• emin adimlarla bir colu gecen kisiye kizilderililerin verdigi isim.

    11 yil sonra edit: salak misin lan komik mi bu şimdi?
  • hakli olabilecegi konulari dahi oyle bir sekle sokup anlatiyor ki kemalizm devrim komitesi tuzel kisiligini okuyor gibiyim. bugunku yazisinda pkk ve asala icin devletin de belden assagi vurmasinin mesru oldugundan filan bahsediyor. tabii ki pkk'yi anlatisi tahmin edebileceginiz sekilde, "karisimizda avrupa, suriye, ocalan bebek katili, 35 bin olu, guneydogu elden cikti cikiyor" ekseninde; turkiye-abd-irak-iran iliskilerinden pek bahsetmiyor mu kuslari, yahut devletin teror oncesinde dahi varolan baskici politikalarinin "teroru engellemek icin" mesru gosterilmesine, ustelik tepkiyi arttirdigini bile bile bunun yapilmasina da ne zaman ses cikarir bilinmez.

    ama asil sevdigim kisim, konuyu o pek kuvvetsiz kalemiyle genel tabloya baglamaya calismasiyla basliyor, sirf zevkine tek tek bakayim:

    "ülkemizde bazı kesimlerde devlet ve asker düşmanlığı doruk noktasında. bunların medyada yazarları, yorumcuları var! her fırsatta kin kusuyorlar"
    --bir baska deyisle, her demokratik ulkede olmasi gerektigi gibi, ulke yonetiminde gereginden fazla soz sahibi olmus bir mercinin gunumuz turkiyesindeki rolu tartisiliyor; devletin burokratik saltanatinin yerini sivillesmeye birakmasi oneriliyor. herkesin hakki olan elestiri yapiliyor; bunun dusmanlikla hele hele bir merciye sirf ozu nedeniyle dusmanlik beslemekle ne alakasi var? eger ki "seytani" emelleri icin dusmanlik yapip kin kusan bir azinlik var, bunlar hakkinda da boyle muglak muglak yazmak, senin zihniyetinin karsitlarinin cogunlugunu olusturan efendi insanlarin, bu vatan millet gaziyla tohmet altinda kalmasi demek oldugundan sana faydali olsa gerek emincigim.

    "ilginçtir, bazı marksist geçinenlerle şeriatçılar, bu konuda yanlarına entel kesimi de alıp birleşiveriyorlar!.. ve kin kusuyorlar"
    --ilginctir, bazi marksistler ve seriatcilar ayni anda yercekimi teorisini kabul edebiliyorlar. entel kesim ise tabii bildigin kaypak, homoseksuel, miyminti, kokudisarda insanlardan olusuyor, yercekimini bile once marksistlere falan bakip kabul ederler. dolayisiyla dediklerinin de bir onemi yok, eminin belirttigi gibi "enteller", "aydinlar", hamamboceginden hallice iste.

    "onların bugüne kadar asala veya pkk katillerini kınadığına pek tanık olmadık! ama ne zaman ki savunmadaki devlet bir iş yapar, görevliler hep bir ağızdan "katil" ilan edilir ve sindirilmek istenir! "onların gözünde mit katildir, dağ başında vuruşan asker katildir, teröristle mücadele veren polis de katildir."
    --ben emin colasandan samimi olarak asala ve pkk katillerini kinamayanlari ve saydiklarini katil ilan edenleri bir zahmet saymasini istiyorum, eger entel kesim tumuyle icinde degilse kendisine dava acacagim kokos-libos anarcho-marksist enteller cephesi adina. "yok ben oyle dememistim" diyerek camur at izi kalsin papazlanmasindan cayarsa da, onceki cumlenin oznesinin nesnesinin sonraki cumleye devamliligi konusunda bir turkce dersi almasini diliyorum.

    "dünyanın hiçbir ülkesinde ihanet böylesine, bizim tanık olduğumuz ölçüde yoğun olmadı. türkiye bu ihanet yarışına rağmen mücadele verdi. inancım odur ki, içimizdeki hainler dışarıdaki yabancı hainlerle kıyaslandığında, bin kat tehlikeli olmuştur"

    --ha soyle ya, neydi oyle korkak korkak ucundan dokundurmalar, boyle delikanli gibi belli et birikimini. tabii senin bu cilgin agizlarin piyasada kendini bildin bileli cok is yaptigindan, yani su cumleyi hic degistirmeden daha 20 sene kullanabilecegini bildiginden, oturup guney amerika ulkelerinde son yuzyilda kac tane rejim degisikligi, darbe, ihanet, yabanci isbirligi gerceklestigini ogrenme ihtiyaci hissetmezsin. allah uzun omurler versin, belki bir ara ucak korkunu yenip saga sola gidersin veya cehaletinden utanip dunya hakkinda iki uc satir birseyler okursun diyecegim ama sen asil boyle kahramansin emincigim, halk seni boyle seviyor.

