• türkçe'ye göz hareketleri duyarsızlaştırma ve yeniden işleme olarak çevrilebilecek terapi yöntemi.

    kaygı, suçluluk, kızgınlık, depresyon gibi travma sonrası semptomları (bkz: post travmatik stres bozukluğu) tedavisinde kullanılan bir terapi yöntemidir. kısaca kişiden tatsız bir olayı hatırlaması, bu anıyla ilgili bir imaj geliştirmesi, bu imaja dair olumlu ve olumsuz yargılar belirlemesi ve her iki yargıyı da puanlaması istenir. bu arada hareketli bir odak belirlenerek (terapistin parmağını metronom bazlı sallaması gibi) gözler bu odağı takip ederken bu anı hatırlandığında kişinin duygulanımının olumsuz yargıdan olumluya doğru gelişme gösterdiği görülür.
  • edit: çok fazla soru geldiği için bu editi en üste bırakıyorum. emdr terapim biteli neredeyse 4-5 yıl geçti. burada yazılan her şey benim kendi serüvenimi anlatıyor. hiç geçmeyecek sandığım anksiyete ataklarım, beni öldürecek sandığım sosyal fobim; hepsini yendim. her atakta girip okuduğum anksiyete başlığının altında böyle bir yaşanmışlık bulabilmek için günlerce debelenmişliğim var. yaşadığım o tüm iğrenç psikolojik sıkıntıların geçeceğine inanmak için ufak bir umut ışığı aramıştım hep. ben bulamadım ama umarım benim tecrübelerim bir başkasına güç ve umut olur.
    .

    yaklaşık 3-4 aydır haftada bir olarak gittiğim garip terapi türü. başlama sebebim nedeni bulunamayan baş dönmeleri, günde 7-8 kere atak geçirmeme neden olan ağır bir anksiyete bozukluğu ve buna bağlı depresyondu. vücudumda çok saçma şeyler oluyordu ve tüm organlarım bu karmaşanın içinde saf tutuyordu. üstüne üstlük kendimi aylarca eve kapatmalı bir sosyal fobi yaşamaya da başlamıştim, dışarı adım attığım an ağlamaya başlıyordum. hal böyle olunca aldım soluğu o meşhur psikolog koltuğunda.

    detaylıca anlatmam gerekirse,ilk gittiğimde çocukluğumdan bu yana olan hikayemi anlattım. aslında çocukluğumdan beri anksiyete bozukluğu sahibi olduğum aşikardı, 6-7 yaşlarındayken karnımda hep bir ağrı hissettiğimi anımsıyorum. bu ağrının huzursuzluk olduğunu ise fark edeli birkaç yıl anca oluyor. tüm çocukluğum neredeyse bahsettiğim bu huzursuzluk ile geçti. ergenlik dönemimde ise bir çocuk için oldukça travmatik etkileri olabilecek etkenlere maruz kaldım. bu etkenlerin bendeki dışa vurumu ise ilk başlarda travma sonrası stres bozukluğu olarak ortaya çıktı. ardından anksiyete bozukluğu ve depresyon eklendi. ergenliğim bitene kadar da birkaç farklı doktordan psikolojik destek aldım, ilaç tedavileri gördüm, çeşitli terapi yöntemleri denedim. ancak psikolojik olarak yaşadığım şeylerin adını koyamıyordum. bu hem çok küçük olmamın etkisiyleydi hem de yaşadığım şeyleri anlamlandıracak hayat deneyimim yoktu. bu süreç uzun yıllar böyle devam etti. bir yerden sonra çok mutlu olduğumu, içimde yaşadığım şeylerin normal olduğunu ve her şeyi içime atmanın güç gösterisi olduğunu düşünmeye başladım. yıllar sonra üniversite için başka bir şehire taşınmamla birlikte kendi içimde en az 8 şiddetinde bir deprem oldu. kendimi dış dünyaya tamamen kapattım; geceleri çarpıntıdan ve vücudumdaki bedensel tepkilerden dolayı uyuyamıyordum, gündüzleri yemek dahi yiyemiyordum. 43 kiloya düştüm, vücudumda yaralar ve morluklar oluşmaya başladı, yaşadığım stres yüzünden kan şekerim sürekli düşüyor sık sık baygınlık geçiriyordum. dışarı çıkmak zaten hayal olmuştu, bakkala bile gitsem eve koşarak dönüp ağlamaya başlıyordum. her şey o kadar kötüydü ki, hayatta kalamayacağıma bile çok emindim. kendimi yapayalnız hissediyordum hayatın her alanında. emdr yolculuğum psikoloğuma tüm yaşadıklarımı tek tek, detaylıca anlatmamla başladı. emdr’nin asıl olayı travmaları temizlemek olduğu için(emdr büyük küçük bütün travmaların gelecekte yaşanan sorunlara alt yapı oluşturduğuna inanıyor) bu anılardan travmatik olanları sıraladık. sonrasında bu travmaların 0 ile 10 arasında beni ne kadar rahatsız ettiğini puanladık ve rahatsızlık seviyesi 10 olan anıdan başladık. burada amaç rahatsızlık seviyenizin 0'a inmesi. buna ek olarak bu anının sizde yarattığı olumsuz bir inanç belirleniyor. mesela insanlar tarafından hep güveni sarsılan birinin olumsuz inancı muhtemelen "kimseye güvenemem" olacaktır.
    anınızla ilgili kafanızda bir resim oluşturduktan sonra işlemeye başlıyorsunuz. araştırdığım kadarıyla her doktorun farklı yöntemleri olabiliyor. bende kulaklık ve avuç içlerime titreşim veren bir cihaz kullanıldı. kulaklıkla senkronize edilmiş bir şekilde ses/titreşim aldım,gözlerim kapalıydı. anı 0 seviyesine inene kadar çalıştıktan sonra,olumsuz inanca ek olarak bir olumlu inanç belirledik. güven örneğinden yola çıkarsak "insanlara güvenebilirim" olabilir mesela. bu evrede ise bu inanca ne kadar inandığınızı 1 ile 7 arasında puanlıyorsunuz. ve 7 düzeyinde inanana kadar da bunu devam ettiriyorsunuz.

