• küçük iskender söyleşisinde marjinal şair olarak adlandırılmasına karşılık “enderunlu fazıl varken ben nasıl marjinal sayılabilirim?” demiş.e doğru da demiş. ilgili link :

    http://www.edebiyathaber.net/kucukiskender.html
  • bosnak sevgilisi için ''hubanname" de her milletten delikanlilari anlatiyor onlara ''gümüs baldirli, yuvarlak gögüslü, hurma dudakli " diye iltifatlar yagdiriyor..sair hifzi'nin methiyeleri gibi
  • 1810 yılında rodos'da vefat eden divan şairidir.mahallileştirme eğilimini ileri bir safhaya götüren bir şairdir.kitaplarından bazıları şunlardır:
    hubanname:güzelleri anlatan eser.coğrafi bölgelere ait erkek tiplerini anlatan,796 beyitten oluşan eser.
    zenanname:1101 beyitlik mesnevi tarzında yazılan ve hubanname'nin aksine çeşitli coğrafi bölgelere ait kadın tiplerini anlatan eserdir.
    defter-i aşk:kendisinin düştüğü ve sonra da pişman olup tövbe ettiği aşk maceralarını anlatır.438 beyitten meydana gelir.
    çenginame:fazıl'ın istanbul'un meşhur köçeklerini tasvir ettiği eserdir.
  • "ol gül endam bir al şala bürünsün de yürüsün / ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün de yürüsün". böyle bir beyit kurabilecek kadar en - derunu zengin bir şairdir.
  • şairiz,şeyn verir şanımıza
    giremez fahişe divanımıza
  • 18. yüzyıl divan şairlerinden, 1759 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. babasının ölümü üzerine istanbul'a getirildi. enderun mektebinde yetişti. hafif halleri yüzünden saraydan çıkarılınca, 12 yıl sefil bir hayat sürdü, sonra halep ve erzurum'da bazı memur luklarda bulundu. rodos'ta mecburi ikamet ettirilirken gözleri kör olunca istanbul'a dönmesine izin verildi.on yıl istanbul'da yaşadıktan sonra 1810 istanbul'da öldü.

    nabi ve nedim'in izinden yürümek istemiş olan enderunlu fazıl, üstün bir şair sayılmazsa da mesnevilerinde gerçek hayat sahneleri çizmek, devrinin adetlerini, halk ruhunu aksettirmekle dikkati çeker.

    eserlerinde defter-i aşk,hûban-nâme,zenannâme mesnevi şeklinde olup,çengi-nâme murabbalardan meydana gelmiştir.
  • dünya milletlerinden kadınları cinsellik ve çekiciliklerine göre yorumlamış. işte birkaç örnek:

    acem kadınları: nedir o eşsiz cazibe,nedir o yanakların üzerindeki gözler? serhoşu andıran o gözleri badem şeklindedir.çatık kaşları vücutlarının kıvrımıdır.hoş edalı hoş hareketli hoş seslidirler.eteklerini kısa yapmak hepsinde eski bir adettir.

    yemen kadınları: hepsi hasta,bedenleri yıkılmış,tenleri nazende değil.karınları su dolu sanırsın, çekici değüldürler.

    şam kadınları: aşifteleri gayesizdir.kötü mayaları çoktur.evlatlarının kimi çarpık kimi şaşıdır.şam kadınlarının hepsi kefen gibi bir şey örtünür.ayaklarında gümüş bir halka vardır.ama acayip bir kanunları var,fukarası bile dört kadın alıyor!
    yahudi kadınları:bütün kadınları kendisini bize vermiş,avradı ve oğlanı bol.ama kadını çirkin suratlı,temiz olmayan teni beyaz fakat kar helvasına benziyor,tatsız.

    rumlar icin "nedir o dilinin ortasındaki incelik?nedir o naz,o gönül çeken dil,o
    temayül?o konuşma ona mahsus,o ses ona mahkum.naz ve edası cana can katar.doğrusu sevgiliye böylesi lazım.ama takdire ne kadar layıklarsa bir o kadar da huysuzdurlar.

