• hatalı kavurmanın, düşük hazırlama sıcaklığının, yetersiz özüt çıkarımının sonucudur. çok ama çok nadiren de bakımı yapılmadığından, birleşim noktalarında kaçırma vs olduğunda espresso makinesinin basınç seviyesi ile ilgili olabilir. lakin dediğim gibi bu basınç seviyesinden kaynaklı ekşi espresso aslında nadir bir durumdur, fakat "espresso ekşi çıkıyor" dediğinizde önünüze gelen herkes "boiler meme yapmış olmasın abi, cikleyi ciklet, fazla basınç valfini dürtlet, basınç göstergesini tapıkla" gibi önermelerde bulunur. makineniz yeniyse, ya da düzenli bakım yapıyorsanız bu önerileri es geçip, kavurma, su sıcaklığı ve kalın öğütme, yetersiz dozlama vs gibi sebeplerden oluşacak yetersiz özüt çıkarımına odaklanmanız daha doğru olacaktır.

    espressoda bariz hissedilebilen ekşi tatlar hatadır* bu sebeple düzeltilmeleri gerekir. olsa olsa espressodan meyvemsi bir mayhoşluk ya da ağız içerisinde canlı, parlak, yenileyici his bırakması beklenebilir, ki emin olun son bir iki yıldır, hatta ne yılı, geçtim yılı, geçen hafta kahvenin çok karlı bir iş olduğunu düşünerek tükan açmış kahve kavurucularının yakalayamayacağı bir şeydir bu bahsettiğim. öyle makineye çekirdeği attın çıkardın ile olmaz.

    olmaz demişken, sizin hatalı bir son ürünü rahatlılıkla ya da rahatsızlıkla ya da neyse canım diyerek tüketebiliyor olmanız, onun hatasını kapatmaz, hatalı olduğu gerçeğini değiştirmez. sonuçta daha iyisini tadana kadar damağınızın o ana kadar gördüğü en iyidir. elbette bundan daha kötüsü, bu hatalı sonuçları uzun süre deneyimlediğinizde damağınızın bunlara alışmasıdır. ondan da kötüsü, hatalara "kahve meyvesi ekşidir, çekirdeğinden elde edilecek ürünün de ekşi olması doğaldır, bu sizi korkutmasın" gibisinden mazeretler bulmaktır. bu ve bu gibi mazeretlere tatlı kayısılardan çıkan acı çekirdekler, acı çağladan çıkan tatlı çekirdekler, yenildiğinde enginar ile aynı tada sahip olan ayçiçeklerinden çıkan ama yüksek nişasta ve protein içeren ve bakliyatlara benzer tattaki ayçekirdekleri kıçıyla güler. onlar gülmezlerse de ben gülerim. ben gülmezsem de asistanım merova güler. lakin bu aralar entrylerimin başrol oyuncusu olan kahveden rol çaldığı gerekçesiyle aldığı tehditler yüzünden bu entryde gülemeyecek. evet, başlığının altına kesik at başı koydular. evet, ikimizin de tehditler kaşısında titreyen, halkın isteklerini yerine getirmeye meyilli bir yapısı var. evet, yalan söyledim. kendisi bu entryde de oynuyor ve şu an meyvelerinin tam aksi tada sahip olan çekirdeklerle bir oldu ve götüyle gülüyor. gül merova! hep gül! sakın ekşime!

    ekşime demişken. sadece kahvede değil, yeme içme ile ilgili mevzularda kullanılan asidite kelimesinin türkçe'ye dümdüz bir ekşi olarak çevrilmesi utanç verici, şaşırtıcı ve yanıltıcıdır. işte o asiditelerin çıplak tanımları için tıklayınız (bkz: asidite/@kahvedelisi)