    açıkcası ilk seans benim için oldukça kolaydı. hatta hayret ederek seans boyunca kendimi izledim. farklı hisler hissettim,unuttuğumu sandığım onlarca anı hatırladım. çok zor değildi benim için. ki şunu da belirteyim bazen tek bir anı bile çalışıldığında diğer anıların rahatsızlık düzeyi etkilenebiliyormuş. yani bir anıyı 0'ladım zannederken aslında bir çok anımı sıfırladığımı fark ettim ben. ışin en ilginç yanı ise çalışmayı tamamladığım tüm anıları çok silik hatırlıyorum. başka birinin anılarına bakıyor gibi, detay yok, duygu yok, his yok. kendimi ne kadar zorlasam da olmuyor.

    ancak anılar değiştikçe ruhsal olarak çok daha huzursuz hissettim kendimi. bazı seanlarda dakikalarca ağladım, çığlık attım, çok acı çektim. içimde bir yerlerin acıdığını çok net hissediyordum. bir nevi bilinçaltım kendini dışa vurmak istiyor,vücudumdan çıkmak istiyor gibiydi. bu durumun yaşanabileceğini öngören psikoloğum bunu kontrol edebilmek adına terapinin en başında kendime ait bir güvenli alan kurmamı sağlamıştı; güvenli alan psikolojik olarak kendimi kötü hissettiğim zamanlarda gidip sakinleşmem için kafamda detaylarıyla imgelediğimiz bir mekan tasviriydi. kendimi her kötü hissettiğimde bu mekanı ziyaret ettim kafamın içinde ve gerçekten sakinleşmem adına oldukça yararlı oldu.

    bazı seanslardan sonra baş dönmemde ve bedensel tepkilerimde belirgin bir artış yaşadım,doktorum anılarımı tetiklediğimizi ve iyileşme sürecinde bu tarz iniş-çıkışlar olabileceğini söyledi. tüm bunları benim için katlanılabilir yapan şey ise bu acıları içime attığımı ve yaşamaktan kaçtığımı biliyor olmamdı. yaşayacaktım,normal bir insan gibi yas tutacak,ağlayacak,üzülecektim ve geçecekti. ki yüzde yüz bir başarılı sağlayamasam ve tedavim devam ediyor olsa da geçtiğini söyleyebilirim. belirlediğimiz olumlu inançlara gerçekten inanıyorum ve bunlarla baş etmeyi de öğrendim. her gün her dakika anksiyete atağı yaşayan ben 3-4 aydır sadece 2-3 kez ağır bir atak geçirdim. bu benim için gerçekten bir mucize. elbette bu tarz sorunlarda terapiler yalnızca birer araç,önemli olan iyileşmeyi istemeniz ve kendinize güvenmeniz. diğer seanslardan sonra olumlu veya olumsuz bir şey yaşarsam editleyeceğim.
    sorular için de yeşillendirebilirsiniz.