    zaten 80 senedir turkiyeyi demir yumrukla yoneten bir asker-burokrat rejiminin, kendini mutemadiyen buyuk tehlikede gormesi (daha dogrusu insanlarin oyle inanmasi) bu sakat varliklarini mesru kilacak tek strateji. dunya tarihinde ve hatta su anda sayisiz ornegi var bunun ama bunu ne sen umursarsin emin, ne de okuyucularina ogretirsin. "az daha gitti gidecek" olan guneydogudan, oldugundan cok daha organize ve tehlikeli gosterilen irticadan, zamaninda sevgili kuslarinin kartal arkadaslarinin emriyle komunistlerden, simdi de icimizdeki omurgasiz ab hainlerinden bahsedip milleti iktidariniza muhtac edersiniz. tabii ac gezenleri, polisinden dayak yiyenleri, omurlerini mahkemelerde tuketenleri artik korkutarak yonlendiremezsiniz ama zaten bunun demokrasi oldugunu kim soyledi. onun yerine koyun gibi mee meee ayni zikkim tekrarlanir, "icinde bulundugumuz su cok kritik donemlerde, icimizdeki hainler, gafiller turkiyeyi bolmek icin calismakta; nutukta da bahsedilmemis miydi bunlardan, tanidim yahu vallahi tanidim iste onlar". bu kritik donemler niye hep kritik, biz neyi yanlis yapiyoruz, gotumuzde basimizda hain arayacagimiza bir aynayi kendimize tutsak, hakikaten ortada olan dusmanlara karsi daha gercekci ve etkili politikalar tartissak gibi sorgulamalar senin 300 yil ilerinde emin, cunku sen daha aydinlanma cagini asamadin, bu sorulara verebilecek tek cevabin da ya sev ya terkettir emin. hem milleti devletin tebaasi gibi gormeye devam ettin, hem her sesini yukseltene hain dedin, libos entel diye o pek kiskandigim aklinla kucumsedin, hem de yobazin zikirleri gibi iki uc slogan ezberleyerek akilciligi kurban ettin. kahramansin emin.

    "ihanet korosu şimdi arkasına ab desteğini aldı, sesi daha gür çıkıyor!"
    --inanilmaz ama emincigim, bir onceki satirdan daha guzide bir yorum. elestiri yapanlarin "arada kaynayacagi" bu ihanet korosu, meger ab'yle ortakmis. ab ne burada belli degil, ab donem baskani mi, eski uyeler mi, kulliyen mi, nedir? ve tabii zan altindaki insanlar grubuna ab yandaslari da bu sekilde dahil oluyor; ihanet edenlerin safinda olduklarindan. heee, demek ki oyle kanitlara, dogru duzgun bir argumantasyona filan gerek yok, iki alakasiz fikirden buralara baglamak kolay, nasil olsa dusunmeden inanmaya hazir cok salak var, dusunmeden inanan yobazlar gibi.

    sana sarki bile yazdim emin, anlamini ve tarihteki yerini bilmeden ezberlemeye calistigin nutukun yanina cerceveletip asarsin:
    kahraman emin, vatanperver emin, cilgin emin.
    dincilere karsi pek bir cevvaldin demin.
    ama devlete ses etmemeye ettin yemin.
    boyle giderse kuslarinin cakilacagi yer hemzemin

    (baska bir sarkidan odunc nakarat x 4)
    [sev bu cennet vatani emiinnnn
    op topragini sebinnnn(karahisar)
    sonrasi allah keriimmmnnnnnn
    emiinnnnnn....nnnnn]

    butun bu laga luga sonunda demek istedigim, seni hic sevmiyorum emin, babani da sevmezdim zaten *
  • 301 hadisesini de kendisinden beklendigi uzere su cephelesmeye indirgeyerek okurlarina sunmus: mutemadiyen turklere ciftestandart uygulayan ve topyekun hareket eden ikiyuzlu ab, tum dertleri turklere hakaret etmek olan ve bu ugurda abyi kullanan birileri, ifade ozgurlugu diyerek bu kotu adamlarin ekmegine yag suren entel danteller.. bunlar bir takim. karsilarinda da, geleneksel turk hosgorusu ve misafirperverligini benimsemis fakat birilerinin oyununa gelmeyecek kadar da dikkatli ve dunya gerceklerinden haberdar vatanseverler.

    aslinda emin colasan'in, dinci takimiyla ugrastigi yazilari haric, her konuya bakis acisi benzer kaliplarla ozetlenebilir. capini ozetlemek icin de "türklüğü, cumhuriyet’i aşağılama yarışı başlayacak. ne adına? "ab’nin fikir ve ifade özgürlüğü" adına!" cumlesi yeterli. ab'nin ifade ozgurlugu.. hay allahim. bu adama ayar vermek maharet degil; allah korusun alzheimer'a tutulmus halime daha fazla sans tanirim aramizda gececek duzgun bir tartismada, ama akliselim okurlari belki dinlerler:

