8 entry daha
  • ester'in aklı, anna'nın bedeni simgelediği film.
    bütün bariz benzetmelerin yanısıra harika ironik detaylar barındırır.

    mesela anna'nın sekse olan düşkünlüğü açık bir şekilde işlendiği halde, seçimlerinden zevk almadığnı, bunu zevk almak için yapmadığını gözlemliyoruz.
    fakat sonrasında frijit, seksten tiksindiğini ima eden bir kadın olup, aynı anda mantığı temsil eden ester'in hastalığının da euphoria olduğunu öğreniyoruz. euphoria insanların kontrol dışı haz, mutluluk hissetmesiyle oluşuyır. (hatta bazı insanların cinsel haz alırken euphoria tecrübe ettiğini de okumuştum). sonuç olarak bedeni simgeleyen kadının çabalayarak alamadığı zevk ve mantığıyla yaşayan kadının tamamiyle beyninde yaşadığı euphoia bu karakterleri zıt yönlerden delliğe doğru sürüklüyor. aradaki nefretin nedeni de bu aslında. birbirlerinde sahip olamadıklarını görüp, kontrol edemedikleri kıskançlığın son raddeye gelmesiyle hastalığa dönüşmesi. okuduğum bazı forumlarda da rastladığım(ingmar bergman filmlerinde de sık sık acaba dedirten) "acaba ensest bir ilişki mi var?" sorusunun cevabı da aslında yine burdadır. ekranda ester'in anna'ya aşıkmışçasına yaklaşımı, kıskanması kesin bir sevgili uslubuyle ele alındğı halde, işin aslı esterin asla tamamiyle ulaşamadığı akıl-beden bütünlüğüne olan haseti, hastalığıdır.

    anna* ise, ester'in* ölmesini diler. çünkü ester ayaklı bir mantık abidesidir, çok iyi eğitim almış zeki bir kadındır. onun temsil ettiği şeyleri görmek anna'yı eksik hissettirir. haz alamamasının nedenini bilinçaltında buna bağlar. ester ise anna'nın vücuduyla bu kadar barışık olmasına, ondaki cinsel kimliğin güçlülüğüne tahammül edemez, ki ne zaman kızkardeşi odadan çıksa, onun birisiye sevişeceğini bilip yataklara düşer.

    fimin en güzel detayı da son sahnededir.
    bilinmeyen ülkede, bilinmeyen bir dilde gelişen olaylar neticsesinde yeğenine verdiği sözü tutan ester (tercümandır kendisi, yeğeni johan'a tatilde öğrendiği birkaç kelimenin anlamını yazmaya söz vermiştir), "yabancı dilde kelimeler" diye bir başlık altına sadece "ruh" kelimesini yazar. anlarız ki tek başına beden yada akıl... aslında birbirlerinden çok, ruha muhtaçtır. ruh ise ester ve anna'ya uzak bile değildir; yabancıdır.

    dilin ismi verilmeden "yabancı dilde kelimeler" olarak yazılması ise muhteşem bir detaydır. nacizane fikrimce...
43 entry daha
hesabın var mı? giriş yap