    edit: tüm emdr çalışmalarının en belirgin etkisi inanılmaz gerçekçi rüyalar görmek. ek olarak seanslardan çıktığımda çok şiddetli olmasa da rahatsız edecek bir baş ağrısı yaşıyorum. akşamında ise halsizliğim oluyor. psikoloğum bunların sık görülen etkiler olduklarını söylüyor.

    edit: tedavi ilerledikçe bir yerde hep tıkanıyordum. üç ileri gitsem,iki geriye gitmeye başlamıştım ki o ilginç evreye ulaştık. ataklarımın ve anksiyete bozukluğumun temelinin anne karnında boynuma kordon dolanmasından başlayarak 0-5 yaşa dayanabileceğini keşfettik. işler gittikçe garipleşiyor,el ele tutuşup bana iyi dileklerde bulunalım.

    edit: doğuma ve çocukluğa indikçe her şey çorap söküğü gibi ilerlemeye başladı. tökezlediğim yerler olsa bile, 1 yıl önceki halime oranla aşırı iyiyim. karakterim sandığım bazı şeylerin değişmesi ilk zamanlar beni çok şaşırttı ancak halimden memnunum. şaka maka yeniyorum seni anksiyete,heytt be.

    edit: doğum ve çocukluk ile ilgili çok fazla mesaj aldığım için ufak bir ekleme yapma ihtiyacı duydum. bebeklik dönemi ve anne karnına dair hiçbir somut anıya sahip olmadığım için (doğal olarak) sezgisel olarak çalışıyoruz. psikoloğum beden hafızası ile anı hafızasının aslında ayrı şeyler olabileceğini ve beden hafızamın bebeklik döneminden çok etkilendiğini söylemişti. hatta kendi araştırmalarım sonucunda, sezaryen doğumun bile başlı başına bir travma olduğuna dair çeşitli kaynaklar buldum. anne karnı gibi güven duygusunu ilk kez tattığınız bir yerden, bir doktorun sizi zorla çekmesiyle çıkartılırsanız gelecekte güven problemi ve anksiyete bozukluğu yaşayabilirsiniz demek bu. özetle şu an tüm kontrolüm psikoloğumun elinde, onun yönlendirmeleri ile sezgisel olarak anne karnına gidiyorum diyebilirim. hiçbir şey anımsamadan bir şeyler hissetmek gerçekten çok garip. hiçbir anı yok, düşündüğüm hiçbir şey yok ama boğulduğumu hissediyorum bazı seanslarda. bu deneyimi sözcükler ile tanımlamam sanırım imkansız. doktorum seansların sonuna yaklaştığımızı söylüyor.

    edit: emdr terapim biteli 1 yıl kadar oldu. zaten emdr bittikten sonra yeniden psikoloğa gitmedim. panik ataklarım tamamen geçti, 1 yılı aşkın süredir hiç panik atak geçirmedim.

    edit: son editin üzerinden neredeyse 8-9 ay geçti. panik ataklarım tamamen geçmiş olsa da anksiyete bozukluğu konusunda %100 bir iyileşme yaşadığımdan emin değilim. travmalarımdan büyük ölçüde kurtuldum, artık dışarı çıkabiliyorum, insanlar ve dış dünya beni eskisi gibi korkutmuyor, bedenim alarm vermiyor. bunlara ek olarak hala bazı konularda kaygılar çekiyorum, kalbim hızlı atmaya devam ediyor, bazen dışarı çıktığımda eski ve tanıdık bir panik hissine kapıldığım oluyor. belki de beynimdeki kimyasallarla veya beyin yapımla alakalı bir durumdur ya da yapım budur. sadece önceden kendimi hiçbir şekilde kabullenmezken artık kabullenebiliyorum, travmalarımı kabulleniyorum, geçmiş değil gelecek odaklı yaşamaya çalışıyorum. gerçekten emdr terapisine ilk başladığım an ile şu an arasında olumlu anlamda o kadar çok fark var ki. bu seviyeye gelmiş olmak bile benim için çok büyük bir umut kaynağı. emdr’nin en büyük başarısı bana tüm bunları kontrol edebilmeyi öğretti. önceden ya kalbim hızlı atarsa, ya bayılırsam, ya kusarsam diye dışarı bile çıkamazken şimdi tüm bunları kontrol edebilmeyi öğrendim. sırf bu bile tüm çabalarıma değer.