    301'in, emin'in portre etmeye calistigi gibi, siyasi cikar ugruna hakaret eden yabancilardan ve onlarin gudumundeki hainlerden biz normal insanlari korumak gibi bir amaci yoktur. zaten olsa da bu haliyle basaramaz. bir an bu sacma kliseyi inceleyelim, tam olarak ne kastediliyor sabirla bakalim: bir takim insanlar turkler hiyardir, katildir, baskicidir filan diyecek. kabaca bu hakaretleri iki sinifa ayirabiliriz. kosedeki mehmet aganin delirip bunlari soylemesi herhalde benim icin bir zarar teskil etmeyecektir. ancak kimligine guveni gelismemis, kompleksli bunyeler bundan gocunurlar, yaralari vardir yani. mehmet agadan degil de, sanki bir bok biliniyormus gibi her seferinde buyuk bir kesinlikle tekrarlanan, kerameti tekrarindan menkul "arkasinda ab/abd/israil/bolivya/sirius olan birileri" klisesinden bahsedelim, diyelim onlar siyasi rant icin yapsinlar. ornegin ayrilikci kurtler. veya tazminat isteyen diaspora ermenileri. en uc ornekleri verin, onemli degil. bakin ahlaki, dusunce ozgurlugunu filan gectim, tamamen makyavelistiz su anda. bizden inanilmasi istenen su ki, bunlar emellerine turklere hakaret ederek ulasabilecekler. dahasi, bunu engellemek icin en etkili yahut tek yol 301.

    ilkin, burada hakaretin tanimi genisliyor. herhalde turkler onun bunun cocugudur demeyecek ermeni orgutleri, soykirim moykirim diyecekler. normal sartlar altinda bunun turkluge hakaret olmasi dusunulemez bile, zira ben turklugumu bu sekilde tanimlamiyorum, ustelik herkesin turklugu kendine, devlet gelip "su su su turklukle alakali kavramlardir, biri gelip tersini soylerse hakaret edilmis kabul edin" diyemez. ama tartismanin gidisati icin hadi oyle olsun diyorum. yani milletin cikarlari icin (ornegimizde bu soykirim tazminati odememek oluyor) bunu turkluge hakaret olarak kabul edecegiz. ve bu konuda konusanlari susturuyoruz, sindiriyoruz 301'i kullanarak. eyvallah. colasanin deyimiyle aportta bekleyenler catliyorlar patliyorlar, oh canimiza degsin. eee? yahu o acgozlu, uckagitci, yabanci destekli orgutlere ne zarar verdi bu? adam burada konusamasa sinirin oteki tarafinda lobi yapacak. tepedeki acimasiz makyavelli ne kazaniyor yani, onu goremiyorum. 301 olmasa, ne bileyim, ayrilikci kurtler ifade ozgurlugu kisvesi altinda "yalan dolanla ve propagandayla" turk halkini kandirip, referanduma goturup, anayasayi filan degistirtip, sonra da o bolgenin kontrolunu feragat ettirecek degillerdi ya; bu alternatifi mi onlemis olduk yani? onlarin mucadelesi bambaska savas alanlarinda veriliyor, 301'in bilmemnenin hukmunun sittin sene gecmeyecegi yerlerde.

    ustelik, su ana kadar cok kati bir tutumla bakiyorduk, her karsi sesin hain olabilecegini farzettik. ona ragmen ne kazandik ben anlamadim 301'le. hatta ve hatta bu bakis acisindan davamiza buyuk zarar verdigimiz bile soylenebilir: nitekim simdi o kaka teroristler gidip ikiyuzlu ab'nin mahkeme koridorlarinda 301'i bahane ederek "turklugu ve turkleri" asagilayacaklar, kendilerini acindiracaklar, onlarin gazetelerinde iyice barbar olarak tanitilacagiz, 301'lerimizin esamesinin okunmadigi mahkemelerde suclu bulunacagiz ve belki de o cok korktuklari seylerin, ne bileyim tazminatlarin, bolunmelerin, vs yolu acilmis olacak uluslararasi bir dayatmayla. ulen turizm zarar goruyor be en yuzeysel acidan dahi.

    simdi emin'in bu fantastik ortadunyasindan, yani dusunce ozgurlugunun pkk yandasi entel dantel kesimle ozdeslestirildigi, icimize nifak sokmak icin bu kesimlere soz hakki isteyen ve uzuuuuun vadede mesela pkkyi referandumla devlet sahibi yapmayi umabilecek ab'nin dunyasindan cikalim. 301'in uluslararasi arenada veya realpolitik cercevesinde verilen hicbir mucadelede bize arti deger getirmediginin, aksine zarar verdiginin belli oldugu gercek dunyaya donelim. gercek dunyada, bu realpolitik boyuta, bir de ahlaki standartlar ekleniyor. bu ahlaka gore, "birileri belki birseyler soyler de, mazallah caktirmadan turklere hakaret eder de, bu sayede kendi alcak davasini ilerletir de, bizim de bunu durduracak tek platformumuz yargi, tek silahimiz da 301 olur da, ustelik bu insanlari diger masumlardan ayirmamiz da imkansiz olur da" gibi muallak sacmaliklar kurunun arasinda yuzlerce yas yakmaya, pire icin yorgan bombalamaya yeterli neden olamiyor. ingilteredeki milyonlarca muslumanin ciddi bir kismi ingilterede seriat duzeni gormek istiyorlar diye adamlar habeas corpusu da cope atacak degiller.

