30049 entry daha
  • • başka yıldız sistemleri incelendiğinde hemen hemen tüm yıldız sistemlerinde en az 1 adet süper dünya denilen kayalık ve dünyanın birkaç misli büyüklüğünde gezegenler olduğu görülmüştür. ancak çok ilginç bir şekilde bizim güneş sistemimizde bu gezegen kayıptır ve yoktur. bununla ilgili iki teorem vardır; yapılan kütle çekim simülasyonlarında en büyük gezegen olan jüpiterin güneş sisteminin ilk yıllarında şu anki yörüngesine göre güneşe yaklaşıp, daha sonra tekrar uzaklaştığı görülmüştür. bu yaklaşma ve uzaklaşma sırasında kütle çekimi ile bu süper gezegeni güneş sisteminin dışına savurduğu olasıdır, ve simülasyonlar bu teoriye izin vermektedir. bu durumda güneş sisteminin çok dışında, kuiper kuşağının ötesinde, güneş çevresindeki turunu çok uzun sürede tamamlayan bir süper dünya olabilir, ve bu hep bahsedilen gizemli kayıp 10. gezegen olabilir (plüton’un çıkarılması ile artık 9.). ikinci teorem ise, jupiter güneşe yaklaştığında bu bölgeyi karıştırmış ve bu bölgede bulunan birden çok süper dünya birbirine çarparak yok olmuştur, bu kalıntılardan kalanlar daha sonra dünyayı oluşturmuştur. bu teori de yerçekimi simülasyonlarına göre olasıdır, bu durumda dünya diğer gezegenlere göre ikinci sınıf (versiyon 2.0) bir gezegendir. bu teori marsın neden dünyadan daha yaşlı olduğunu da açıklamaktadır. ayrıca bu çarpışmalar sırasında ayın dünyadan kopan parçalardan oluşumunu da desteklemektedir. süper dünyalarda atmosferde helyum olması gerekirken, dünyamızda azot yoğun olmasını da açıklamaktadır. her halükarda iki teoremde de güneş sistemimiz diğerlerine göre oldukça eşsiz ve farklıdır.

    • dünyadaki tüm diller analiz edildiğinde, eğer yazılı metin anlamlı bir metin ise, kelime-adet grafiği çizildiğinde görülmektedir ki, en sık kullanılan kelimelerden en az kullanılan kelimelere doğru kelime sayıları 45 derecelik bir açı yaparak azalır. bu tüm dillerde tüm anlamlı metinlerde aynıdır, shaekespeare eserinde de, yemek tarifinde de. ancak kelimeler anlamsız bir metin olacak şekilde sıralanmışsa, 45 derecelik açı oluşmaz kelime-adet grafiğinde. yunusların çıkardığı frekanslar analiz edilmiş, aynı frekansların aynı kelime olduğu varsayılmış ve görülmüştür ki 45 derecelik açı yunusların çıkardığı seslerde de oluşmaktadır. yani yunuslar anlamsız tekrarlayan sesler değil, bir anlamı olan metin şeklinde konuşmaktalardır, böylelikle birbirleri ile anlamlı şekilde konuştukları kanıtlanmıştır. yunuslar ayrıca beyin kapasitelerini insanlardan fazla kullanan dünyadaki tek canlıdır. dünya dışından gelen radyo sinyallerinin bir yıldız patlamasından gelen anlamsız tekrarlar mı, yoksa uzaylılardan gelen anlamlı metinler mi olup olmadığı da aynı metodla incelenmektedir.

    • dünyanın aynı yörüngesinde aynı hızla dönen, ancak yörüngesinde güneşe göre simetriğinde kalan, yani 180 derece farkla aynı yörüngede dönen, bu yüzden her daim güneşin arkasında kalan, bu yüzden hiç göremediğimiz bir ikizi olabilir mi? her ne kadar bu soru başta komik ve saçma gelse de, yapılan simülasyonlara göre ve yerçekimi kurallarına göre bu teorik olarak mümkündür. bu yüzden bu iddia nasa tarafından ciddiye alınmış, dünyanın tam simetriğinde, güneşin arkasında kalan bir ikiz dünya olup olmadığını görebilmek için güneşe gönderilen uyduya dünyanın pozisyonuna göre güneşin arka tarafı gözlemlettirilmiş, yani uydu güneşin arkasına bakmış, ve orada ikiz bir gezegen olmadığını görmüştür.

