• bu oyunun tabancası, benzer zamanda çıkmış diğer tüm aparatların (power glove gibi) aksine, televizyonun 2-3 köşesine nereye ateş edildiğini belirleyecek sensörler koymayı gerektirimezdi.
    bu açıdan -ekstra aparat gerektirmediğinden yani- yüksek bir teknoloji ürünü gibi gözükse de, aslında bu oyunun fazlasıyla dandik olmasından kaynaklanırdı.

    ...hatırlarsanız tam ateş ettiğiniz anda ekran bir anda parlardı, bir tek vurmanız gereken ördeğin çevresi koyu renk kalırdı. bunun sebebi, ördeğin nerede olduğunu algılayacak infrared sensörün tabanca üstünde oluşu, ve o anda ekranın parlamayan alanına tabancayı tutmanın gerekmesiydi. yani o birden gelen "flash" efekt mefekt değil, ördeği vurup vurmadığınızı anlamak için gönderilen bir sinyaldi.

    tek bir oyun için işe yarardı bu yüzden. ama işe yarardı, ki bu epey önemli.

    bunun aksine power glove "potansiyel" olarak daha fazlasını sunsa da, zamane teknolojisi pek el vermediği için kaynadı gitti... hatta öyle bir kaynadı ki, ancak aradan 20 yıl filan geçtikten sonra nintando wii olarak hortladı.
  • tabancanın nasıl çalıştığını anlamak için herkesin kastığı oyundu minikken. ısrarla tabancanın içine bakılır, diyagonal bi aynadan başka bi halt görülmeyince de "nerden anlıo lan bu?!" denirdi... tabii veletken yazılım, görüntü işleme falan hak getire.. ne anlarsın...
    üstelik tabancanın kablolu olması da ilginç bi ironidir. veriyi kablosuz alır ancak cevabı iletmek için bir kablo kullanır.
    şimdiki radyo frekanslı, bluetooth'lu, optik mouselu play station nesli görse o hallerimizi demek bize götüyle gülermiş...
    gene de nostalji güzel birşey tabii...
  • tabiki her çocuk bir defalığına da olsa tabancayı ekranın üzerine kadar getirip yakından garanti atışlar atmıştır bu oyunda.
  • o tabanca ilk bölümlerde kesin pantalonun cebine koyulup oradan kovboy filmlerindeki gibi bir anda çıkartılıpta ateş edilmiştir. parmakta dödürülüp yerine koyulmuştur. hatta bi yerden şapka da bulunmaya çalışılmıştır ama zor tabi..

    iyi oynayan arkadaşların ateş ederken ellerine bakılır, nereden nişan aldığına bakılır, kıskanılır. sorulur ya nası yapıyon diye "taktiği var olm" cevabı alınır.

    o ördekler bitmez, geldikçe gelir. beşer beşer gelir onar onar gelir. e o kasette 10.000 oyun var tabi. ördek te bi yere kadar. geçilir mario oynanır sonra.
  • ördekleri vuramadığınızda köpek size kıskıs gülerdi kafasını çıkartıp.
    inadına ördekleri vurmayıp köpeke ate$ edip hınç çıkartılan oyundu.
  • dayımın (kendisi eski avcıdır) sonunu gördüğü oyundur. (rivayete göre)
    zira ben 76. seviyede uyumuştum.
  • çocukluğumuzun en büyük felsefi problemlerinden birine sorgu sual olmakla kalmamış aynı zamanda hem gülmek hemde uyuz olmak gibi iki farklı dürtüyü bünyenin içine çocuksu masumiyetle bırakmıştır. bugün eşşek kadar adam olduk hala duck hunt mekanizmasının işlerliğini tartışıyoruz. sözgelimi;

    - "abi oyun ekranda değil tabancada dönüyo." lakırdısı; tabancanın ucuna bakıp bakıp derinlere dalmaya, lazerin kaynağını bi kenara bırakalım, tabancanın ucunda ekran aramaya kadar gider. bu zihniyetteki çocuklar bol olup bugün ülkenin seçkin kurumlarında yöneticilik yapmalarına rağmen halen gördüğü nesneye aynı dikkat ve şehvetle bakar.

