyunca bir anda aydınlanma geldi. “türkiye'de hiçbir işin uzmanına saygı yok” deyip duruyoruz ya, aslında bu tabii biraz da uzman azlığından dolayı meydanı boş bulanların atıp tutmalarından dolayı gerçek bilgiye ulaşmanın zorluğundan, yani herkesin hayatında birkaç kez “uzman olmayan uzman”a maruz kalmasından dolayı uzmanlığa saygının gelişememesinden de besleniyor. “uzmana saygı yok” çünkü aslında uzman da az. bunu illa atomu parçalamak diye düşünmeyin, eve fayans döşesin diye tuttuğunuz “usta”nın, banyo zeminine minicik eğim vererek suyun giderde toplanmasını sağlayacak dokunuşu yapmayı bilmemesi de bir “uzmanlık eksikliği”.
    (“özensiz” olduğu için yapmıyorsa o da yine uzmanlık eksikliği, çünkü bir uzman özensiz olamaz, oluyorsa uzman değildir.)

    işte bu kakafonide maalesef gerçekten bir alanda uzman olanların görüşleri de arada kaynıyor. ve sizi temin ederim, bu kesinlikle “cahil” kesimle sınırlı değil. bir avukat, hukuk felsefesi alanında çalışan bir akademisyenin bilgisini küçümsüyor, kendisini ona denk sanıyor; bir muhasebeci, pencere doğrama ustasının bilgisini küçümsüyor, kendisinin doğrama maliyetini o alanı bilmemesine rağmen daha iyi tahmin edebileceğini düşünüyor; bir eczacı, fizyoterapistin bilgisini küçümsüyor, kendi sahip olduğu bilgiyi yüceltmekten karşı tarafın en az kendisininki kadar geçerli modern medikal bilgisini yok sayabiliyor. gerçek -ve dürüst- uzmanla karşılaşma ihtimali o kadar az ki, güven azlığıyla da birleşince sonunda galiba kimse kimseye uzmanlığını, hakkını teslim etmiyor. herkesin çocuk yetiştirme uzmanından daha iyi pedagoji, klinik terapistten daha iyi psikoterapi, dermatologtan daha iyi cilt tedavisi falan bildiği şu ortamda da bir şeyi işin uzmanından okuyarak/dinleyerek bilgilenmeye çalışırsanız ve yalan yanlış bilgilere, o konuda uzman olan kişilere referans vererek itiraz ederseniz aldığınız cevap “ama sen de bu konunun uzmanı değilsin ki!” oluyor. “evet, ben de tam olarak bunu diyorum aklıevvel kardeş, tek fark ben bilgiyi nerede/kimde arayacağımı ve nasıl öğreneceğimi biliyorum, sense kendini o alanın da uzmanı sandığın için bakman gereken kaynağa bile bakmıyorsun” deseniz anlayan olur mu, ona da emin değilim. çünkü şüphesiz herkes “bilgiyi bulma uzmanı” da olmuştur!
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap