• cioran'la yapilmis soylesilerden bir derleme. ciorani tanimak adina yararli bir kaynak.

    her cioran okurunun er ya da geç aklına düşen şu soru “diğer konuşanlardan, yorumlayanlardan, vaaz verenlerden bunca şikâyetçiyseniz ve bütün bunlara hiçbir inanç ve güven duymuyorsanız, siz kendiniz niye yazıyorsunuz?” sorusu da yer alıyor söyleşilerde. hak veriyor cioran, ezeli bir mağlubiyet gibi görüyor yaşamını.

    diğer yandan, “intihar fikri olmasa, kendimi çoktan öldürmüş olurdum,” diyen bir düşünürün, kimi zaman çağımızın en koyu kötümseri olarak algılanan, kimi zaman insana diogenes’i hatırlatan bir şekilde “gölge etmeyin” diyen, sürekli terk etmeyi, bırakmayı telkin eden bu yaşlı adamın, nasıl kendine özgü bir yaşam sevincine ve neşeye sahip olduğunu, nasıl balkanlar’a vergi bir kadercilikle varoluşu “olduğu gibi” kabullendiğini de görüyoruz.
  • iktidar nedir? sorusunu cevabını da barındırır.

    - "iktidarın kötü, çok kötü olduğuna inanıyorum. onun varlığı karşısında mütevekkil ve kaderciyim, ama bir musibet olduğunu düşünüyorum. bakın, iktidara ulaşmış kimseler tanıdım ve bu korkunç bir şey. ünlü olmayı başaran bir yazar kadar korkunç bir şey. üniformalı olmak kadar korkunç bir şey bu; üzerinizde bir üniforma varsa, artık aynı insan olamazsınız; işte, iktidara ulaşmak da, daima aynı olan görünmez bir üniformayı giymektir. kendime soruyorum: normal olan ya da normal gibi görünen bir insan, iktidarı neden kabul eder? sabahtan akşama meşgul yaşamayı neden kabul eder? muhtemelen hükmetmek bir zevk, bir zaaf olduğu içindir bu. bunun içindir ki kendi isteğiyle iktidardan feragat eden hiçbir diktatör ya da mutlak şef örneği yoktur. sulla vakası* hatırladığım tek örnek. iktidar şeytanidir: şeytan, iktidar hırsı olan bir melekti sadece. iktidarı arzulamak insanın uğradığı en büyük lanettir."
  • çürümenin kitabı'yla başladığım cioran serüvenimde çürümüşlüğümün yansımasıyla geri çekildiğimde bu kitabı keşfetmem ve okumam ona geri dönüşün habercisi oldu. çürümenin kitabı'nda algılanamayan çoğu yer için sözlük niyetine okunabilir.
  • türk okuyucaya felsefe konuşmaları ismiyle sunulan kitap denis diderot manyağının oldukça dikkat çeken bir eseridir.

    kitap gayet espirili bir dille kaleme alınsa da derinlik bakımından defalarca gözden gecirilmesi gerekiyor. çağının çok ama çok ötesinde söylemler barındırdığını rahatlıkla söyleyebiliriz. kitapta diderot sıradan bir felsefeci gibi değil, tam bir piç izlenimi vermektedir. başucu niteliğinde bir kitap olduğunu da burada zevkle belirtebilirim.

    açıkçası hayatı yorumlayış şeklimle ile ilgili bana yeni kapılar araladığını da söyleyebilirim. gerçi her kapı tek bir yola çıkıyor "memento quia pulvis es, et in pulverem reverteris".

    kitaptan buraya aktarabileceğim onlarca vurucu söylem var. ama ben sadece kitabın kapanış paragrafıyla yetineceğim. öldükten sonra tanrıyla yüzleşen bir tanrıtanımazın sözleriyle:

    "tanrım, daha açık konuşmanız gerekirdi. beni içine soktuğunuz karanlıklarda yol alabilmek için, fenerimi, şu tek ve biricik aklımı söndürmem gerektiğini nereden bilebilirdim ki?"

    kitap şiddetle tavsiye olunmaktadır.
  • - bildiğimle hissettiğim arasında daima bir çatışma olacak.
  • gençlik dostlarımdan biri var, ermeni, bütün ailesini kaybetti, şimdi yaşamaktan yoruldu. benden daha yaşlı, neredeyse doksan yaşında, büyük bir depresyon anında bana yazdı. benden bir tür intihar izni vermemi istedi. şöyle cevap verdim: "eğer hala gülebiliyorsan, intihar etme; gülemiyorsan, o zaman tamam." biri bana danışırsa söyleyebileceğim son söz bu. gülebildiğiniz müddetçe, ümitsizliğe kapılmak için bin tane sebebiniz de olsa, devam etmek gerekir. gülmek hayatın tek mazeretidir, hayatın büyük mazereti! ve söylemem gerekir ki en büyük ümitsizlik anlarında bile gülme gücüm oldu. insanların hayvanlar karşısındaki avantajı budur. gülmek nihilist bir tezahürdür, tıpkı neşenin kasvetli bir hal olabilmesi gibi.
  • bir diderot kitabı
  • cioran'ın bu kitabından hayatıma nakşettiğim bir cümle var "yoğun yaşadım ama varoluşla bütünleşemedim" diye. ne enteresan! bazen bir tek cümle bütün yaşamınızın özeti olabiliyor.
  • hayatımda bir dönem şiar edindiğim şahıs idi kendisi. şu sözü de benim azgın yaşama hevesimi destekliyordu aslında.

    "asıl doğal olmayan, azgın bir yaşama iştahıdır; vahim bir kusur, başkusur, benim kusurum."
  • cioran'ın takıntılı bir adam olduğuna ve hep aynı şeyler üzerine saplanıp kalmasına güzel bir örnek. farklılaşmayan, sabit fikirler fayda sağlamaz. hayatının neredeyse tüm dönemlerinde yapılan söyleşilerde hep aynı fikirleri aynı kelimelerle anlatıp durmuş. "arkadaşlar ben bir şey buldum aha o da şu ben bunun ekmeğini yerim!" demiş herhalde. zaten ne kadar beleşçi bir adam olduğunu yaşı yüzünden üniversiteden ilişiği kesildiğinde anlamış olunur.
hesabın var mı? giriş yap