    peki ya ozgurluk adi altinda "irkci soylemlerin serbest kalmasinda" ahlak nerede diye sorulabilir. yani biri kalkti acikca turklere nefret kustu, bu kisi ne kafayi yemis mehmet aga, ne de derin iliskiler icindeki bir yabanci casusu, ama yine de belli ki bir kimil zararlisi. bu gibi tiplerin nefret mesajlarina karsi korunamayacak miyiz? (artik ortadunya'da olmadigimiz icin soykirim tartismasinin, yahut bir romandaki karakterin bu soykirimdan bahsetmesinin bu sinifa girdigini soylemiyoruz elbette). e halki irk, din, dil, vs bazinda supheye mahal vermeyecek sekilde dusmanliga koruklemek 301 olsun olmasin halihazirda suctur. yani burada da bir arti degeri yok.

    emin'in ilkokul romanindaki, "turklugu asagilama yarisina baslamak icin gun sayan" kotu adamlarini hizaya getirmek icin 301e gerek yok. oyleyse neden savcilar bu yasalari degil de illa 301'i kullanmakta diretiyorlar ve yukarda bahsettigim argumanlar uyarinca neden bunun bize getirdigi ahlaksal ve realpolitik zararlara katlaniyoruz? bunun cevabi uygulamalara bakinca kabak gibi ortadadir: 301, devletin, kendi vatandaslarina ve kendi milletine karsi kullandigi, zaten ancak o arenada hukmu gecebilecek bir baski ve sindirme aracidir. kurbanlar dusman ajani olarak portre edilmeye calisilirlar ki, halktan izole edilebilsinler, halkin dusmani olarak gosterilsinler, devlet de bir taraf olmak yerine bir araci konumuna gelsin, aradan cekilsin.

    301 davalari, icerikleri bellidir. gercek olmasalardi absurd komedi der, dalgasini gecerdik. hele hele bir dorduncu fikra yok mu, elestiri suc olmaz diye yazmislar ayip olmasin diye. ne elestiri ne degil tamamen muallak, savcinin sonsuz bir yorumlama gucu var. hatta o kadar sonsuz ki, ermenileri elestiren dink'in yazisi evrilip cevrilip, turklere hakaret edecek sekle sokulabiliyor. hakimin sonradan davayi dusurmesi -gerek "bu elestiridir" diyerek, gerekse orhan pamukun durumunda oldugu gibi teknik bir ayrintidan oturu- onemli degil; bir insani bir iki kere o igrenc surecten gecirdin mi yildiriyorsun zaten. etkili baski duzenlerinde, sindirilip yenilgiye ugratilan ruhlarin sayisi, koparilan kafalardan katbekat fazla olsa gerek.

    ozetle, colasanin, askeri yonetimden kurtulamamis 3. dunya ulkelerinde sikca rastlanan kafa yapisina ters dusen herkes "bu milleti bolmeye calisan turk dusmanlari" degil, oyle olanlarin da amaclarina ulasmalarini 301 engellemiyor aksine onlara cephane veriyor. turkluge hakaret baska hicbir duzgun ulkede benzeri olmayan tamamen uydurulmus bir kavramdir, uydurulmus olmasaydi da icerigi devlet tarafindan belirlenebilecek birsey degildir. turklere hakaret ise 301'den bagimsiz sekilde irkcilik bazinda suctur. ve emincigim, ah guzel emincigim, fikir ve ifade ozgurlugu "ab'nin fikir ve ifade ozgurlugu" degildir. bu, amerikali bir sagcinin, "kibirli franszilarin liberte-egalite-fraternitesini istemiyoruz, biz teokrasiye donelim" demesine benziyor. ifade ozgurlugu hamasi tiratlarinda "dusmanina" yaftalanarak suistimal edilecek ici bos bir kavram degil, evrensel ve tartisilamayacak bir haktir. ab'nin oldugu kadar senin, benim, 301'den yok yere magdur edilmis vatandaslarinin hakkidir; senin bu sacmaliklari onemli bir gazetede yazi diye yazma hakkina saygi gostermemin, ne bileyim tepem atinca gidip kafana sarjor bosaltmamamin nedeni de bu anlayistir, yoksa ab adindaki orgutun kafama ektigi nifak tohumlari degil.
    edit: ulen su yazi bir dakika icinde birden fazla kez oylanabilir mi; hizli okuma kurslarina mi gidiyor herkes, yoksa bilgisayarimi mi goruyorsunuz. asmadan once yargilamak gerektigi anlayisina haiz olamamis insanlara, emin'in haklarina duydugum sayginin milyonda birini duymuyorum, bir gun kader beni diktator yaparsa kacip gidin o ulkeden.
  • genel itibariyle, hakkindaki ovgulerin de yergilerin de, cogunlukla tek yanli ve temelsiz oldugu bir yazar. once ovguler:

    -iktidar yalakaligi yapmaz
    -medyanin carklarina kapilmaz, o sistemin de yalakaligini yapmaz.
    -arastirir, kimsenin ugrasmadigi konularda binbir turlu belgeyi, yolsuzluklari, irtica faaliyetlerini ortaya cikarir.

    herhalde turkiyedeki yazarlar arasinda en cok emin colasanin bu sekilde savunulmasi abestir. zira belli bir yasta olan, yazilarini takip eden ve ozellikle buyuk sehirlerde yasamis olan (devletle alaka bakimindan) cogu kisi emin'in minik kusunun aslinda bir sahin -sahinler desem de hala bir tarafima girmez mi- oldugunu bilir.

