• ellis island immigration museumgibi insanin ruhunda urperti uyandiran bir muzeyi de icinde barindiran manhattan, staten island ve new jersey arasinda yer alan amerikalilar acisindan cok tarihi bir ada. 20. yuzyilin ilk yarilarinin ortalarina kadar amerika'ya gelen gocmenlerin ilk kabul edilerek bir sure saglik taramalari ve resmi islemler icin zorunlu ikamete tabi tutuldugu binanin yatakhanelerinde ya da koridorlarinda dolasirken, goc kavraminin ne demek oldugunu daha iyi anlamaniza neden olur. yoksulluktan kacan fakirler, mezhepci baskilardan kacan dindarlar, dini baskilardan kacan allahsizlar, yeni bir hayata baslayarak gecmislerini silmek isteyen orospular, katiller, hirsizlar, eski mahkumlar, sikici gundelik islere dayanamayacak kadar macera duskunu maceraperestler, ailesinden kacanlar, ulkesinden kacanlar, kendinden kacanlar, nicin goc ettigini bile tam bilmeyenler, oylesine takilayim derken bir daha donmeyenler, yani bugunku milyonlarca amerikalinin atalari... sonuclari iyi olmustur kotu olmustur ayri ama insanlik tarihinin en buyuk goclerinden birinin hikayesinin onsozudur bu ada. buralara kadar gelinmisse 8 dolar feribot ucreti odeyip gidip gormeye deger.
  • 1892'den 1924'e kadar on altı milyona yakın insanın geçtiği, 1954'te kapatılan, amerikalı üreten fabrika.

    aslen polonyalı ve yahudi bir aileden gelen ancak fransa’da doğduğu için fransız isim ve soyad aldığından yahudi olduğu isminden anlaşılmayan ama zaten inanış olarak herhangi bir dine bağlı olmayan georges perec'nin derleme denemelerinden oluşan doğdum kitabındaki aynı adlı denemesinde “orası tam bir sürgün yeri benim için, yani mekansızlığın yeri, dağılıp savrulma yeri. bu anlamda, sanki kimlik arayışım, yorgunluktan canı çıkmış memurların kürek kürek amerikalı yarattıkları bu hurdalığı özümsemekten geçiyor, sanki o, benim tarihim olabilecek bir tarihin bir yerlerinde yazılıymış gibi, sanki olası bir otobiyografinin, potansiyel bir belleğin parçasıymış gibi ilgilendiriyor beni, büyülüyor, zorluyor, sorguluyor” şeklinde nitelendirdiği ada.
  • eskiden göçmenlerin amerikaya ilk ayak bastıkları yermiş... göçmeler hep burada toplanıp testlere tabii tutulurlarmış.. henry james gibi yazarlar da onlara yapılan bu uygulamanın insanlık dışı olduğuna dair fikirlerini beyan etmişler zamanında
  • bu ada ile ilgili şöyle bir anekdot mevcuttur. 1834 yılında amerikan yüksek mahkemesi kararıyla new jersey ve new york arasındaki tartışmalı deniz sınırını hudson körfezi ve yukarı new york körfezi arasında tam ortadan çizilmişti. bu sınıra uygun olmayan iki nokta liberty adası (özgürlük heykeli’nin bulunduğu ada) ve ellis adası’nı new york eyaletine bağlanmıştır. bu karardan memnun olmayan new jersey yönetimi uzun bir itiraz sürecinden sonra başarısız olmuştur.

    bu kararın üzerinden geçen uzun yıllarda adanın işlevi göz önüne alındığında normal olan bir deniz doldurma ile ada genişletme başlanmıştı. sırası ile 1890, 1897, 1907,1920 ve 1954 yıllarında yeni binalar ve iskeleler için genişletilen ada günümüzdeki şeklini almasına karşın ilk halinin yaklaşık 3,5 katı büyümüştü. 1997 yılı geldiğinde new jersey, new york eyaletine dava açarak anlaşmaya göre adanın denizden kazanılan bütün topraklarının nj’ye ait olduğunu iddia etti. 1 yıl gibi bir süre süren davadan sonra mahkeme 26 mayıs 1998 yılında nj’yi haklı buldu. bu kararla birlikte adanın asıl şeklini içine alan ana salon ve ek binalar ile mutfak, kafeterya bölümü new york eyaletine aitken adanın geri kalan bütün bölgeleri new jersey eyaletine aittir.
  • godfather'da kucuk vito bu adada agzini uzun sure sonra ilk defa acarak acikli bir sarki soyler.
  • ismi göçmenlerle anılan ve tarihi boyunca transit göçmen merkezi olarak kullanılan ellis adası, şehrin hudson körfezi ağzında yer alıyor.
    o tarihlerde 12 milyon göçmenin süreç boyunca bekletildiği adada yaklaşık 240 bin göçmen sağlık yahut yasal sebeplerden ötürü ülkesine geri gönderildi.
    son adım oluşu, halk arasında tüm umutların yitirilişini simgelediği için adaya heartbreak ısland yani kırık kalpler adası da deniyor.

    1892-1925 yılları arasında ellis adası’ndaki görevli olan augustus sherman, amerika birleşik devletleri‘ne girmeye teşebbüs eden sayısız göçmeni belgelemek için eşsiz bir şansa sahipti. çünkü eğitimsiz fotoğrafçının doğal bir yeteneği vardı; adaya düşen göçmenlerin birbirinden ilginç fotoğraflarını çekmek.

    işte augustus sherman tarafından çekilmiş, aralarında banka memuru bir türkün de bulunduğu ellis adasına yolu düşmüş göçmenlere ait portreler…

    türk banka muhafızı

    arnavut askeri

    isveçli iki çocuk

    afrikalı genç kız

    kazak askerleri

    guadeloupa'tan kaçan üç kadın

    hollandalı protestan kadınlar

    roman aile

    hollandalı iki kardeş

    yunan ordusunda görevli bir piyade

    birlikte göç etmiş bir iskoç topluluk

    gemideki toplu göçmen fotoğrafı

    bir grup göçmen adaya çıkarken

    adanın uzaktan görünümü
  • nickolas muray'ın 1913'te, 25 dolar, 50 kelimelik ingilizcesi ve yılmaz kararlılığıyla yerleştiği yer.
  • bi tek ben mi boyle dusunuyorum bilmem ama burdan bakinca manzara sanki istanbul bogazi'ni andiriyor.
  • eğer bir gün yolunuz new york city'e bir şekilde düşerse mutlaka zaman ayırıp gitmeniz gereken, insana yokluğun, çaresizliğin, umudun ve yukarıda da bir yazarın belirttiği gibi "belki yiyecek bir ekmeğimiz olur" hissinin ne demek olduğunu dibine kadar hissettiren yerdir.

    eğer bir de orada görevli kocaman şapkalı göçmenlik bürosu memurlarının gelen ziyaretçilerle zaman zaman yaptığı canlandırmalara denk gelirseniz kendinizi bir an küçük vito andolini gibi hissetmeniz içten bile değildir.

    kısaca nyc'ye gidip hayran hayran gezerken o hayran olduğunuz şehirler ve özünde ülke kimlerin sırtında yükseldi mutlaka gidin görün.
  • new york metrosu kazısından çıkan kayaların denize dökülmesiyle yapılmış hastane adası. göçmenlerle gelebilecek salgın hastalıkların şehre bulaşmaması için böyle bir şey düşünülmüş.
hesabın var mı? giriş yap