• despotluk, diktatörlük, monarşi gibi kavramlar sıkça birbirine karıştırılır. çok kısa üç entryde bu kavramlara bir berraklık kazandırmak istiyorum (bu kısmı default yaptım).

    c. nothcote parkinson'un değerli incelemesi "siyasal düşüncenin evrimi"nde (remzi yayınları, çev. m. harmancı, 1984, s. 12) belirttiği üzere; "diktatörlük, otoristesini özel ve acil bir ihtiyaçtan alan ve görevinin geçici olduğu kabul edilen ve ne kral ne de kraliçe olan bir insanın egemenliğidir."

    yani diktatörlük ya da diktatör kavramlarının yerinde kullanılması için bu türden bir rejime yol açan kişinin bir kral ya da kraliçe olmaması ve "arkadaşa bir bakıp çıkacağım" vaadiyle siyasal erkin başına geçmiş olması gerekir. yani diyor ki; öyle kafamıza göre her rejime diktatörlük diyemeyiz.
  • roma imparatorluğu'nda; diktanın zorbalığa dönüşmemesi için, diktatörlerin her altı ayda bir senato tarafından değiştirildiği idari yapı. bu süre içerisinde diktatörler; otoriter bir yapı sergilemişler, ancak yönetimde sadece altı ay kalacak olmalarını bilmeleri, kendilerine bir avantaj sağlamaları için ve yönetimden başka kafa yorabilecekleri tasarımları uygulayabilmek için yeterli zamanı sağlayamamıştır.

    tarihte, işleyişi en elle tutulur diktatörlük budur.
  • yureği olmayanin veya küçücük bir yüreği olanın kıskançlığı, nefreti , nifakı , gelişmemişliği veya az gelişmişliği araç olarak kullanıp empoze ettiği yönetim biçimidir diktatörlük. diktatörlük ekmekleri küçük tutmayı hedefler çünkü ekmekler küçük oldukça akıllar büyüyemez akıllar büyümedikçe de diktatörlükler ve diktatörler büyür, gelişir ve serpilir.. bu yüzden herhangi bir dikta rejimi altında yaşayan toplumlar sürekli ekonomik kriz, sürekli belirsizlik, sürekli karmaşa, kargaşaile beraber geçirirler günlük yaşamlarını. diktanın en büyük düşmanı akıl ve sevgidir, özellikle de insan sevgisi bu ikisi herhangi bir dikta rejimini temelinden yıkmayı hedefler ve diktatörü de sonsuz derecede rahatsız eder. bir dikta rejiminde herhangi bir köşeyi kapan o köşenin kralıdır, bu kral kendisini öylece oraya o köşeye tayin etmiştir elinde olan yada olmayan resmi yada gayrı resmi yetkiyle kendi köşesine işi düçen vatandaşı süründürmek, sindirmek, acı, azap ve cefa çektirmek için orada bulunmaktadır ve bu kişi veya kişiler dikta rejiminin ezici çarkının vazgeçilmez dişlileridir... uzun lafın kısası kötü şeydir diktatörlük..
  • "tarihte bir sarkaç hareketiyle karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor. mutlakiyetten demokrasiye, demokrasiden bir kez daha diktatörlüğe doğru sallanıp duruyoruz."
    (bkz: gün ortasında karanlık /@hanging rock)
  • bu mesleği seçecek olanlara ilk tavsiyemiz orduyu, polis gücünü ve diğer kolluk kuvvetlerini ellerinde tutmalarıdır.zira bir halk ayaklanması durumunda sırtınızı dayayacağınız yegane destektir.bunun yanında üniversiteler ve yargı da eldeki güçle militerleştirilmelidir. sermayeyi de unutmayın tercihe göre devletleştirip tam hakimiyet altına da alabilirsiniz, korporotist bir yaklaşımla uzaktan da yönetebilirsiniz.
    sendikalar hımm kapatın hepsini, yerine ''.... işçi birlikleri '' isminde bir tanesini kendiniz kurarsınız.sorun çıkarmazlar.
    arkanıza o zamanın büyük güçlerinden birini alın kolluk kuvvetlerinizi onlar eğitsin, silah alımını da ucuza getirirsiniz, muhalif halk hareketlerine karşı işkence ve yıldırma işlerini büyük biraderinizle ortak yürütürsünüz hem dünya üzerinde kalan az sayıdaki bağımsız yaptırım gücüne karşı arkanız sağlam olur, bir taşla dört kuş.
    propagandayı unutmayın bakanlığını bile kurabilirsiniz, radyo-televizyon basın emrinizin altında olsun sürekli aylık musluk contası ve rögar kapağı üretiminin ne kadar arttığını, haftalık buğday tayını zamlarını yayınlattırın.
    heykelinizi diktirin heryere, sarayınızın balkonundan (henüz birtane edinmemişseniz acele edin) ateşli nutuklar atın, en büyük düşmanlarınıza göz dağı verin, tercihen askeri bir kostüm giyebilirsiniz, geçit törenlerini unutmayın, ulusal günlere saygı duyun.
    karizmanızı kullanın, her evin duvarında resminiz kitaplığında kitaplarınız olsun.sizi sevmelerini sağlayın tavsiyem paramiliter kuvvetler örgütleyin çok kuvvetli ikna yöntemleri var.ha birde ilk önce kendinizi ömür boyu devlet başkanı ilan edin araya da birkaç senede bir rutin tekrar eden genel seçimleri sıkıştırın.
    son olarak bu kadar çabaya,özveriye, akıtılan onca kan-ter-gözyaşına rağmen hala isyan edip sizi devirmeye çalışıyorlarsa alın voltayı.valla bak. o büyük biraderlerden birine iltica edin. yazlık kışlık felan da tahsis ederler artık eşek değiller ya. bu arada dünyalığınızı da düzmüşsünüzdür gül gibi geçinip gidersiniz.
  • ayak sesleri "güm güm" diye beynimin içinde yankılanan, yaklaştığını hissettiğim demokrasi biçimi(!) ileri demokrasi de denir bu kavrama.
  • şimdiye ve geleceğe el koyduğu gün geçmişe de dokunur, hiç affetmez. hatta ilk yapacağı işlerden biri geçmişin doğruları ve yanlışlarıyla oynamak olur, tarihi yeniden ve kendi istediği gibi dizayn etmek ister. elbette tarihi değil, bilgiyi ve algıyı değiştirir.

    bu yolla kendine daha sağlam bir zemin yaratmaya çabalar.
  • şimdiye ve geleceğe el koyabilir ama geçmişe dokunamaz.
  • her zaman sonları gelmiştir. göt yalayıcıları ile beraber yıkılıp gitmeye mahkumdurlar.
  • meclisin kabul ettiği uluslararası sözleşmeyi tek kalem silip atma yetkisidir.
hesabın var mı? giriş yap