2 entry daha
  • yeni bir aşk tanımı yapabilmemize çanak tutan kavram. zira şu anda "aşk" dediğimiz "mono" olarak bile zor yaşanan duygunun, bir de "poli" yaşanabileceğine inanamıyor insan.

    ama acaba öyle olsaydı nasıl olurdu? çoklu bir şekilde yaşadığımız en kuvvetli sevgi ilişkisi arkadaşlık olduğu için, böyle bir aşkın, daha çok arkadaşlığa benzeyeceği düşünülebilir. çok güvendiğiniz, birlikte eğlendiğiniz, anlamsız hırslardan uzak bir ilişkiniz olan, e tabii aşk diyorsak tabii ki çekici de bulduğunuz bir insanla birliktesiniz. hayat güzel olmaz mıydı? hatta "ille de poli!" diyenler için daha da güzel, onlarda insan sayısı da fazla. yalnız bir problem var. böyle bir amor, aşktan biraz daha az bir tutkuya sahip olacaktır büyük olasılıkla. bu da yaşanılan mutluluğu azaltacaktır elbette.

    ama bu azalan mutlulukla birlikte, bazen yaşadığınız mutluluğu bile anlayamamanızı sağlayan gerginlik de azalsa, o aşkı kaybetmenize sebep olabilecek kaybetme korkusu da azalsa, yaşamayanın bilmeyeceği, yaşayanın anlatamayacağı aşk acısı da azalsa...

    acaba bu azalan sıkıntı ve acılar, azalan mutluluğu dengeleyebilir mi?

    bu soruya duygulardan bağımsız bir şekilde karşılık vermek zor. bir aşkın hemen öncesi bir dönemde, aşkın yarattığı mutluluğa yoğun bir özlem vardır. bu sorunun cevabı değil, "acaba bu mutluluğu yeniden yaşayabilir miyim?" ya da "o bana bu mutluğu yaşatabilir mi?" gibi sorular daha önemli olacaktır, insan bu dengeyi hiç önemsemeyebilir. aşkın içinde, mutluluk egemendir, kaybedilmek istenmez, böyle bir soru nerdeyse hiç düşünülmeden "elbetteki aşk yaşamaya değer" diye cevaplanabilir. aşk acısı dönemindekilere kesinlikle allahtan rahmet dilerim. kendi yaşadığım dönem için söylüyorum, "bu acı gitsin de, yanında da ne giderse gitsin" cevabı hiç şaşırtıcı olmaz.

    peki bu karşılıklar aslında duygularımızı anlattığımız cevaplar değil midir? yeni bir aşk tanımı gibi temelde fikirleri ilgilendiren bir alandan, tümüyle duygularımıza geçiş yapmış olmuyor muyuz? bu geçişe sebep olan acaba aşkın içindeki tutkunun yarattığı kafa karışıklığı ve mantıksız düşünme hali midir? eğer öyleyse poliamori'nin amor'u, tutkuyu azalttığı ölçüde, bu anlamsız kafa karışıklılığını da engelleyebilir mi? yoksa aşk yapısı gereği, duygular olmadan üzerinde fikir yürütemeyeceğimiz bir alan mıdır?

    bir de bu kadar çok soru aşkı tam olarak anlayamadığımı gösteriyorsa, üstüne bir de çoklusunu tanımlamaya çalışmak doğru mudur?
65 entry daha
hesabın var mı? giriş yap