    ermeni kadınları: hepsi kötü tavırlı,sadece edalı yürüyüşleri kalmış.teni çirkin sohbeti tatsız.fakat hepsi çirkin değil,içlerinde güzelleri de var.
    boşnak kadınları: kadınlarının huyu vahşidir.küçük bir hataya bile tırnak vermezler.hiddet bunların belirgin özelliğidir ama içlerinden çoğu afettir.
    rus kadınları : bu milletin kadınlarının hepsi çirkin olur.sarı yüzlü,mavi gözlü uğursuzlar!kiminin vücudu beyaz kar gibi,dili de soğuk yılan.hepsi bir-iki bin kocaya sahip fahişeler..
  • murat bardakçı'nın osmanlı'da seks kitabında bir bölüm ayırdığı ünlü divan şairi olan zat. bardakçı'nın da kitabında belirttiği gibi, yarım asırlık hayatı filmlere konu olması gereken bir kimsedir. genç sevgilisinin isteği üzerine kaleme aldığı, zenanname ve hubanname adlı eserleri en çok ilgi gören fakat aynı oranda da tepki çeken metinler olmuştur. öyle ki; ölümünden 28 yıl sonra bastırılan zenanname'nin nüshaları, dönemin dışişleri bakanı mustafa reşit paşa'nın emriyle 'ahlaka mugayir' olduğu gerekçesiyle toplatılmış ve imha edilmiştir. bu ilginç ve biraz da talihsiz şairin hayatını filme alabilecek yönetmenleri şöyle bir düşündüğümde, aklıma iki isim düştü. özel hayatı ve cinsel kimliği ile de konuşulmuş, ve bu durumunu saklamayan bir yönetmen olarak ferzan özpetek, bu projeyi beyaz perde'ye aktarabilir ve gizli kalan bu eserleri kendi görgüsü ve yorumuyla harmanlayabilir. ya da bir diğer değerli rejisör olan ve tarihe olan merakıyla da bilinen ezel akay, hacivat ve karagöz neden öldürüldü'den sonra sinemamıza yeni bir ışık kazandırır belki. kim bilir...
  • nedim'in izinden giden ikinci alemci. zenanneme osmanlı zamanında yasaklanan ilk kitap o kadar cinseldi. meb'in edebiyat derslerinde ben pek rastlamadım ama güzel oğlanlar isimli kitabı vardır.
  • yaşamını netflix film olarak falan çevirip yayınlasa “osmanlı’yı karalamaya çalışıyorlar” diye yaygara koparırlar şimdi.

    zamane eserlerinde erkekleri anlatmış. ki sanırım her milletten erkekle yatmış kendisi. her tabakadan saray erkekleri ile de kırmadığı ceviz kalmamış. sefahat faslının dozunu kaçırınca da 1784’te saraydan kovulmuş. kendini istanbul meyhanelerinde içkiye ve rum yakışıklılarına adamış.

    israil’de doğmuş, halep’te ve anadolu’da yıllarını geçirmiş, rodos’ta sürgünde yaşamış ve istanbul’da ölmüş.
    öyle de bir hareketli yaşamı varmış şairin.

    anladığım kadarıyla en beğendiği erkekler rum erkekleri.
    en beğenmediği ise anadolu erkekleri. kendilerini kaba ve biçimsiz olarak tabir ediyor. bu arada anadolu erkeklerine “budala olmalarının yüzlerce sebebi var ama hepsi cennetlik” tabiri beni benden aldı.
    ermeni erkeklerinin göğüslerindeki kılları “eşek lalesi gibi” diye tabir ediyor. kışın sarılıp yatmak için en uygunu olarak görüyor.
    yahudilerden “her millete düşman, katı gönüllü” diye bahsediyor.
    istanbul güzellerini betimlemesi gerçekten çok şairane:
    “dünya sanki bir kitap, istanbul da onun fihristi”