    o dosyalari, belgeleri, saadettin teksoy bilimselligi ve ugur dundar arastirmaci gazeteciligiyle bulmuyor, bulamaz da. o sahinler, birileriyle isleri ters gittigi zaman, bir mudahalede bulunmak istedikleri zaman, boyutca daha buyuk olan kuzenlerinden* bir sinyal aldiklari zaman atarlar eminin onune yemlerini, hadi oglum beline kuvvet derler. bu yazarliktan ziyade kalemsorluktur ve dedigim gibi emin'in (gokcek'e melih diyorsa kendi de alinmaz herhalde bu samimiyetimden) bu iliskilerinin dogasini sadece yazilari uzerine objektif degerlendirmelerle degil, cesitli kisisel deneyimlerle ve devletle alakali islerinin uzandigi koselerin aydinlanmasiyla da ogrenmis olan sayisiz insan vardir bu memlekette.

    [bu konuya bir de oteki acidan yaklasacagim biraz sonra ama simdilik demek istedigim, bu insani sirf "vay be ne arastirmaciymis" diye ovmenin yersizligidir]

    sadece kimsenin ulasamadigi, ulassa bile yazacak gucunun olmadigi birtakim bilgileri istisnasiz en dogru zamanda bulmasi (ve ne tesaduftur ki bu bilgilerin hep birtakim politikalara paralel olmasi) pek sasirtici gelmediyse, en azindan bu kadar kuvvetli insanla mucadele edip hala yerini kaybetmemis olmasi bir ipucu olsun. zira bu memlekette arkanda birileri olmazsa, onune geleni yuce divana gondertip, sonra da rahat rahat o koltukta oturamazsin. dunyanin en kurnaz, en tehlikeli ve yeterince kuvvetli olan bir belediye baskanina (hakli veya haksiz, ki sirf hedefi i melih gokcek diye alenen yalan ve uydurma olan sayisiz iddialarini da cabucak unutmayalim ) etmedigini birakip da hala gevrek gevrek gulemezsin. kimseye yedirmezler; zira bu ulkenin tarihi, birkac satir yuzunden omrunun yarisini hapislerde, surgunlerde tuketmis yazarlarla dolu.

    emin'in bunca yil ugrastigi insanlari, ugrastigi olaylarin boyutunu, ucunun dokundugu kurumlari dusunun. hangi paralel evrende yasiyorsunuz ki turkiyede bunlarin ustesinden, hem de bunca yildir cesaret, seref ve karakter ile (ki bu sonuncusuna diyecek lafim yok, epey uzak bir paralel evren olsa gerek) gelinebilecegini dusunuyorsunuz. kalemine uzanan elleri gagalayacak, gagalamak ne kelime, parcalayacak bir sahin olmasaydi, o cesur emin 10 sene oncesinden emekli edilmisti.

    emin'in medyanin ustunde ve o sistemin muhattabi olmamasi da tam da bu nedenlere dayanir, sovalyeligine degil. lakin bu baglamda gormezden gelinen daha buyuk gercek ise, onun daha da derindeki bir sistemin adami oldugudur. ozgur basin gazini arada vererek, tum kariyerini ve hayatini tam da ters yonde temellendirmis bir insandir yani.

    defalarca belirtilmis oldugu gibi, bu ulkede vahsi kapitalizm ve cikar iliskileri denince akla ilk gelen isim olan aydin doganin (ki bu adamla ve zihniyetiyle ilgili kisisel tecrubeleri bulunanlarin sayisi, eminin isinin icyuzunu bilenlerden eminim ki kat kat fazladir) da sadik bir muttefikidir (kulu degil). ne de olsa ikisi de ayni "derinlikteki" sistemle iliskilerini koklendirmisler, bir dengeye oturtmuslardir. dolayisiyla cervantesimiz yillar boyunca, emir uzerine, sayisiz yeldegirmeniyle savasmisken (bir kisminda yararli da oldu elbet) kendi evinin de bir yeldegirmeni oldugunu unutmus ve onu bu sekilde ovenlere de unutturmustur. ayni seyler yuce insan ve degerli hizmet adami murat karayalcinla ile olan tarihlerine bakinca da soylenebilir.

    simdi de gelelim yergilere
    -birilerinin parali kalemidir
    -surekli ayni yazilari yazar
    -uslubuna sicayim

    gorece onemsizden baslayalim; bu delikanli sovenist uslubu elbette onu dogru ahmet olarak goren beyinler icin bir tehlike arzeder, propaganda etkisi yaratir bir nevi. fakat yukarda bahsedilmis olan noktalar gozonunde bulundurulursa, bu uslubun da gucunu aldigi kaynagi ve motivasyonu belli olur, onemsizlesir. eger kurtlar vadisinde oyuncuysaniz, o sekilde konusur, bes dakikada bir aforizma osurursunuz. emin de benzer bir senaryoda rol almakta. bu acidan, uslubu onun zayif noktalarinin en onemsizi.