    • yıldızlar arası yolculuk kimyasal yakıtlarla olamaz, zira yanınıza bu kadar çok kimyasal yakıt alamazsınız. şu an ters yüklü atomların birbirini itmesi ile çalışan iyon motorları üzerine çalışmalar sürmektedir. bu motor çok yavaş hızlanmaktadır, şu anki teoriye göre 0’dan 100 km hıza ulaşması 4 gün sürecektir. ancak uzayda sürtünme olmadığından sürekli hızlanacak, ve yeterli yıl sonra yüksek hızlara ulaşacaktır. bu ayrıca çok ekonomik ve yakıt ağırlığından kurtaran bir motor teorisidir.

    • evren sonsuzsa ve sonsuz sayıda yıldız varsa gökyüzü neden karanlıktır? çünkü evren o kadar büyüktür ki, bu yıldızların çoğunun ışığı daha bize ulaşmamıştır, ancak belirli yakınlıktaki galaksi ve yıldızların ışıklarını görebiliyoruz. bu yıldızların bazılarının ışıkları ise yeterli zaman geçse de evrenin genişlemesinden dolayı bize hiç ulaşmayacaktır. eğer sonsuz sayıdaki tüm yıldızların ışıkları bize ulaşsaydı, gökyüzünü bir ekran olarak düşünürsek, her pikseline bir yıldız düşüyor olacak, ve karanlık nokta kalmayacaktı.

    • gökyüzünde ne kadar uzağa bakarsak aslında o kadar geçmişe bakıyoruz. 10 ışık yılı uzaktaki gezegenin ışıkları yani görüntüsü bize 10 yılda geldiğinden, onun ancak 10 yıl öncesindeki halini görüyoruz. yani gökyüzündeki yıldızlar aslında onların çok önceki halleri. evren 14,5 milyar yaşında, ancak gözlemlenebilir evren 90 milyar ışık yılı çapında. yani yaklaşık 45 milyar ışık yılı uzaklıktaki yıldızları görebiliyoruz, ve bu her saniye artıyor, zira biraz daha uzaktaki bir yıldızın da ışığı bize ulaşıyor. peki evren 14,5 milyar yaşında ise, biz nasıl 45 milyar ışık yılı uzaklığa, yani 45 milyar yıl öncesine bakabiliyoruz? bunun en bilinen açıklaması evrenin büyük patlama sonrası ışık hızından daha fazla hızla genişlemesi teorisidir. buna göre evrenin içindeki hiçbir şey ışık hızını geçemez, ancak evrenin kendisi geçebilir. ikinci teorem ise, evren de genişlediği için aslında 14 milyar yıl uzaktan gelen ışını biz 45 milyar uzaktan geliyor gibi görürüz, zira ışığın bize gelmesi için geçen sürede evren de bir o kadar genişlemiştir.

    • teorik olarak bizim evrenimizin tamamen zıttı bir paralel evren var olabilir, bu paralel evrende zaman tersten işleyecektir, yani benjamin button’ın tuhaf hikayesi o kadar da tuhaf olmayabilir. aslına bakılırsa o evrendekiler için bizim evrenimiz tuhaf görünecektir.

    • evren sürekli genişlemektedir ve son keşiflere göre genişleme hızı da sürekli artmaktadır. her ne kadar samanyolu ve andromeda galaksileri görece kısa vadede birbirine yaklaşıyor ve iç içe geçecek olsalar da, uzun vadede zaman gelecek galaksimiz dışındaki hiçbir galaksi ve bu diğer galaksilerdeki yıldızlar görünmeyecektir. çünkü bunların ışıkları artık bize ulaşamıyor olacaktır. bu dönemde hala insanoğlu yaşıyor olursa, evrenimizi sadece bizim galaksimizden ibaret sanabilir, zira diğer galaksilerin var olduğuna dair bir somut kanıt ellerinde olmayacaktır.
11737 entry daha
hesabın var mı? giriş yap