• wilfred owen'ın, hâlâ her okuduğumda tüylerimi diken diken eden "savaş* şiiri":

    bent double, like old beggars under sacks,
    knock-kneed, coughing like hags, we cursed through sludge,
    till on the haunting flares we turned out backs
    and towards our distant rest began to trudge.
    men marched asleep. many had lost their boots
    but limped on, blood-shod. all went lame; all blind;
    drunk with fatigue; deaf even to the hoots
    of tired, outstripped five-nines that dropped behind.

    gas! gas! quick, boys!--an ecstasy of fumbling,
    fitting the clumsy helmets just in time;
    but someone still was yelling out and stumbling
    and flound'ring like a man in fire or lime. . .
    dim, through the misty panes and thick green light,
    as under a green sea, i saw him drowning.

    in all my dreams, before my helpless sight,
    he plunges at me, guttering, choking, drowning.

    if in some smothering dreams you too could pace
    behind the wagon that we flung him in,
    and watch the white eyes writhing in his face,
    his hanging face, like a devil's sick of sin;
    if you could hear, at every jolt, the blood
    come gargling from the froth-corrupted lungs,
    obscene as cancer, bitter as the cud
    of vile, incurable sores on innocent tongues,--
    my friend, you would not tell with such high zest
    to children ardent for some desperate glory,
    the old lie: dulce et decorum est
    pro patria mori.

    (bkz: dulce et decorum est pro patria mori).
  • ilk kıtanın son mısrası:
    "of tired, outstripped five-nines that dropped behind",
    bir çok basımda:
    "of gas shells dropping softly behind"
    olarak geçer. ilk basımında siegfried sassoon tarafından böyle değiştirilmiştir.
  • wilfred owen'in nazarimda basucu eseri.
    (bkz: johnny got his gun)
  • parcalanmis insan goruntuleri, ac sudanli cocuklar vs. gostererek insanlari politik harekete surukleyecegini sanan modern gazeteci anlayisinin birinci dunya savasi zamanindan kalma atasi. sairin kendisi de zaten sair olmadigini, amacinin savasin kotulugunu gostermek oldugunu falan iddia etmistir. (maalesef kaynagi unuttum) yine de son 4 misrasi insani kalbinden vurur. hele ki bugun, hele ki turkiyede.
  • üniversitedeki şiir dersinde bu şiirin bir analizini yapmıştık. wilfred owen, genelde şiirlerinde savaşı eleştirir. ve şehit olma hayallerine kapılıp savaşa gönderilen gençlere duyduğu üzüntüyü dile getirir. bu şiirin içeriği ve başlığı da savaşın gereksizliğine şehit olmanın aslında sadece genç yaşta ölmek anlamına geldiğine ironik bir atıfta bulunur.

    başlığın anlamı: tatlıdır ve güzeldir ölmek vatan için

    ihtiyar dilenciler gibi ikiye bükülmüş, çuvalların altında
    dizleri birbine kenetlenmiş, cadı kadınlar gibi öksürerek, küfür ettik lağım deliğinin içinde,
    akıldan çıkmayan işaret fişeğinin ışıkları üstümüze düşünce arkalarımızı döndük
    ve yorgun adımlarla yürüdük uzak dinlenme kampımıza doğru.
    adamlar uygun adım yürüdüler uyurken. çoğu potinlerini kaybetmişti
    fakat topallayarak yürüdüler, gözleri kanla dolu. hepsi topal kaldı; hepsi kör oldu;
    sarhoştuk yorgunluktan; sağır, havayı delen hışırtılarına bile,
    yorulmuş, yarışta geçilmiş elli-dokuzluk top mermilerinin ardımıza düşen.

    gaz! zehirli gaz!,çocuklar, çabuk!---kendinden geçmiş bir boş yere çabalama,
    hantal miğferleri tam zamanında yerine oturtmak için:
    fakat birisi hâla acı acı bağırıyor ve tökezliyordu
    ve çırpınıyordu sanki ateşe ya da kireç kuyusuna düşmüş gibi…
    loş, puslu pencere camlarının içinden ve yoğun yeşil ışıktan,
    altında gibi yeşil bir denizin, onu boğulurken gördüm.

    bütün rüyâlarımda, benim çaresiz görme gücümün önünde,
    o bana doğru fırlar, eriyip akarak, nefessiz kalarak, boğularak.

    eğer bir toza dumana boğulmuş rüyâda sen de yavaşça yürüyebilseydin
    onu içine attığımız el arabasının arkasından
    ve baksaydın kıvranan beyaz gözlere onun yüzündeki,
    onun asılı duran yüzüne, sanki şeytan günahtan hastalanmış gibi;
    eğer duyabilseydin, her sarsılmada, kanı
    gargara edilip gelen köpükle laçkalaşmış ciğerlerden,
    kanser gibi tiksindirici, gevişi gibi acı
    masum dillerin üstünde berbat, tedavi edilemez yaraların,---
    dostum, söylemezdin o zaman bu kadar büyük bir zevkle
    bir çeşit umutsuz görkeme heveslenen çocuklara
    eski yalanı: dulse et dekorum est
    pro patria mori.*

    çeviri: vehbi taşar
  • aslen donemin savas cigirtkani bir baska sairi olan jessie pope'a ithafen yazilmistir. ilk versiyonunda "to jessie pope" yazmis ama sonra "to a certain poetess" diye degistirmistir.
  • kimyasal silahların ilk kez kullanıldığı savaş olan 1.dünya savaşında yaşanan acıyı bir asker gözüyle anlatmıştır wilfred owen bu şiirde. hardal gazının askerlerin bedenlerini nasıl yaktığını, yaşanan kaos ve korkuyu muhteşem bir edebi ustalıkla cephede kağıda dökmüştür. kiliselerden savaşın bittiğini müjdeleyen çan sesleri yükselirken owen' nın annesi oğlunun fransa'da öldüğü haberini almıştır ki bunu bilmek ayrı bir hüzün katar bu şiire.

    şiirle ilgili dikkat çeken biçimsel pek çok detay var. mesela; şiirde özel bir teknik kullanmıştır owen ve okurken kalp atışı ritmi verir şiir ve ayrıca abab style owen tarafından özellikle seçilmiştir asker yürüyüş sesi benzerliğinden dolayı.
    şöyle güzel bir şiirdir.

    edit: buraya biçimsel analiz gelecek yakında.
hesabın var mı? giriş yap