    surekli ayni yazilari yazmasi da tek basina yeterli bir elestiri degil. zira eger bir yazar onemli seyler hakkinda, dogrulari yaziyorsa bunlara dikkat cekmenin bir siniri yoktur. cetin altan da ayni fikirde yazilar yaziyor ama -en azindan bilimselligi ovmesi, hamaseti yermesi, saydamlasma ve sivillesme hakkinda- dogru yaziyor ve eger bu yazilari 5 sene once yazmayi kesseydi bircok genci fikirlerinden mahrum birakmis olurdu. [gerci o her seferinde farkli fikra, anektod, siir serpistiriyor, zaten cetin altanla emin'in yazarligini ne diye karsilastirir ki insan] evet, her 3 gunde bir olur olmadik melihe takmasinin, artik cagdisi kalmis bazi goruslerin, vatanseverlik adi altinda polemik yaratarak sovenist borazanligini yapmasinin mazereti yok; ama bir yazar sirf ayni konular hakkinda yaziyor diye her daim haksiz olmaz.

    gelelim asil elestiriye, yani yukarda bahsetmis oldugum gibi, sahinlerinin borazanligini yapmasina, "birilerinin" adami olmasina. yukarida soylediklerime -karsit degil- ek olarak sunu belirtmeliyim ki, eminenin (burada da "i. melih" gunlerini yad edelim) bu borazanligi birtakim yararli islere de yolacmistir. gercekten de bircok yolsuzluklara ve sadece sovenizmden ibaret olmayan yanlis giden bazi seylere dikkat cekmistir. dolayisiyla neden oldugu iyi olaylari sayan birine kalkip "ama bunu kimin besledigi belli" demek karsi tarafin savlarini cevaplamaz. sonucta teorik olarak, yazar olmasa da, bir kalemsor de yararli bir unsur olabilir.

    elestirilerin degerlendirilmesinin bittigi bu noktada hemen karsi tarafa gecip, taze taze su tespiti yapacagim: iyi de guzel kardesim, bu yararli kalemsorluk eminin basarisi degildir ki. sonucta guzel bir muzik duydugunuz zaman bu borazanin degil bestecinin marifetidir. besteci sesi begenmiyorsa borazani ativerir, yerine yenisini alir. dolayisiyla bu ulkede birtakim yolsuzluklar boyle zorlama birsekilde ortaya cikarilmissa bunun da kredisi o sahinlerindir.

    amma velakin, bunca yol aldiktan sonra tekrar basa donup saflik etmeyelim. o sahinler de kimsenin hayrina bu halti yemiyorlar, pozisyonlarini korumak, tehditleri savusturmak icin cabaliyorlar. mesutlarin, tansularin yuce divana gitmesi hesap kitap neticesinde olmus seylerken, ayni hesaplar aydinlarin, dinclerin, ertugrullarin hakkinda tutulmuyor nedense. daha dogrusu tutulan o hesaplar simdilik derin dondurucu da bekletiliyor. butun bu surec boyunca, arada sirada emin'in onunde bir kac ekstra birikiveriyor, -artik onemi olmayan, vadesi dolmus veya herneyse- birkac ayrinti, kirinti olusuyor masasinda, bunlarin periyodik kullanimiyla da halk adami veya yazar oluyor emin bey.

    ote yandan genel cizgisinin ne kisisel ozgurlukleri, ne halkciligi, ne saydamligi, ne sivillesmeyi, ne ekonomik gelisimi ve refah seviyesini ne de 21.yyin (18.yy mi desek) herhangi bir degerini icerdigi kesinlikle soylenemez. iste ben de bunu anlamiyorum efendim; yani bunlardan bahsetmeyerek, gercek yaralara gostermelik degil de gercekten parmak basmayarak, bu ilkeleri ve fikirleri bir kez olsun temelden ve tutarli sekilde savunmayarak, bunlara bir cikar ugruna sirtini saglam bir duvara yaslayarak degil, dogru olduklari icin hayatini adamayarak nasil oluyor da korkusuz, cesur, karakterli olunuyor, nasil oluyor da vatansever ve yazar olunuyor, gercekten anlamiyorum.
  • bugün yazdığı yazının rezil olduğu iddia ediliyor. şimdi, bugün yazdığı yazıyı eleştireceksem, ancak "lan", "ulan" tarzından dolayı eleştirebilirim. hoşlandığım bir tarz değil çünkü. insan düşünüyor, herhalde diğer arkadaşlar da bu üsluptan rahatsız oldu, ondan rezil diyor.

    bu yazarın bugün kaleme aldığı yazıyı "rezil" ve "düzeysiz" bulanların lütfen entry'lerine bir göz atın. neyi savunduklarını, kime taptıklarını, aslında "lan", "ulan" laflarına hiç uzak olmadıklarını, bizzat taptıkları, sevdikleri adamın da aynı üslupta konuştuğunu anlayacaksınız.