    edit: bir ay kadar önce kalp ritmimde düzensizlik olduğunu ve bunun anksiyeteden bağımsız bir sağlık sorunu olduğunu öğrendim. şu an kalp ritmimi düzenlemek için ilaç kullanıyorum. bu sayede anksiyetenin ruhsal sorunlarını büyük ölçüde (bazen tamamen) yendiğimi, fiziksel sorunlarımın da büyük ölçüde psikolojik olmadığını öğrenmiş oldum. üstelik bir panik atak’lı olarak tahmin edersiniz ki 100 farklı doktora gitmişimdir, keşke bunu daha önce öğrenebilseydim.

    edit: kalp ilacı nabzımı dengeledikçe, anksiyeteyi ne kadar yendiğimi bir kez daha gördüm. sanırım başardım, sonunda anksiyeteyi yendim heyyoooo!!!!

    edit: sonunda “normal” bir insanın sahip olabileceği o sosyal hayata sahibim. güzel arkadaşlıklar kurdum, insanların yanında çok çok daha az çekiniyorum, sosyalleşmekle ilgili problemlerim kalmadı. yoğun bir tempo içindeyim ve bocalamıyorum, aksine kendimi hiç olmadığım kadar iyi hissediyorum. bunu birkaç yıl önce söyleseler imkansız derdim herhalde.

    edit: pandemi dönemi her insan gibi beni de etkiledi. ara ara kendini hatırlatan ölüm korkuları, hastalık kaptım mı endişesi hatta yıllar sonra gelen ilk anksiyete atağı. kendime bunların normal olduğunu söylüyorum, çünkü gerçekten normal. kimsenin bilmediği, kestiremediği bir sürecin öznesiyiz; bunun bizi tetikte tutması ve endişelendirmesi çok normal. hatta beynimiz belki ilk kez doğru yerde doğru tepkiyi veriyor lol

    edit: psikoloğumun adını açık olarak buraya yazmanın etik olmadığını düşündüğüm için eklemiyorum. ancak emdr derneğinin web sitesinde doktor bul kısmı var, bu kısımdan bulunduğunuz il ve ilçeyi seçerek sertifika sahibi psikolog ve psikiyatristlere ulaşabilirsiniz. ben de kendi psikoloğuma bu şekilde ulaşmıştım. ayrıca emdr eğitimi ve sertifikası olmadığı halde emdr terapisi uygulayan çok fazla kişi olduğunu duydum, o nedenle herkese naçizane olarak dikkat etmesini öneririm.
  • yazmaya baya çekindiğim tedavi yöntemi,

    yaklaşık 20-25 seans kadar girdim. öncelikle ben size süreci anlatayım, siz karar verin.

    emdr'a kafanıza göre giremezsiniz, siz psikologunuza tüm hayatınızı anlatırsınız. anlatırken zaten anlatış biçiminize ve yaşadıklarınıza göre sizin travma yaşayıp yaşamadığınıza karar verir. bununla birlikte zaten bir travmanız varsa o günü anlatmanıza da gerek yok travmayı siz her gün her gittiğiniz yere götürüyorsunuzdur.

    psikologunuz da anlar görür herhalde. gördü yani benimki.

    sonrasında size güvenli yer diye bir teknik veriyor. ınception filmini izleyenlere çok tanıdık gelecek. özetle sizi kendi hayal gücünüzle gerçekten huzur duyacağınız bir alan oluşturtmaya çalıştırıyor. yer önemli değil, kişiler önemli değil, gerçekliği/oluru olmazlığı önemli değil.

