• şöyle bir laf varmış, sanırım yönetmen peter krause'a ait. çok hoşuma gitti:

    "ebeveynlik, bir sonraki nesle rehberlik etmek, bir önceki nesli ise affetmektir."

    çok doğru: çocuklarımızı büyütürken bir nevi kendi çocukluğumuzu da temize çekiyoruz aslında.
  • birileri birçoklarına ebeveynliğin sadece kromozom bağışı demek olmadığını öğretmeli. birileri diyorum, birçoklarına diyorum. zira hakkını veren azken bağış meraklıları gırla.
  • birden bire şöyle bir soruyla karşı karşıya kalıp apışıp kalmama mücadelesine ebeveynlik denir:

    “anneaa, kavimler göçü olmasaydı nolurdu?”

    o sırada benim kafamda ilgili konuya dair en yakın bilgi ise: görsel

    her daim hazır, zinde, dinamik ve aktif olma sanatı ebeveynliktir. kimse siyah kuşak olamamıştır lakin ki…
  • yataginda ters donen evladi duzeltmek, basinda deprem bekciligi yapmaktir.
  • ebeveyn olma, ebeveynlik yapma durumu. bir çocuğa ana-babalık yapma hali.

    herkes beceremez. içgüdülerle yapıldığını sanırlar ama aslında detaylı teknikler gerektirir. bu teknikler de kitaplarda yazar.
  • okulda bir hocamız şöyle demişti.
    her çocuk yapan çift ebeveyn değildir, akli melekleri yerinde olmayan bir çiftin bile çocukları olabilir.
    ebeveyn olmak o çocuklara gerektiği gibi hatta daha fazlası ile anne ve baba olmaktır.
    çocuğuyla, çocuk, arkadaş, dost, sırdaş ve örnek olunan birey olmaktır ebeveyn olmak.
  • geçtiğimiz ay, lisans yerleştirme sınavı ardından çeşitli mecralardan çocukların yazdıklarını okurken karşı karşıya kaldığım bir ekşi entry'si akabinde kendimi sorgulamama neden olmuş sıfat. bir de sıfatına tükürdüğümün zayıflarının ebeveyn olma hakkını kendinde görmelerini takiben sonsuz pişkinlik hakkını da elde ettikleri sanrısına itafen bir toplum gerçeğinin de temeli.

    şu iğrenç bir hikaye:

    https://i.hizliresim.com/0bbgjw.jpg

    bunu paylaşıyorum, çünkü midemi bulandırıyor. ben daha azı için adam döverim. çok ciddiyim. umurumda olmaz karakola mı düşerim hapiste mi çürürüm fakat bir çocuğa; henüz reşit olmuş veya olmamış bir çocuğa psikolojik veya fiziksel baskı uygulayan insanlar ebeveyn olmayı hak eden bireyler değillerdir. bu insanların daha en başında "çocuk yapma hakkı" bulunmamalıydı; daha en başında "evlenmeye yeterli değil" denilmeliydi bu insanların psikolojik durumları hakkında. neden denilmedi? çünkü "nerede çokluk orada bolluk" zannediyor insanlar ve o deyimin aslı öyle değil hepimizin bildiği üzere.

    ebeveynlik başlı başına bir sınav iken, daha "açık uçlu soru nasıl kodlanır" hususunda aklında sorular kalmış ve henüz 18 yaşına bile basmamış bireyleri mesleklerden ve iş kollarından tamamen bağımsız bir sınava sokmanın altında yatan mantığa küfretmek yerine bu ahlaksız ve bilhassa etik dışı yaklaşımı bir kanun gibi dayatmaya çabalayan insanların "anlık sinir" diye kendilerini savunma hakları namevcuttur, sevgili arkadaşlar.

    bu insanlar zayıftır ve zayıfların çocuk yapma, yetiştirme, hatta çocuklara yaklaşma hakkı dahi olamaz. bu sözüm ona ebeveynler toplumun çürük dişlerinden fazla bir benzetmeye tabii tutulamazlar genç arkadaşlar; bahsini geçirdiğimiz yozlaşmış bireylerin aksiyonları geleceğimizi şekillendirmektedir. ve ben bir fizikçiysem ve evrenin bir kanunu var diyorsam o da etki ve tepki; daha berbat, daha iğrenç ve daha yoz geleceğin ebeveynlerinin yetişmesi olacaktır. bu gençler büyüdüklerinde, çocukken tecrübe ettikleri yani kendilerine yapılanları tekrar edecek ve bu ahlaksız adetlerin devamlılığını sağlayacaklardır. - bu yüzden üzerine basa basa şu soruyu yöneltmek mecburiyetindeyim: siz bu çocuklara eğitim verdiğinizi mi zannediyorsunuz? hayır, hepiniz birer embesilsiniz ve aslında çocuk sahibi olmamanız gerekiyordu. bu bir hata. bu bir problem. bu bir yozlaşma.

    pedagojiden anlamayan insanların ebeveyn olamadığı bir gelecek umuduyla.

    problemin bir parçası olmayın.
  • aynı zamanda çocuklarına karşı ya da çocuklarla ilgili bazı olumsuz duygular hissedebilen kişilerdir.