    (bkz: artistlik yapma lan)
    (bkz: şimdi bana küfür ettireceksiniz)
    (bkz: biliyorsunuz kendisi alevi)

    bunun dışında eleştirilecek ne var? abdullah öcalan yakalandığında süt dökmüş kedi değil miydi? şu an tekrar güçlü değil mi? bu adamla savaşmış, yıllarını vermiş komutanlar şu an hapiste değil mi? (belki darbecilik yüzünden, belki düzmece) başbakan bu adam ve örgütüyle görüşen şerefsizdir diyip, sonradan sanki hiçbirini söylememiş gibi kendisiyle de görüşürüz demedi mi? niye kızıyorsunuz? sırf emin çölaşan yazdı diye mi? bende kendisine bayılmıyorum, çok okumam bile. bu adamı sevmediğiniz için mi yazı rezil sizce?

    yoksa gerçekler rezil geliyor, suçu yazara mı atıyorsunuz?
  • bir of ceksem oooofff, oooof ooooof oooooooooooofffff

    sonsuz bir saflikla, mut-his bir iyiniyetle derdimi tane tane anlatayim, yoksa emin yuzunden bir kez daha gerizekali bir kamplasmaya dogru gidiyoruz, her turlu duzgun yorumun anlamini yitirecegi bir slogan yarisina yani. dobra olalim, sozum hocalarin hocasi, sangria ve benzeri goruste olanlara, yani "ataturke hakaret etmek icin ab'den para aldigi ortaya cikarilinca, su cilgin turklere hakaret eden ayni zibidilerin gucune gitmis" havasindakilere. madem agir laf ediyorsunuz, sonuna kadar cevabini dinleyiniz.

    1) ataturke, atilla yaylanin hakaret etmis olmasi tamamen kisinin yorumudur. ben daha once ataturk hakkinda "bu adam bir zamanlar bilimle ilimle ilgili birseyler soylemisti", diye yazmistim, cok sukur halen 5816dan hukum giymedik. kimisi saygisini ona bu adam denmesini engelleyerek gosterir, kimisi gerekirse bu herif de der bu tip kaliplari onemsemediginden, onun yerine gider hakkinda bulabildigi herseyi okuyup ogrenerek, elestirerek, tartisarak, kisacasi onu anlayarak gosterir saygisini.

    derdiniz "bu adam" degil de, baglamsa ve o baglama hakim oldugunu dusundugunuz kotu niyetse, bunun istismara cok acik bir konu oldugunu kabul etmelisiniz ve yargilamadan once kistaslarinizi cok ikna edici bicimde ortaya koymalisiniz. terbiyesizlik etmis diye dusunmek baska sey ama hakaret suc unsurudur, hukuki bir durumdur, kimse hosuna giden muglak kistaslarla kafasina gore infaz yapamaz. emincigim bu tip dusuncelerle kafasini oldum olasi hic mi hic yormamistir, siz de onu ornek almayiniz

    2) abden para alma konusunu ebucan cok guzel aciklamis. herhalde "ab bu adamin grubuna para vermis, iste komplo"dan ibaret bir fikre, hayatinda hic universitelerde yahut think tanklerde arastirmalarin nasil yurutuldugunu ogrenmemis biri bu kadar tereddutsuz kapilabilir. belki yasiniz kucuktur, belki universiteye gitmediniz, olabilir, nasil olsa bu yaziya iyiniyet dusturuyla basladik, oyle devam edelim.

    3) emin colasanin eger bu adamin ab'den, sirf ataturke kufur edip, cumhuriyetin degerlerine saldirmak icin para aldigini ifsa ettigi gun, gocunmayi birak, tereddutsuz tebrik ederim. tabii ab derken mallik edip "avrupa iste" genellemesi yapmak yerine, kimin karariyla olmus, kimin parasi gitmis, koordinasyonu kimler saglamis bunlar ogrenilir, tam olarak motivasyon anlasilir, kanitlarla ortaya konur.

    fakaaat.. okuyun bakalim sozkonusu yaziyi. 5 defa, 10 defa daha okuyun. bir tane somut birsey var mi yahu? ayni turkceyi mi konusuyoruz? profesorun bilmem ne grubu varmis, buna para verenlerden biri de ab imis! burada ikinci maddeye geliyoruz tabii. ben de bu mantikla abd hukumeti ajaniyim, onlarin sponsor ettigi arastirmalara katilmistim evvelden ve o sirada canakkale savasi hakkinda hos karsilanmamis birkac entry yazmistim, (hani kaynak maynak lafi gecmis de, hepi topu 3-4 entry icin 20 kusur kaynak gostermistik) siz daha uyuyun.

    hani mevzubahis profesorden ifade alip yayinlasin da demiyorum emin icin, en azindan ne zaman bu parayi almislar, ne kadar sureyle, hangi proje icin, kimler calismis, daha kac grup para vermis gibi basit belgeler de yok. "funding grant" denen boklar oyle gelisiguzel dagitilmiyor, bunlarin acik funding proposallari (teklif) vardir, raporlar vardir, ne icinmis kimler karismis ogrenilir.

    haa bunu emin akil edemiyor mu? akil eder etmesine ama "ab bunlara para vermis, iste ataturke hakaretin finansmaninin belgesi, da da daaaam" malliginin sansasyonel bir cekiciligi var iste. okumus etmis oldugunu tahmin ettigim sozlukcu de buna bakiyor ve ipliginin "pazara cikmis oldugu" sonucuna variyor. tekrar ve tekrar (bkz: guilt by association), (bkz: mccarthysm)

    4) gelelim, insanlarin neden acaba digerlerinin, boyle bir olasi ifsadan gocunacaklarini dusunmelerine. yoksa ben de mi ab finansmanindayim, boyle kabalist bir komplo icinde, bazi profesorlerle isbirligi icindeyim? kimsenin bu adama kefil olmuslugu mu var? yarin obur gun emin colasan duzgun bir arastirmayla gelse, bu adamin gizli emellerini ortaya cikarsa (gizli emel lafina da bayiliyorum) akliselim birinin bundan hosnutsuzluk duymasinin ne sebebi olabilir? yoksa amac, o bahsettigim gerizekali kamplasmayi yaratmak mi, yoksa kendini bir ulvi mucadelenin icinde hissetme geregi mi, cumhuriyetin yilmaz bekcisi olmanin dayanilmaz hafifligi mi? nedir yani onu bunu etiketlemek, kaliplar icine sokmak ve karsisina mevzi almak arzusu?

    5) buradan da geliyoruz su cilgin turkler mevzuuna. cepheyi genisletiyoruz anlayacaginiz. ilk seviyede emin colasani, okurlarini ahlaksizca galeyana getirmekle suclayinca sanki profesoru savunuyormus gibi olduk, onu savunmus olunca ataturke hakaret edenlerle bir olduk, orduyu cok harcama yaptigi icin elestirince orduya hakaret etmis olduk, simdi de puzzle tamamlaniyor ve isin icine turgut ozakman da giriyor, falan fesmekan. yani tam ideal kaliba oturduk, her turlu kutsal degere bok atmis, kare as'i tamamlamis, cifte donup kazanmisiz.

    o yuzden yukarda bahsettigim etiketlerden nasiplenecegiz elbette, ya bir dinci, ya bir tatlisu liberali, ya bir yabanci hayrani, ya arkadaslarina artistlik olsun diye poz atan bir cahil, vs olarak kotu adami oynayacagiz. vallahi hevesiniz kursaginizda kalacak ama ben batiya hayran olamayacak kadar cok "bati" gormus, cahil olamayacak kadar okumus ve merakli, tatlisu bilmemnesi olamayacak kadar pragmatizm ve mantik manyagi, dinci olamayacak kadar da agnostik bir kotu adamim. eee, ne oldu simdi? bunlara uymayan biri nasil yazmis o seyleri?

    "nasil yazmisi"ni ikna edici, kisiden bagimsiz ve etraflica anlatabilmek icin yazdik o 26 tane essek kadar entryi. bir etikete uydugumuzdan degil; kotu bir edebiyat ve daha kotu bir tarihcilikti ve ilerde ciddi sorunlara yolacacak kadar etkili bir eserdi, belgelerle kaynaklarla fikirlerimizi yazdik, bu kadar. eger insanlarin derdi bilincli bir milli mucadele sevgisi, ataturk saygisi olsaydi, bu pacavrayi, onlari anlatan en iyi eser konumuna getirmekle yapabilecekleri en buyuk saygisizligi yapmis olduklarini gorurlerdi. iste bu fikri adamakilli aciklayabilmek icin o kadar emek verdik. isteyen okur, cevabini yazar, elestirilerimizi curutur adabina uygun bicimde, konuya sadik kalarak. ama hocam, hem ona yelten(e)meyeceksin, hem de 26 entryi "hainin gucune gitmis"lige indirgeyecek kadar belden asagi vuracaksin. ne diyeyim, insan nickinden utanir.

    edit: "birilerine çok fena batan adam.e tabi, benim de tekerime çomak soksa bana da batardı"
    ilerleme kaydedemedik doktor bey, konuyla uzaktan ilintili olarak (bkz: sozluk yazarlarinin bilimsel deneyleri/#10298474)
  • padişahımızı eleştirebilen ender kalemlerdendir. sanki oslo'daki toplantıyı düzenleyen kendisiymiş gibi badem bıyıklıları rahatsız etmektedir. zamanında şeyhlerin önünde diz çökenlerin, sadece çöktüğü kişi değişmiştir.
  • bu adamın bugün kaleme aldığı yazısını eleştirebilmek için elinde sadece "darbeci", "rakı", "gerizekalı" argümanı bulunan arkadaşlarımızın zavallılıklarını görünce, aklıma 2007 yılında burada bir suser ile yaşadığım diyalog geldi:

    akp'li şahıs: sen şurada şu başlıkta bilmem ne yazmışsın, darbeci olduğun belli.
    ben: akp'yi eleştirdim diye mi darbeci oldum?
    akp'li şahıs: sadece darbeci değilsin, laikçi kemalist gavur ateist darbecisin.

    (bkz: peki)
  • bir tarafta melih gökçek beyin yaptıklarına(ve yapmadıklarına) rağmen halen koltuğunda oluşu; bir taraftaysa mide bulandırıcı rezillikleri gözler önüne serdi diye işinden çıkarılan emin çölaşan! ne kadar "adalet(ve kalkınma parti)li bir dünya...!ne güzel...yola devam...
  • 12 eylül döneminde mamak hapishanesini gezdikten sonra cezaevinde ne kadar süper bir ortam olduğunu anlatan yazılar yazan, "solcularla sağcıları pek de güzel barıştırıyorlar, eleştirilecek bir durum yok" havasında mesajlar veren şahıs..
hesabın var mı? giriş yap