    önemli olan huzurlu hissetmeniz, yanında anneni mi istiyorsun gelsin, ferrarinin içinde mi huzurlu hissediyosun, oda gelsin. hayalindeki evi inşa et, içine arkadaşlarını doldur veya yalnız kal neyse işte artık.

    bunu 1-2 seans yaptırır genellikle, tabi bu öyle düz yapılmıyor. vücudunuzda 2 noktaya dokunularak yapılıyor, neden? o noktalar beyninizle bağlantılı ve aslında işlerin iyi gideceği mesajını veriyoruz beyine. ben eğitmen veya emdr terapisti değilim, benim mantığım bunu gördü başka birşey de olabilir.

    bana 1 seans sadece emdr nedir, tarihçesi nedir bunu anlattı. fransız bi arkadaş 1980'lerde buluyor. psikolog olmasına rağmen şans eseri buluyor, burayı bi ara blog falan yazar anlatırım önemi yok.

    ilk emdr uygulamasında yani ilk gerçek seansta şöyle bir olay oldu. travmaya yoğunlaştık, karşıma oturdu ve dizlerimin üstüne vurmaya başladı sistematik olarak. ilk 15 dakika, "ulan 3-4 seanstır gidiyorum, placebo etkisinden başka bir bok değilmiş gitti x tl para" diyordum içimden. hatta bu çok saçma dedim ve durdurdum. kendisi de "rys, zaten saçma bir şey yapıyoruz. mantığını sorgulama sadece bırak" dedi. bende öyle yaptım, bir beş dakika sonra inanılmaz bir şekilde kahkaha atmaya başladım. sanırım bi 10 dakika falan güldüm. sonra da bi anda bi 3-5 dakika ağladım.

    olay tam olarak şöyle gelişiyor, sizi o güne geri götürüyor ve o günü 458732 kez tekrar yaşıyorsunuz ancak film izler gibi izliyorsunuz aslında olayın dışından yaklaşıyorsunuz. ana problem neyse o probleme de yoğunlaşıyorsunuz, bilmem kaçıncı tekrardan sonra beyin olayı kendi kendine değiştirmeye başlıyor.

    eğer size zarar veren bir insan varsa onu siliyor mesela veya başka bir benliğiniz (mesela şu an ki haliniz) olaya gelip eski olaydaki kendinizi çekip çıkarabiliyor başka bir yere götürebiliyor. bunun gibi garip şeyler mümkün. sonuç olarak o eski olayların verdiği hiddet, şiddet, üzüntü, pişmanlık veya her neyse gerçekten diniyor.

    ben ilk emdr terapimden çıktığımda bambaşka bir insan olduğumu farkettim. üstümden bir yük kalkmış gibiydi ama o güne kadar o yükü hiç farketmemiştim. sonraki seanslar bukadar etkili olmadı, zaten psikologumda önceden böyle olacağını söyledi. ancak daha farklı ve daha duygularını yaşayabilen ve gösterebilen bir insan oldum.

    mesela eskiden olsa, ben bu tanımı da yazmazdım. dünya kadar şeyden bahsettim; ağlamaktır, üzülmektir, travmadır, gülmedir vs. bunun gibi yani.

    sonraki aylar rutin geçti, ara ara gülmeler vs. gelmişti ama hepsi okadardı. geçen haftaki seansta ilk seansta anlattığımın kırk katı bir gülme geldi, hiç beklemiyorduk. kendisi de beklemiyordu psikologumun ve başka bir çıkış noktası bulduğumuzu söyledi.

    bu herkeste böyle işler mi, bukadar etki gösterir mi onu bilemem. ancak bu işte önce iyileşmeyi istemeniz, hayal gücünüze güvenmeniz ve güvenli yer çalışmasını eksiksiz her gün yapmanız lazım.

    benim seanslarımdaysa başıma gelen en güzel şey şu oldu:

    3 yaşındaki halim, 6 yaşındaki halim, 9, 11, 15, 17, 20 yaşlarındaki hallerim geldiler. bir kamp ateşinin çevresinde hep birlikte sohbet ettik. bunu kim yaşamak istemez ki?

    iyi şanslar.
  • eğitimi ilk aldığım dönemlerde, bir danışanım ile 30 yıllık kedi fobisi hakkında çalışırken, danışanımın daha ilk seansta eve kedi almaya karar vermesini şaşkınlıkla ve hayranlıkla izlememe sebep olan teknik.
  • zaman ve mekan mefhumunu yitirmiş insanları normale çevirmek için de kullanılabilen bir yöntem. zihinde sürekli olarak henüz yaşanmamış bir zaman dilimindeki olaylarla ilgili bir takım olasılıklar kurgulayıp yaşanan ânı ıskalayan ve toplantı sırasında tıp tıp tıp tıp tıp tıp şeklinde ayaklarını yere vuran insanları şimdiye getirmeyi amaçlar.
  • gittiğim psikoloğun "bir tür duygusal ameliyat" dediği teknik. bana salı günü saat 13'te birincisi uygulanacak. okuyanları ve ilgilenenleri aydınlatmak için bu yazıyı edit'leyeceğim inşallah.