    - "yok olm kesin makina içinde bi yazılım var, ona uygun olarak ördekleri vuruyosun." lakırdısı da az zihni meşgul etmemiştir. bu tarz şahsiyetler her daim makinanın içini açıp oyunun döndüğü çipi bulmak ve içindeki matrisi çözmek için ( bi bok anlamasalarda ) kendilerini çıldırasıya paralarlar. ancak çoğu kez gerçekleşemeyen bu edim ancak hülyalarda kalmıştır. bireye sorarsanızsa çocuklukta kalmış suküt-u hayalden öteye de gitmez.

    - "olm bunda kesin uzaktan kumanda sistemi var layyyyn." lakırdısı ayrı bir alemdir. bu tarz çocukların psikolojisi baz alındığında, emin olunacak tek unsur şudur ki; tv tamirciliği bu tip için ideal olmak şöle dursun, ileriki yaşamlarında gördükleri bir arçelik, bir telefunken yada bir yumatu servisi onların topuklarını kaba etlerine doğru tempolu bir biçimde yaklaştıracaktır. çünkü bu tip tvnin tüpünün bu ışını nasıl algıladığına asla mantıklı bir açıklama getirememektedir.

    - "olm bırakın muhabbeti şu uyuz köpeği vurmaya çalışalım" lakırdısını edenlerin ileride hayalgüçlerini çok iyi kullandığını varsaymak yanlış olmaz. en bi duygusal, en bi şeker adam olurlar. değiştiremeyeceklerini bilselerde sözlerinde asla ve asla bir sakınma gözükmez.

    - " neden 3 hak neden neden... ???" cilerse isyankar ruhlarını ilerde de bastıramaz. bu oyun için üç hak gerçekten az ve saçmadır. ulan topu topu 2 ördek vuruyosun dallama üç çok bile diyenlere gıcık olmakla kalmayıp hünerlerini sergilemeleri için onlara fırsat verirler. bunu yaparkende karşı tarafa uyuz olup kıs kıs gülmeyi ihmal etmezler. karşı tarafın başarısızlığı - ki bu durum sıklıkla görülür - onları o an alemin kralı yapar. büyüyünce "ben sana dememişmiydim"cilerden olması hayretle karşılanmaz.

    ördekleri avlamaktır aslında hayat yada daha doğrusu avlayamamaktan doğan boşluk...
  • az önce üşenmeyip tekrar atari satın alan arkadaşımın evinde keyifle kapıştığımız oyun. tekrardan "olum sen her gün oynarsın ver ben az ilerleyim şunda..." cümlesini kuracağım aklıma gelmezdi. eski günlerin moduna dönmek pek keyifliydi. yıl olmuş 2013 o ibne köpek hala aynı gıcık etkiyi bırakıyor adamın üstünde. silahın nasıl çalıştığı ise her ne kadar teori olarak açıklandıysa da ortamda "olum lazer var görüyor öyle..."den öteye gidemiyor. zaten ördeklerin derdinden mantık aranmıyor oyun süresince.
    ha birde ekrana 90 derece dik tutunca tutturma şansınız daha bir artıyormuş. yalnız "ekrana yakın oynamayın oğlum al bak kek getirdim yiyin arkadaşınızla" tavrı sergileyen bir anne olmayınca sıkılıp kapatıyor insan.
  • tabancanın içinde bir ışın gönderen zımbırtı birde o ışını tekrar toplayan sensör vardı.oyun, çıkan ışının, ekranda nişanladığımız renkten yansımasından kaybettiği enerjiyi ve hızı hesaplayarak neyi vurduğumuza karar veriyordu. biraz hatırlarsak ördeğin renginde başka bir materyal yoktu oyunda..
  • 3 hakta ördeği vuramayınca köpeğinizin sizle daşak geçtiği eski karakutu oyunlarından.. lan şerefsiz ben akşam seni aç bırakmaz mıyım deyyus!!!

    (bkz: hey gidi)
hesabın var mı? giriş yap