    "bütün ebeveynler, ebeveyn olarak rollere ve çocukları ile ilgili rahatsız hissettiren duygulara sahiptir. çok azı bu duyguları dışa vurur çünkü diğerlerinin kendilerini yargılayacaklarından korkarlar. asla yetersizlik, bencillik, çocuğun bağlılığından kaynaklı huzursuzluk, yorgunluk, öfke gibi duyguları hissettiğiniz için kendinizden utanmayın. bu şekilde hisseden pek çok sevgi dolu ve özenli ebeveyn vardır; yalnız değilsiniz"

    bir de diyor ki duygularınızı siz seçemezsiniz. hissettiğiniz duyguların bir çok farklı biyolojik ve deneyimsel tarafı vardır. hissettiğiniz duygulardan öte davranışlarınız ahlakidir. duygularınızı seçemezsiniz ama davranışlarınızı seçebilirsiniz. bu yüzden ahlaki olarak yargılanabilecek şey davranışlardır. önemli olan şey hissettiğiniz duyguyu fark etmek ve ona odaklanıp onu kabul etmektir. çözüm ancak bu noktada başlar.

    dr. jonice webb
    çocuklukta ihmalin izi*
  • günümüzde uygulanan ebeveynlik tekniklerinin çocuk için ne kadar doğru olduğunu sorgulayan hoş bir animasyon için buyrun: video
  • kızının evliliğini düğün günü bitiren baba başlığına şöyle bir girdi eklemiştim --» (bkz: #159277471)

    es kaza aile başlığına da şunu yazmıştım --» (bkz: #154053469)

    bunlar üzerinden bizdeki ebeveynlik kavramını biraz açalım.

    - o başlıklarda da yazdığım gibi anne baba ile ilişkiler konusunda iki tane uç yaklaşıma şahit oluyorum gerçek hayatta
    a) evlatlarını ömür boyu kontrol etmek isteyen ebeveyn modeli. (bkz: semra yücel) veya (bkz: proje çocuk)
    b) çocuktan çok erken yaşta kopmayı savunan ve bunu modernlik ile bağdaştıran model (bkz: çocukla kaliteli vakit geçirmek diyen anne)

    - ilk maddeden gidelim. bir anne babanın evladına yapacağı en büyük kötülüklerden biri onun yetişkin biri olmasına müsaade etmemektir. oysa tabiattan devraldığımız ebevynlik, çocuğu hayata hazırlayıp adım adım geri çekilebilmeyi, kararları ona bırakmayı gerekli kılar. aksi bağlılık yerine bağımlı olmayı getirir ki o tür çocuklar yetişkinliklerinde ya aşırı pısırık ya da aşırı isyankar bir ruh halinde olurlar.

    - gelin görün ki bugün baktığımda asıl tehlikeyi ikinci maddede görüyorum. modernizmi kisvesi altında aile denen kavram sadece ürenilen ve kapitalizmi mutlu etmek için tüketilen bir kurum olmaya itiliyor. buna da bireyin bağımsızlığı maskesi yutturuluyor.

    - oysa yetişkin olmuş bir birey, hayatın doğası gereği daima bir takım örgütlenmelerin (işyeri, devlet, evlilik,arkadaş çevresi) bir parçası olduğu gibi bu çevre içinde dayanışmaya da ihtiyaç duyar. aslında hayat dediğin örgütlenme ve dayanışmadan ibaret bir yerde.

    - haliyle sağlıklı büyümüş bir evlat, anne ve babadan tamamen kopmak yerine onları bir akıl hocası, bir yoldaş, bir dayanışma ağı olarak kullanmalıdır.

    - bir insanın yetişkin olması hayatta hiç düşmeyeceği anlamına gelmez. eskiler "düşmez kalkmaz bir allah" demiş. bir bildikleri var elbet.

    - o yüzden anne babadan tamamen kopmak, sizi daha özgür biri kılmaz ama sizden daha iyi örgütlenen gruplara karşı dayanıksız yapar.

    - bu sebepten kişinin yetiştiği ev bireyleri ile belli bi mesafeyi korumak kaydı ile sosyal ilişkisini devam ettirmesi stratejik düzeyde en sağlıklı olandır.

    - ayrıca canlılar doğaları gereği yaşlandıklarında bakıma ihtiyaç duyar. anne ve baba ve evlat ile sağlıklı bağın kurulması, yaşlılıkta bu bakım döneminin fiziken ve ruhen daha sağlıklı geçme ihtimalini arttırır.
hesabın var mı? giriş yap