    halâ cesaretim yok. ikna olmuştum ama cesaretim kırıldı. bir yusuf yusuf durumu var. insanın hayatını kabusa çeviren olayları tekrar yaşaması kolay değil. aklına getirmemek için kendisiyle sürekli mücadele ettiği travmaları aynen hissedecek olması, uzman denetiminde bile korkutuyor.

    "bir kağıda yazın, getirin" dediği olayları yazarken bile fenalaştım. şimdi git, bir de bunları yaşa tekrar orada. yararını kabul ediyorum tabii kesinlikle ve daha denemeden öneriyorum.

    insana "bir tür duygusal ameliyat. bu odadan moralsiz çıktığınız da olacak. çünkü acılarınızla yüzleşeceksiniz." denilince ve o acılar gerçekten yüreğin zor dayanacağı şeylerse, çekingenlik oluyor. ama psikolog, tedaviyi alan kişi çok rahatsız olduğunda "güvenli bölge dediğimiz bir yer var. hemen oraya alırız sizi. bana güvenin." dediği için kimse çekinmesin. benim sorunum zaten bu. tedaviden bile korkmak.

    sorunları olanlar, bunlar iyice yerleşmeden yardım almaya baksın. şimdilik naçizane önerim bu. taşlaşmasını beklemesinler. son anda vazgeçmezsem, edit'te görüşürüz hayırlısıyla inşallah.

    bana bu yöntemi öneren ve halâ cesaret veren hemcinsim cigerdelen kardeşime çok teşekkür ederim.

    edit : etkili bir yöntem. artık beni çok acıtmıyor dediğim ve yıllar yıllar yıllar önce yaşanmış bir olayı kurcalayan psikoloğun bir sorusuyla, aslında o olayın ne kadar acıttığı ortaya çıktı ve psikoloğun bana mendil uzatmasıyla devam etti.

    mendil sonrası, söz konusu olaya emdr uygulanması gerektiği ortaya çıktı. işlem başladı ve görüntü gözlerimin önüne geldi. gözlerim kapalıydı ama yaşlar süzülüyordu. göğsümde ve midemde çok sıkıcı bir baskı vardı. ara verildi "ne hissediyorsunuz?" sorusuna "çaresizlik ve umutsuzluk" cevabımdan sonra bedenimde nasıl bir his yarattığı da soruldu. 4 kez arka arkaya uygulandı. olaya duyarlılığım, 2 derece düşürüldü.

    artık acıtmayanı buysa, halâ acıtan eski olaylarda çok zorlanacağım kesin. sırada beterleri var.

    tedavinin devamı haftaya ama ben bunu her hafta değil, gerekli gördükçe ve sonuç aldıkça yazayım ki, brezilya dizisine benzemesin. zaten psikolog "en iyisi, sizin travmalarınızı listeleyeyim. sırayla gidelim." dedi. demiştim. denizde kum, bende travma. üzerinde çalıştığımız konu henüz sıfırlanmadı . beynin işlemesi gerekiyormuş ve 1 hafta boyunca, o görüntüler gözlerimin önüne gelecekmiş.

    sıkıntılı bir süreç ama değeceğine inanıyorum.
  • tek travması olanlarda 1 - 4 seansta sonuç alınabileceğini okumuştum. aslında eski entry'mi editleyecektim ama bugünkü deneyimimde, bu yöntemin hızına tanık oldum ve ayrı bir yazı olsun istedim. sonrasını yazmaya gerek yok. yarıda bırakılmadığı sürece, sonuca gideceğine kesin gözüyle bakılan bir yöntem. kendi görüşüm de bu yönde.

    hızını somut olarak anlatmak açısından, özetleyeyim;

