9 entry daha
  • şahika tekand’ın karanlık korkusu oyunundan yola çıkarak yeniden tasarladığı, studio oyuncuları’nın tek perde 55 dakikalık oyunculuk şöleni. tekand oyunlarına aşina olanlar zorlayıcı bir oyunla karşılaşacaklarını bilirler. fakat bu oyun, yiğit özşener’in adeta konsantrasyonun kitabını yazdığı performansıyla gerçekten oyunculuk sınırlarını zorluyor. biz izlerken dilimiz sürçtü neredeyse, insan hiç mi takılmaz yahu.

    oyunun konusu, oyunculuğun kalıplaştırılması üzerinden insanlığın kalıplaştırılmasına hatta robotlaştırılmasına uzanıyor.
    “başımıza gelenler zaten başımıza gelmesinden korktuklarımız değil midir?”
    sistemin dayatmalarının en küçük birimdeki kendi halimizden toplumsal yaşama kadar bizi nasıl sistematik hale getirdiğini, önce çoğunluğa uyma telaşıyla sorgulamaz ve yeterince iş işten geçtikten sonra da sorgulayamaz hale gelişimiz sahneden üzerimize akıyor adeta. düz kağıttan okuması bile zor olan o monologların, ışık ve müzik komutlarıyla bir orkestra gibi senkronize olması müthiş. bu noktada ışık masası ekibi nilgün kurtar, verda habif, altay icimsoy ve gözde kesgin ayrıca alkışı hak ediyorlar.

    ve tabi ki en büyük alkış, destan uzunluğundaki monologları anlamdan kopmadan gayet anlaşılır şekilde sıralayan, sıralarken ışık komutlarına uyarak/uymaya çalışarak hareket düzenini sağlayan ve tüm bunları cümlenin başını sonunu kaçırmadan soluksuz yapan yiğit özşener’e. üstelik bizim izlediğimiz daha ikinci gösterimdi. hani yıllardır sahnelense artık otomatiğe bağlamıştır diyeceğiz ama daha baştan böyle bir performans… konsantrasyonu, diksiyonu ve enstrüman ustalığında kullandığı ses tonlaması muazzam.

    sonuçta oyunculuğuyla, sahne aksiyonuyla ve yüzümüze çarpıp kafamızdan seken konusuyla son zamanların en çarpıcı oyunlarından biri çıkmış ortaya. tüm ekibin emeğine sağlık.
    “asıl korku korkmaktan korkmak!”
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap