• "vatan için ölmek güzel ve tatlı bir şeydir." latin şair horatius'un "odlar" adlı eserinde romalı gençlere atalarının vatana bağlılıklarını ve cesaretlerini örnek almaları gerektiğini hatırlatan dize.
    decorum sözcüğünü duyunca aklıma gelir hep bu cümle, "pace in patria, pace in terra" (yurtta barış, dünyada barış) der geçerim.
  • "eski yalan: ülken için ölmek güzel ve uygundur." ingiliz şair wilfred owen'ın savaşın korkunçluğunu anlattığı bir şiirinde geçer bu ifade. romalı şair horace'ın romalı gençleri savaşa alıştırmak için yazdığı şiirlerin birinden alınmadır. şiirde birinci dünya savaşında siperlerde atılan gaz bombaları yüzünden kan kusarak ölen askerleri tasvir eder. ölümü yüceltenlere cevaptır aslında bu şiir ama anlayana. hâlâ bu günlerde ölümün bu kadar yüceltildiğini görmedi bu ülke. evet ben de üzülüyorum hem de çok üzülüyorum ölen insanımıza, askeriyle siviliyle. ama sorun hâlâ ölümü tek çare olarak gören bazı siyasilerin utanmadan, şehit olmayı -kısacası ölmeyi- yüceltmesi ahlaksızlıktır. kendisi ölümü tanımadan, ölümle savaş meydanında tanışmadan konuşan hamasi nutuk sevdalısı siyasilerin, hayata dair söyleyecek sözleri kalmadı artık. ölümden başka yüceltecek bir şey bulamamaları ne hazin ve korkunç! bizim hayata ve yaşamaya ihtiyacımız var. güzel günler görebilmek için hayatın, güzelliklerin yüceltilmesi gerekirken, ölümün soğukluğuna davetiye çıkarmak, çare değildir; terorizmin istediğini vermektir. teror belki bu şekilde istediğine ulaşacak eğer gerçekten bir istediği varsa, ölümden başka. bu durumda karşıtına dönüşmeye başlyana söylemin, sahibini de muhatabından farksız kılması en tehlikeli olan değilse nedir? ölümü yüceltmek insanlığı hiç bir zaman mutluluğa ulaştırmadı.

    dulce et decorum est

    bent double, like old beggars under sacks,
    knock-kneed, coughing like hags, we cursed through sludge,
    till on the haunting flares we turned our backs,
    and towards our distant rest began to trudge.
    men marched asleep. many had lost their boots,
    but limped on, blood-shod. all went lame; all blind;
    drunk with fatigue; deaf even to the hoots
    of gas-shells dropping softly behind.

    gas! gas! quick, boys!—an ecstasy of fumbling
    fitting the clumsy helmets just in time,
    but someone still was yelling out and stumbling
    and flound’ring like a man in fire or lime.—
    dim through the misty panes and thick green light,
    as under a green sea, ı saw him drowning.

    ın all my dreams before my helpless sight,
    he plunges at me, guttering, choking, drowning.

    ıf in some smothering dreams, you too could pace
    behind the wagon that we flung him in,
    and watch the white eyes writhing in his face,
    his hanging face, like a devil’s sick of sin;
    ıf you could hear, at every jolt, the blood
    come gargling from the froth-corrupted lungs,
    obscene as cancer, bitter as the cud
    of vile, incurable sores on innocent tongues,—
    my friend, you would not tell with such high zest
    to children ardent for some desperate glory,
    the old lie: dulce et decorum est
    pro patria mori.

    wilfred owen - 1917

    türkçesi için (#19539128)
  • "decorum'da pat morita'nin profesyonellere yonelik yeni tasarimlari cikmis, dua et onlara benzemiyorsun" demektir.
  • kendisi de çanakkale'de savaşmış olan savaş karşıtı şair wilfred owen, "the graves of gallipoli" kitabına aldığı şiirinde bu satırları anzak'lara ithafen kullanmıştır.
    (bkz: en guzel savas siirleri/1)
  • (bkz: the old lie)
hesabın var mı? giriş yap