    çocuğu, çok riskli bir ameliyat geçiren anne, ameliyathane kapısındaki sahneyi unutamıyor. yarı baygın halde , anestezi uzmanının kucağında ameliyathaneye giren 2 yaşındaki çocuğunun görüntüsü donup kalıyor ve kaybetme korkusu başlıyor. yapılan ön görüşmede, çocuğu bu acıları yaşadığı için annenin kendini suçladığı ortaya çıkıyor. "benim yüzümden oldu. dünyaya getirmeyi çok istedim ve çok daha iyi hastanelere götüremedim."

    tedaviyi alan kişide, 5 - 10 dakika içindeki gelişme şu;

    emdr 1 . - ben suçluyum.
    emdr 2. - o şartlarda, elimden gelenin en iyisini yaptım.
    emdr 3. - evet, kötü şeyler yaşandı ama bunu ben istemedim.
    emdr 4. - ben de acılar çektim ama suçlu annem değildi.
    emdr 5. - yaşananlar çok acıydı ama bu bir daha yaşayacağım anlamına gelmez.

    öneriyorum diyerek, emdr konusundaki entry'lerime son vereyim artık.
  • gerek terapist, gerek danışan koltuğunda otururken çok enteresan deneyimler yaşanabilmektedir. bir travmanın izlerini, bu izlerin nerelere ne hızla bağlanabildiğini ve bu bağlantılarla dolu kanalların boşalırken insana neler yapabildiğini, bir göz seğirmesinde, bir dudak bükmede, ani bir el hareketinde takip etmeyi terapist koltuğu mümkün kılarken; şimdiyi hala şekillendirebilen felaket bir anının bağladığı kabuğun, sanki uyanıkken rüya görür gibi, anlamlandıralamadan, ama kesinlikle tekrar tekrar hem duygusal hem fiziksel olarak yaşayarak ve geçmişin köprülerini şimdiye kurarak, geleceğe dair beklentilerinizi dahi etkileyecek biçimde dökülüvermesini danışan koltuğunda yaşayabilirsiniz. insanin kendini, düşüncelerinin akışını, o anda hücüm eden bir çok duyusal uyaranı takip etmesi, travmanın şiddetine göre, geri gelen her görüntü veya hisle başa çıkması ve seansı kesmeden devam edebilmesi zaman zaman çok zor olsa da, seansların sonunda gelinen noktada sanki kapanması gereken defterlerin son sayfası da çaat diye kapanıvermiş gibi olmaktadır.

    olan biten gayet analitik olarak açıklanabilmesine ve aslında matematik gibi, gayet tahmin edilebilir bir süreç içersinde ilerliyor olmasına rağmen emdr terapisi görmek kesinlikle sarsıcıdır. kendinize dair yaptığınız ezberleri bozar. sizi besleyen içsel kaynaklarınızın gücüne göre, sadece travmatik anının izlerini, olağan anıların izlerine çevirmekle kalmayıp, kendinize daha farklı pencereden bakabilmenizi sağlayabilir. bu asla bilincinizle içinde olduğunuz bir süreçte, terapistin size uzun uzadıya konuşmalarla yol açmaya ya da sizi bir şeye ikna etmeye çalıştığı, onaylayıp takip edebileceğiniz bir "kişisel gelişim stratejisi" değildir. emdr terapisi, size fiziksel olarak uyaran veriyorken, belirli bir şeyi düşünmenizi ve beynin bu belirli şeyi herhangi bir anı gibi işleyerek yerine (doğru yere) yerleştirmesini sağlar. siz ve terapist daha çok, bu sürece içsel kaynaklarınız izin verdiği ölçüde, sadece eşlik edersiniz.
  • emdr francine shaphiro (california-palo alto’da zihinsel araştırmalar enstitüsü’nde kıdemli bir araştırmacıdır) tarafından 1987 ’de keşfedilmiştir. shapiro bir gün parkta yürürken kendisini rahatsız eden bazı düşüncelerinin daha az rahatsız ettiğini ve bu durumun –iyileşmenin- spontane göz hareketlerinden kaynaklandığına bağladı. bunun da insanlara yardımcı olabileceği düşüncesiyle araştırmaya başladı.

