• (bkz: je suis ne)
  • memeden yarıldığımız için mi ölüme mahkumuz? ve memeden yarılmasak geç te olsa doğamazdık? doğdum öldüm sürekli meme emdiğimizi bir düşünsenize. sütten kesilmek (yarılmak) cansız yaşamaya alışmak sayılır. artık ölümü yaşamaktasındır*. ölüm korkusu, gerçeği unutmakla, eski canı anımsatan hayalleri gerçek sanmayla ilgilidir. (bkz: memeden yarmak)
  • (bkz: georges perec)

    daha öncesinde, georges perec'in uyuyan adam adlı kitabını okumuştum sadece. uyuyan adam, ziyadesiyle depresiflik ve boşvermişlik barındıran bir kitaptı. bundan ötürü beni kendi içerisine çekmeyi başarmıştı. bu yüzden bir pazar günü ablamla yky kitapçısına girdiğimizde bu kitabı görüp ablama kitabı kitledim. zaten minicik bir kitap olduğu için ziyadesiyle ucuzdu.

    george perec'in otobiyografisi niteliğinde bir kitap bu. fakat öyle bildiğimiz sıradan otobiyografilerden değil. içerisinde, perec'in birtakım kişilere verdiği röportajlar, kendi anıları, bazı dergilere yazdığı yazılar, gelecek kitapları hakkında planladığı şeyler, günlük tarzında yazdığı yazılar var. tüm bu yazı parçalarını bir araya getirdiğimizde deneysel bir otobiyografi derlemesi çıkıyor. ben bu deneyselliği sevdim açıkçası, çünkü yazar şöyle oldu böyle oldu demektense, hayatının dönüm noktalarını ya da en önemlisi hayatının rastgele noktalarını bize dolaylı yoldan ulaştırıyor.

    gelecekte neler yazacağına değindiği bölümde anladım ki, perec gerçekten sistematik bir şekilde, daha doğrusu ne yazacağını bilecek şekilde yazıyor. bunu bilmek yazar olmak konusunda büyük bir meziyet bence. çünkü ben kafamda kurguladığım senaryolarda her şeyi o kadar rastgele ve olağan bırakıyorum ki, benden bağımsız bir senaryo gelişiyor hayalimde. bu yüzden kendisinden, daha sistematik şekilde düşünmeyi nasihat buldum kendime.

    neden yazdığını sorguladığı bölümü ve paraşütle olan anısını anlattığı bölümü en çok sevdim. ve ikisi de içten içe bağlantılı göründü bana. çünkü hayat böyle bir şey. tamamen bütünleşik, koparılamaz, ayrıştırılamaz. ve son olarak, ölmeden önce her şeye rağmen yapmam gereken şeylerden birkaçı bölümünü çok sevdim. kendim olsam neler yapardım diye düşündüm ve bir sonuca ulaşamadım. yazarın 37 maddede bitirmeye karar verdiği bu bölüm aslında çok basitçe yapılacak şeylerle dolu. seine nehrinde tekneyle gezinti yapmak gibi. boğaz'da vapura binmekle aynı istek bu. ben de en acilinden böyle bir liste hazırlayacağım kendime. aslına bakılırsa 2021'de kendi listemdeki çoğu şeyi gerçekleştirdim. daha çok seramik yaptım, pikap aldım, pavese'nin neredeyse bütün kitaplarını topladım vesaire. kendimi biraz daha geliştirmek adına, böyle bir liste bana yarar sağlayabilir. ne zaman öleceğimi ya da kendimi ne zaman öldüreceğimi bilmiyorum nihayetinde.

    bu kitabı, perec'in diğer kitaplarını okuduktan sonra yeniden gözden geçireceğim. ve diğer kitaplarını okumak için de kendisine şans vereceğim.
  • 8 eylül 70
    carros

    bugün değişik renklerle oynadım daha çok: mürekkep ve yağlıboya, guvaş ve bıçak.

    saat 16, çalışmaya gayret edebilirim belki: açıkça söylüyorum (çok lazımsa), sıkıntım sahte: yazı mekanizmaları, retorik oyunlar. edep haya dinlemem (her halükârda temel gerekçe olamaz). ne o zaman? belki de geniş çaplı bir iş olması ürkütüyor beni: bir kez daha içimde ne var ne yok boşaltmak, bilmem kaç hafta, ay ya da yıl (mekânlar'ın yazılışının zorunlu kıldığı kurala uyarsam 12 yıl) boyunca bıkkınlık ya da tiksinti getirene kadar hatıralarımın kapalı dünyasında sıkışıp kalmak.

    s.12
    georges perec
    doğdum

    çeviren: aysel bora
hesabın var mı? giriş yap