    çıplaklık demişken, burada oturup neyi savunduğunun ve neye mazeret sunduğunun çok da farkında olmayan kahveseverleri rencide edecek değilim. sonuçta bu ülkede kahve camiası öyle bir hal aldı ki, 2015 dünya barista şampiyonasına yolladığımız adam, hazırladığı espressodaki bitter, yani acı/ilaçsı tatları baskılamak için yarışmanın son ayağı olan signature drink, yani imza içeceği kısmında kahvesine kına kına bitkisi, yani kinin ekledi. dikkat edin, bitter'i bastırmak için bitter ekliyor adam. schweppes bitter tonik var ya, onun içinde olan kininden ekliyor yani. kullanımı da son derece tehlikeli olabilecek bir şey ekliyor. bunda bir sakınca görmüyor, çünkü adamın ülkesinde her gün televizyonda sabah akşam saçma sapan bitki doktorları halka o otun sapını bu otun çöpünü kaynatıp kaynatıp için diyor. her şey bir yana, tıpkı bariz hissedilebilir ekşi gibi hata kabul edilen bariz hissedilebilir bitter'e bitter ekliyor. adamı oraya gönderiyorlar ama sormuyorlar sen bırak kinin eklemeyi, nasıl oluyor da bitter olan bir kahveyle yarışmaya gidiyorsun? o da son dakikada jurinin doğru düzgün içmemesinden farketmiş olacak, uzata uzata diskalifiye olarak türk'ün çetrefilli durumlardan sıyrılma yeteneğini bir kere daha gösterdi sağolsun. hatta yarışma sonu ropörtajında "yetiştiremeyeceğimi anlayınca bıraktım, eki eki" dedi. bu adam bu sene de latte art yarışmasına gidiyor. bu sene aloe vera sütü falan ekler herhalde diye umutlanıyorum.

    çetrefilli durumlar demişken, şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, bir gün gelecek, sözüm ona kompedanların, zaten çoktan keşfedilmiş olan espresso* tekerleğini tekrardan keşfetmeye çalıştıklarını herkes anlayacak, ki buna bahsi geçen bugünün kompedanları da dahil. işte o zaman böyle ağzımızı büze büze ekşpreşşo değil, yaya yaya espresso içebileceğiz.

    merova, kesik at başını da al gidiyoruz. bugün başka entry yok, sana kar tatili veriyorum*
  • man versus machine'in de mottosunun doğruladığı bir olgudur.

    "coffee is a fruit. don't let the fruitiness scare you"
  • kahvenin kavrulma asamasinda yeteri kadar develop etmemesinden kaynakli olabilir. underdeveloped kahveler biraz eksi tadabilir. bir hatadir. 1st crack'e yavas girilip sureci uzatarak giderilebilecek bir hata olabilir.
    espresso setup'indan kaynaklanan bir hata olabilir. ground size particule veya dozajlamanin uygun olmadigi durumlarda veya portafiltredeki kahvenin tam olarak demlenmemesinden de kaynaklaniyor olabilir. sonucta bir hatadir.
  • italyan çekirdeği diye bir şey olmaması dışında, kısmen katıldığım görüş. kahve çekirdeği, italya'da yetişmez. italyanlar gibi gövdeli kavuran kahveciler az da olsa ülkemizde de mevcut. üçüncü nesil fiyaskosunun aniden patlaması, konuyla alakasız bir çok kişinin sektöre abanması sebebiyle bu tip trajediler yaşanıyor. bunun sebebi kolaya kaçmak değil, bilmemek. yeşil çekirdek, kavurma makinesine girdikten sonra tek faktör süre. dünyanın en ekşi kahvesi, en dengeli ve içimi güzel kahvesi ya da en acı kahvesi olması arasındaki süre farkı 30 saniye bile olabilir. dinlemek, koklamak, gözlemlemek ve daha da önemlisi çekirdeği tanımak gerek.

    zincir kahvecilerin hiçbiri bunu beceremez. kahve böyle bir şey değil çünkü. italya'da zincir kahveciler görmezsin, butik kahveciler görürsün. biz kahveciliği amerikadan ithal ettik, italya'dan değil. birçok ülke de böyle bu arada.

    neyse ki espresso insanı değilim ve filtre kahvede başarı oranımız fena değilz
  • burada bahsedilen espresso nitelikli kavurmacı elinden çıkmış espresso ise bu muhakkak biraz asidite barındırır - fakir damaklar tarafından çokça karıştırılan iki olgu ise budur acidity-sourness yani asidite ve ekşilik.

    ekşilik diğer faktörleri elersek under develop bir kavurma sonucudur,kahvenin gaz saldığını ve baristanın o espressoyu demlemek için erken davranmadığını , doğru aşamaları uyguladığını varsayarsak.

    asidite ise eğer mevcut diğer bitter tatlara denge katıyor ise bu gayet keyifli bir espresso demektir.

    bir mango asiditesi ya da tatlı elma asiditesi hayal edin.

    buna asidite diyelim.

    bir de limon tuzunu yediğinizi hayal edin buna da "ekşi" diyelim.

    ekşi espresso için bu böyle içilir diye savunanlar bir dönem çoktu ama o yanlıştan döndüler ve kavurma profillerinde kendilerini yenilediler.
  • ekşi doğru bir tanım değildir, espresso'nun biraz mayhoş olma durumudur.
hesabın var mı? giriş yap