    shapiro bu yaklaşıma orijinal olarak göz hareketi duyarsızlaştırma (emd) dedi ve öncelikle travmatik yaşantıları olan insanları tedavi etmeye odaklandı. ilk çalışmasında travmatik anıları (tecavüz, sarkıntılık, uyku sorunları, savaş deneyimleri vb.) olan yaşları 11 ile 53 arasında değişen 22 kişilik bir gruba odaklandı. bu kişilerin hepsi emd ile terapistin kılavuzluğuyla bir dizi göz hareketi gerçekleştirerek tedavi edildi. insanlar gözlerini terapistin el hareketini izleyerek 25 - 30 defa hareket ettirdi. bu hareketleri (hareket serilerinin aralarında terapistin danışanı izlemesini ve dikkatini yönlendirmesini sağlayan) terapistle kısa diyaloglar kurarak) 15 - 90 dakika boyunca defalarca tekrarladılar. sonuç ölçümleri sadece bir oturumdan sonra insanların daha az kaygı hissettiklerini, kendileriyle ilgili daha olumlu düşüncelere yöneldikleri ve belirtilerde iyileşme bildirdiklerini göstermiştir. o andan itibaren 1990 ’da emdr olarak yeniden adlandırıldı. emdr ile ilgili yapılan kapsamlı araştırmalarla emdr’nin prosedürleri belirlendi.

    emdr insanlarda onları bilgileri sağlıklı çözümlere götürecek (içsel bir sistem) bilgi işleme süreci olduğuna inan iyimser bir bakışı vardır. bazen bu sistem dengesizleşir veya engellenir ve olumsuz anılar sinir sisteminde tutulan, insana zarar vermeye başlar. emdr karmaşık bir yaklaşımdır ve iki yönlü (bidirectional) uyarım vb. başka müdahaleler kullanır. bunlar anıların ve duyguların işlenmesini, olumsuzların değiştirilmesini kolaylaştırır.

    iki yönlü (bilateral) uyarımın gerçek mekanizması henüz bilinmemektedir. iki yönlü göz hareketleri uyku sırasındaki veya derin konsantrasyondaki ritmik göz hareketlerine bağlanmaktadır. sonuçta, göz hareketleri bilişsel işleme (işlemleme) ve beynin her iki yarı küresinin işleyişinin bütünleştirilmesiyle bağlantılı görünmektedir. emdr, göz hareketlerini yapay olarak artırarak ve bunları rahatsız edici anılarla bağlantılandırarak, gerçekte bozulan bilgi işleme sistemini hızlandırır ve belleğe sinir ağları yoluyla olumlu biçimlerde hızla ilerleme olanağı verir. emdr bir bilgi-işleme modeline (bilişsel bir temeli vardır) dayanmaktadır ve tedavi planında önemli ve güçlü bir unsur olabilir. ayrıca, psikodinamik yaklaşımları da yansıtmaktadır (serbest çağrışım ve katarsis kullanımıyla). shapiro emdr’yi birey-merkezli olarak görmektedir, çünkü terapist göz hareketlerini yönlendirmenin dışında nötr bir rol alır, danışanın tedavi sürecini yönlendirmesine izin verir.

    emdr’de kullanılan en etkili tekniklerden biri bilişsel –birlikte- dokumadır (cognitive interweave); bilgi işlemeyi ve yeni öğrenmeleri pekiştirir, insanların yeni olasılıkları görmelerine yardımcı olur.

    örneğin: kendini “kötü/bozulmuş biri” olarak gören cinsel istismara uğramış birine terapist, kendi oğlunu aynı yaş ve durumda (istismar durumunda) hayal etmesini ve kendi oğlunu kötü/bozulmuş biri olarak görüp görmeyeceği sorulur. amaç danışanın “olduğum kişi olarak ben iyiyim” düşüncesini artırmaktır. diğer örnek, yakın zamanda büyük annesinin öldüğünü ve ona çok değer verdiğini söyleyen aşırı yeme davranışını azaltmakta güçlük çeken danışana “büyükannen yeme bozukluğunu bilseydi ve bunun üstesinden gelme yeteneğinle ilgili sana ne söylerdi?” sorusu sorulur.

    kaynak: http://www.psikologunuz.org/emdr.html
  • çok ilginç bir terapi yöntemi. psikoterapiden daha hızlı sonuç alındığı için tercih ettim ve iki hafta içerisinde 5 yıldır yapmak isteyip yapamadığım hemen hemen herşeyi yaptım ya da yapmak için gerekenleri yapmaya başladım. baya etkili olduğu kesin ama başarılı olup olmadığınından emin olamıyorum çünkü emdr yaparken üzerinde çalıştığımız konu ile ilgili pek bir yol alamadım henüz. umarım sonuç alırım...
hesabın var mı? giriş yap