    ***

    zengibar (zenci) erkekleri:

    ey gecenin rengi gibi benli, güzelliği gizli olan zencinin genci!.. yanakları sade de olsa, yüzü tebessüm de etse, aşığın gözü kör olmadıkça öpülmeye layık görülmezler. isimlerine “mercan” diyelim, ama onunla birlikte olmayı kim kabullenecek? sadakatleri meşhur, kahraman, sevimli ve vakurdurlar; isimleri görünüşte değişiktir ama içleri baştan başa cevherdir. fakat anlayış gözü kör mü acaba? parlak gündüz ile gece bir mi? bırak, onları hatırlamasak daha iyi olacak. geriye kalanları bir tütsü kabına koysak, hepsi amber olur.

    halep ve urfa erkekleri:

    rüzgarın can verdiği, mutedil bir havası var halep’in. hoş yürüyüşlü dilberleri temiz, yanaklarının aynası saf. ama çocuklarının yüzlerinde bile yara çıkar, erkeklerinin hepsi yaralı.

    anadolu erkekleri:

    bunlar adetlerine bağlıdır, yaratılışları sırasında aldıkları özelliklerini daima korurlar. yani ne cilve, ne edalı yürüyüş, ne de kötü söz bilirler. hepsinin budala yaratılışlı olmasının aslında yüz sebebi var ama çoğu cennetlik. ham vücutları da pişmemiş, endamları kaba. yüzü ay gibi bile olsa, cansız bir şekli ne yapayım? cisminin kabalığı, resmini bile uygunsuz kılıyor.

    istanbul erkekleri:

    dünya sanki bir kitap, istanbul da onun fihristi. bazen insan harmanı yapıldı burada, bu yüzden her cinsin tohumu var. bütün dilberlerin bukalemun gibi renk değiştirmesinin sebebi de işte bu. uykulu tavırlı, edalı, güler yüzlü, tatlı seslidirler. kadın gibi, bilmem ne gibi kırıtarak yürürler. nazik boyu ince bir fidanı, yanağı ve yüzü sonbahar yaprağını andırır.
    güzelleri birbirine benzemez, üstelik renkleri de değişiktir ama hepsi naz ve niyaz ehli, aydınlık çehrelidir. naz ve sitemde üstat, cevir ve cefa etmeye alışıktırlar. ona karun kadar mal harcasan, ne kadar sihirler, füsunlar yapsan, ciğerini önüne koysan, bin bir vade ile kucağa gelir ama yine de göğsünü kırar geçirir. kimi hafız, kimi molla, kimi şair, kimi de seçkinin de seçkini.

    rum erkekleri:

    sanki aleme bir güzellik zerresi düştü, rum milletine ise güzelliğin kubbesi verildi. kadını da oğlanı da güzel, her biri birer afet. yosma yürüyüşlü, şuh edalıdır hepsi. ermenilerin yumuşaklığına, yahudilerin miskinliğine onlarda rastlanmaz. galata meyhanelerindeki çocuklar, en iyi insanı bile yolundan çıkartır.

    ermeni erkekleri:

    yüzlerinin ifadesi hummalıdır ama güzellikleri rum gibi olmaz. nazik huylu serkis. vücudu nazik, boyu ince uzun, bacak kılları az ama şehveti kışkırtmıyor. bedeni vahşi görünüyor. kılları samur gibi. karakış için iyi bir güzel; onu kışın kullanmak için sakla. göğsü bir kıl tarlası, her kılı bir eşek lalesi.

    yahudi erkekleri:

    çehreleri ak olur, kırmızı yüzlüleri, esmerleri azdır. güzellikte ufukların en şuhu bile olsa, başı kel olanı neyleyeyim? işte yahudi’nin başı kel, yüzü sarı. bu, onun soyundan geliyor. bedeni ve yüzü beyaz. katı gönüllü, her millete düşman olmuşlar..

    çingene erkekleri:

    dilberleri hoşça, yüzleri esmerdir. musiki onlara allah vergisidir. hareketleri anlamlı ve ölçülüdür. sesleri nazik ve gevrek, sözleri şerbetten lezzetlidir. onlarla gizlice “alışveriş” yapmak mümkündür. birçok bahaneyle kapıya gelirler.
hesabın var mı? giriş yap