• (bkz: connectionism)

    bu da yapay zeka simule edebilmek icin izlenen metodlardan birisi. beyni, noron bazinda, baglantilar bazinda simule etmek yerine bu biyolojik yapiyi belli hesap kitap modellerine cevirmeye * calisiyor. yani bilinc, insan beyninin yapisindan kaynaklanan bir fenomen degil; o yapinin gerceklestirdigi hesaplamalardir diyor. dolayisiyla o hesaplamalari yapabilmek icin illa beyni taklit etmeye gerek yok connectionism'in yaptigi gibi, ayni islemleri yapacak baska mantik kurgulari da kurulabilir ve ayni bilinci uretebilir.

    bunun bir uygulamasi, bilgisayara bir dil ogretmek, o dilin kelimeleri arasindaki kurallari belirlemek ve sonra da bilgisayarin o dili kullanarak kendi kendine ogrenmesini saglamak. yani temelde gramer var *, bu kullanilarak yapilan hesaplamalarla anlam * bulunabilir.

    fakat isin boktan yani syntaxi anlamak icin cogu zaman semanticsi anlamak lazim, yani cumlenin gramerini cumlenin anlamini anladiktan sonra yorumluyoruz bir cok konuda. ve dahasi bu yorumlamalar baglama gore degisebiliyor; bazi durumlarda baglam dedigimiz hadisenin anlasilabilmesi icin bir insan omru kadar tecrube yasanmis olmasi lazim. o yuzden "ben adama gramer ogreteyim, temelini olusturayim, sonra baglayayim bunu internete, sabah aksam okudukca bilgisi artsin, bilinci genislesin" diye birsey olmuyor. cunku temel de, yani yeni gelen bilgileri yorumlama mekanizmasi da zamanla degisiyor o edinilen bilgilere/inputlara gore (beyindeki baglantilarin surekli degismesi gibi). bu "mekanizmalarin inputa gore degisme mekanizmasi" ise kimsenin bildigi birsey degil. kaldi ki bunun da statik birsey olacagi mechul, yani o modellense dahi bu sefer bir adim daha ileriye gidip bu "ikinci dereceden" mekanizmanin da dinamiklerin de modellenmesi gerektigini soyleyebiliriz. (bkz: ad infinitum)

    yani, connectionism'in aksine, buradaki eksikligimiz sadece teknik imkan degil, bu metodla bilince ulasmak kulliyen olanaksiz olabilir; insan beyni gibi duzeneklerin hesap kitap mekanizmasini eksiksiz bicimde modellemek, en temelinde godel's incompleteness theoreme gore mumkun olmayabilir. (bkz: roger penrose)
  • insan beyninin hafiza, mantik ve hesaplama fonkiyonlarini taklit etmede, ornek olarak, satrancta dunya sampiyonu olan bilgisayarin satranc oynamak cercevesinde gayet basarili oldugunu kimse yadirgayamaz. kaynaklari soz konusu bilgisayardan kat kat fazla olan ve dili anlama, desen tanima * ve sentez uretme gibi insanin en ust seviye yeteneklerini simule edebilen bilgisayarlar da yapilabilir belki. fakat is bilinc ve buna bagli olarak ozgur iradenin simulasyonuna gelince ayni iyimserligi beslemek icin hic bir umut verici belirti yoktur. zira daha godel'in completeness teoremine gelmeden turing makinesi ve durma problemi bize absurd miktarda bilgi isleme kapasitesine de sahip olsa, bir bilgisayarin olasi yenilgi neticesinde, mesela, satranc tahtasindaki kendi taslarini mekanik elinin tersiyle devirmeyi asla yapmayabilecegini bildirmektedir. isin kotusu bu asla yapmayabilecegi seyler sonsuza iraksamaktadir. yani roger penrose'un bilinc ve ozgur iradeyi bilimin sinirlari disina tasiyan goruslerini sinamak icin evrenin omrunun kat kat fazlasi gerekiyorsa, bu bilimden ziyade felsefe degil de nedir?
  • karsisinda duran en bilinen dusuncelerden birine dair, simdiye kadar onlarca kez 'curutulmesine' ve nice bilim adami ve filozofun sinirlerini lacka etmesine ragmen hala su ya da bu sekilde gecerliligini koruyup tartisilan dusunce deneyi icin;
    (bkz: çin odası)
    (bkz: john searle)
hesabın var mı? giriş yap