3 entry daha
  • yahudi soykırımı üzerine başat yapıt. sistematize edilmiş işkencenin ortaya konuluş biçiminin tarihsel değere haiz görsel öğelerin de kullanımıyla beyaz perdeye yansıması. insan cesedinin bile artı değer yaratacak şekilde dönüştürülmesiyle, zihinsel anlamda makinalaşmaya ve aklın durması haline bariz bir şekilde şahit oluyoruz. ki işkenceci olarak sahneye davet edilenler de aslında aramızda yaşayan, ama sürü hareketine karşı koyamayanlar. fırsatı olunca id'ini ortaya koymaktan kaçamayan bu sorunlu varlıkları görüp, 'insana ait olan şey bize yabancı değildir.' demek artık yürek istiyor. oturduğumuz yere mıhlanıyoruz bir süre, izlerken 100 000 kişi için kurulmuş ve genelevine kadar herşeyi düşünülmüş işkence şehirlerini, yanyana dizilmiş kurbanlarını bekleyen fırınları, isminin üstü çizilerek defterden düşülen o bireyleri. umudumuz kırılmıyor da değil, hele son sahneyi görünce, 'sadece normalin dışında gerçekleşmiş bir örnek,bir sapma' mı bu şiddet, yoksa örnekleri dünyanın muhtelif yerlerinde hergün gözlerden ırak şekilde yinelenen içselleştirilmiş bir olağan durum mu? yanıtı düşündükçe yüreğimize karabasan oturmuşçasına rahatsız oluyoruz, ama en azından sesimizi sadece kendimize değil çevremize de duyurmak istiyoruz alain resnais sayesinde.
33 entry daha
hesabın var mı? giriş yap