4 entry daha
  • yanlis anlasilmasin, searle amca'nin "yapay zeka'ya sonuna kadar karsi geldigi" filan yoktur. derdi genel olarak yapay zekadan ziyade strong ai, computationalism, turing test ve davranisciliktir (epey dertli yani, oey). hatta twenty-one years in the chinese room'da soyle der:
    (kaynak: views into the chinese room)

    (1) makinelerin dusunup dusunemeyecegi sorgulanamaz; zira insan ve hayvan beyni de birer makinedir

    (2) yapay bir makinenin, prensipte, dusunup dusunemeyecegi sorgulanamaz. yapay bir kalp uretebiliyorsak, yapay bir beyin de uretebiliriz..
    (devaminda biyolojik naturalizminden dem vuruyor, simulasyonun kopyalamayla bir olmadigini yineliyor. bilinci simule etmekten ziyade, bilinci ureten, bilince 'neden olacak' bir mekanizmanin gercek anlamda yapay bilinc olabilecegini anlatiyor.)

    (3) organik, karbon marbon bisiler...
    (ozetle "bilinci karbon tabanli olmayan mekanizmalarla yaratmak mumkun mudur? hmm. bir sey soyleyemiyoruz cunku bilgimiz kisitli. simdilik boyle." diyor. tabii organik yapinin bilinc icin gerekli olma ihtimalinden bahsetmeyi de unutmuyor.)

    john searle "simulasyon != kopyalama" ve "sentaks != semantik" diye isyan ediyor aslinda. bu acidan bakildiginda ve (1) + (2) goz onunde bulunduruldugunda, "aha da yapay zekanin tabutuna son civiyi de cakiyorum, caaaktiim!" degil, "aha da strong ai'in tabutuna son civiyi de cakiyorum, caaaktiim!" seklinde yaklasimlari oldugunu gormek mumkun. tabii bu yaklasimlar bircok strong ai'cinin tepesini feci attirmistir, o ayri.

    (du bakalim searle amca, doncem ben sana)
21 entry daha
hesabın var mı? giriş yap