9 entry daha
  • kokuları esanstan öğrenmiş bir çocukluk geçirdim. çünkü, sık sık camiye yolumuz düşerdi.
    allah genellikle en azından bir vakit bizi evine çağırırdı. iyi esansları sayılı hacı amcalar cebinden çıkartıp o esansları elimize sürerlerdi. güzel kokulardı.
    amberler, miskler, safranlar..
    onlar kendi aralarında kokuları için yarışırdı da,
    bir rekabet vardı.
    öncelikle, en iyi esans, peygamberin veda haccı öncesi sürdüğü zerireydi.
    ve bize sürülen tüm kokular da işte bu gerçek zerire kokusudur diye sürülünürdü.
    kokunun tarihsizliğinden çıkan absürt haller.

    ama sonra iki koku taşıyan bazı hacı amcalar da bu alanda varlık göstermek istedi. ucuz kokuyu çocuklara ve düşkün gördüğü kimselere sürerlerdi.
    sevmezdik onları, zaten onlar, bayramlarda da iki şekerlik bulundururdu. ellerini öpmemeye yeni yeni başlamıştık
    bu yüzden, istemezdik de kokularını.
    fakat bu sefer pişkince, arkamızdan yaklaşıp kafalarımıza sürerlerdi.
    ardından kirli elleriyle yağdan yapış yapış olmuş saçlarımızı maşallah diye sırıtarak okşarlardı.
    kötü kokular daha fazla geliyordu burnumuza.
    cami kötü kokmaya başladı.
    artık uğramaz olduk.

    sonra esans satıcısı dedeler, para hesabına girdi.
    çin esansları doldu şiselere. hacca giden yaşlılar fiyat farkını görünce, aç gözlülük edip bavullarca
    satın alıp memlekette döndüler. herkese kötü kokular saçan miskler dağıtmaya başladılar.
    plastik tesbihlerle..

    ve o kadar çoklardı ki ve kokuları da o kadar çok kötüydü ki..
    böyle böyle tarih oldu.
    ve işte tam da böyle oldu.
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap