• benim için, en büyük radyoculuk olaylarından biri.
    otobüs ve tren yolculuklarımı, daha çekilebilir hale getirdikleri için serol teber ve şenol ayla'ya ne kadar teşekkür etsem azdır.
  • açık radyo'da pazartesi günleri yayınlanan program. serol teber ve $enol ayla sunuyorlar.
  • serol teber ve $enol ayla'nin 2004 yilinda acik radyo'da yirmialti hafta suren freud didiklemeleri. meraklisina eski kayitlar, yeniden de$ifre edilerek acik radyo internet sitesinde yayinlanmaya ba$lanmi$.
  • bu denli kaliteli bir içerikten haberdar olmak benim gibi birçok insan için de oldukça önemli olabiliyor. ararız, öyle ki artık bulamayacağımız inancı neredeyse katılaşır içimizde tam o zaman bu tarz şeyler karşımıza çıkıyor. sanırım tamamını geçen sene dinledim ama her bölüm bittiğinde ötekini açmamak için zor tutuyordum kendimi elime kağıt kalem alıp o bölüm notlarını tutarak yeniden izlemek istediğim nadir yapımlardandır. gerçek bir podcast yayını bulmak her geçen gün zorlaşıyor belki de bunca çöp yığını arasında değerlerine belli bir süre ulaşamayabiliyor. bazen birkaç ufak ayrıntı, bazen küçük anekdotlarla o bildiğimiz hikayeleri daha da renklendirmek istiyoruz dost mecralarında bunları anlatabilelim diyoruz ama hiyerarşik bir övünç değil seviyeli bir sohbetin güzel birkaç konusu olarak. işte didik didik freud bilenlerle güzel birkaç ayrıntı bilmeyenlere geniş bir çerçevede freud’u tanıma imkanı sunuyor.
  • bitmesin diye azar azar dinlediğim, bitince üzüldüğüm klasik müzikler eşliğindeki freud didiklemesi. üzerinden epey zaman geçmesine rağmen etkileri sürüyor bende. ilgililere öneriyorum, bitirmelerinin ardından konuşabilmek paha biçilmez oluyor. edebiyatla freud'un bağlantısından fazlasıyla faydalanma fırsatı da buldum. tılsımlı bir şey de bıraktı ki bu en harikası. var olsun şenol ayla, huzurla uyusun serol teber.
  • programdaki didiklemelerden biri de narsist insanın psikolojisini değiştiren buluşlar üzerinedir ve bu değişimler çok güzel özetlenir.

    --- spoiler ---

    .. ayrıca bir benzetmeyi, bir metaforu anımsatmak isterim: freud’un da dahil olduğu üç büyük aydınlanmacı, üç büyük düşünür, dünyada üç büyük devrim gerçekleştirmiştir denir. bunlardan birincisi kopernikus’tur. kopernikus 1541’de yaptığı, bir devrimle o zamana kadar inanılan, dünyanın kâinatın merkezi olduğu görüşünü tümüyle değiştirmiş ve yerkürenin dünyadaki uzaydaki sayısız yıldızdan bir tanesi olduğunu, hem de en küçümenlerinden bir tanesi olduğunu kanıtlamıştır. ve bu tabii ki teolojiye, din bilimlerine büyük bir darbe olmuştur. insanın ve dünyanın kutsal kutsallığını yıkan bir darbe. bu darbenin altından kalkmaya çalışılırken, bu kez darwin, insanın, tanrı’nın kutsal yaratığı değil, insanımsı maymundan bir devamı, şempanzelerle insanın ortak bir atadan evrimleştiklerini öngören teorisini ve kitabını, türlerin gelişimi kitabını yayımlamıştır. yeni bir sarsıntı geçirmiştir narsist insan, kendini beğenmiş insan. ardından da bu kez 1900 yılında freud, düşlerin kitabını düş yorumu’nu yazarak, bilinç dışı adını verdiği bir bölümde, bu kez insanın bilinçli dünyasının da gerçekte tamamen kültürel baskı altında, aslında bastırılmış duygularının, içgüdülerinin etkisiyle hareket ettiğini ve bunlara uygun olarak, bilinçli dünyasını hiç de bilinçli olmayan bir kaynaktan ortaya çıkan gerilimlerle motive ettiğini, buluştuğunu belirlemiştir.

    bu üç buluş, insanın dünyadaki yaşamını neredeyse altüst etmiştir. ya da onun yakınlarının söyledikleri bir tanımlamayla; bütün psikolojiyi değiştirmiştir.**

    --- spoiler ---
  • yaklaşık iki ay önce dinlemeye başladığım, serol teber'in adeta kitabının adı gibi bir peri masalı kıvamında akıp giden bu güzelim podcast'in son bölümünü dinlemenin hüznü içersindeyim. hiç bitmesini istemediğiniz çok lezzetli bir yemeğin son lokması gibi. bu podcasti bulunduğum bir corona whatsapp grubunda öneren doktor arkadaşıma derin minnet duygularım da baki.

    serol teber bir bölümde, "keşke elverse de interaktif olarak yapabilsek bu programı" minvalinde bir şeyler söylüyor. keşke bugün yaşasaydı ve artık teknolojinin fazlasıyla elverdiği şu zamanlarda değil 19 bölüm, 190 bölüm freud konuşabilseydik.

    o tatlı anlatımı, neredeyse utangaç ve oldukça titiz üslubu ile zihnimde hep yeri olacak bu güzel ve naiv yapımın. serol teber'e rahmet, şenol ayla'ya ise uzun ve sağlıklı bir ömür diliyorum.
  • pek çok sözlük yazarının ifade ettiği gibi, 2004 yılında, serol teber ve şenol ayla tarafından hazırlanan ve sunulan radyo programıdır. "didik didik freud. freud'un ailevi ve tarihi romanı. serol teber ve şenol ayla. 10 yıl sonra tekrar." denilerek 2014 yılında yeniden yayınlanmıştır ve hem açık radyonun arşivinden hem de spotify'dan dinlemek mümkündür.

    korona günlerimi anlamlı kılan radyo programıdır aynı zamanda. aylar evvelinde, nida'nın açık radyo dinlememi tavsiyesi ile bu programı keşfetmiş ve dinlemeyi ertelemiştim. korona günlerimden bir gün, annemin yaptığı çorbanın* tavuğunu ditmeye* (evet, ben de öyle şeyler yapıyorum.) ve bu esnada da aylardır ertelediğim bu programı dinlemeye başlamaya karar verdim. ilk gün, tavuk diderken, mutfakta başlayan didiklemeler, sonraki günlerde yürüyüşlerime eşlik etti.

    her ne kadar "freud'un ailevi ve tarihi romanı" dense de çoğunlukla baş karakterin anlatılıp diğer karakterlerin pek de detaylı değinilmediği romanlardan olmadığını söylemeliyim. program, freud'un düşünce sistemine etkide bulunmuş ya da freud ile bir şekilde ilişki kurmuş bir sürü insandan da bahseder. "bir freud gemisindesiniz ama birçok limandan geçiyorsunuz." diyen without music life would be a mistake bu durumu müthiş bir güzellikte özetlemiş. öyle ki, freud'un william shakespeare, johann wolfgang von goethe ve sophokles'ten etkilenmesinden, babası jacob freud'dan, eşi martha bernays, eşinin kız kardeşi minna bernays ve en küçük kızı anna freud'dan, freud önderliğindeki viyana çetesi'ne dahil olan alfred adler ve carl gustav jung'tan, joseph breuer ve hastası anna o'dan (gerçek ismi bertha pappenheim), wilhelm fliess ile olan arkadaşlığından, lou andreas salomé ile olan ilişkisinden, hatta salomé'nin nietzsche ve rilke ile olan ilişkilerinden bile haberdar olunur. bu insanların da ötesinde, sadece serol teber ve şenol ayla ile tanışmak, onların adeta kahve eşliğindeki sohbetlerine tanık olmak için bile program dinlenebilir.

    ilk bölümlerde, şenol ayla anahtar kelime verip mümkün olduğunca o anahtar kelimelerin geçtiği konulardan bahsedilmesini sağlar. bu anahtar kelime olayını da çokça beğendiğimi söylemeliyim. elbette ki akademik makale yazarken anahtar kelime yazmaya alışkınım; ama sözlü bir anlatımın öncesinde bir sürü anahtar kelimeyi belirtmek benim için yeni bir şey. belki, ben radyo programı dinlemediğim için bana yeni gelmiştir, belki de bu şenol ayla'nın tarzıdır, bilemedim. keşke yayın boyunca bu "anahtar kelime" vermeler devam etseymiş diye düşünmedim değil.

    yayın sırasında müziğe yer verilmesi de programı başarılı kılan etkenlerden birisidir. tanıdık ve tanımadık bir sürü eser dinledim. ilk bölümü dinlerken, şenol ayla'nın bach'ın çello süitlerinden* 1.nin ve 2.nin prelüdlerini çalması da tatlı bir sürpriz oldu benim için. "ehii, ben bunu çalıyorum.", "ehii, ben bunu da çalıyorum." diyebiliyor olmak hoşuma gitti.

    freud'un hiçbir kitabını okumadığım halde (nasıl cahilsem.* ama freud'dan etkilenmiş ya da kitaplarında freud'un teorilerine yer vermiş insanların çeşitli kitaplarını okuduğum için freud ile ilgili taslak olarak ifade edebileceğim fikirlere sahip olduğumu söyleyebilirim.) bu yayına bodoslama daldım. iyi ki de böyle şahane bir hareket yapmışım. freud ile ilgili bu kadar çok bilgilenmenin bana nasıl bir katkısı oldu? "freud’u atomize etmek istiyoruz. bir insana ya da herhangi bir konuya yaklaşırken, onu atomize etmeyi, onu didik didik etmeyi, arkeolojik bir tanımlamayla onun bütün katmanlarına varıncaya dek araştırmayı, freud bize öğretmiştir. biz onun öğretisinin izinden gidiyoruz, ama bu sefer objektifi freud’a çevirerek." demiş ya şenol ayla, galiba ben de, freud'un ve onun izinden giden serol teber ile şenol ayla'nın metodlarını uygulayarak kendimi "didiklemek" istedim. freud kadar disiplinli olmadığımın ve bir şeyler yazarak kendimi tırtıkladığımın da farkındayım. henüz "atomize" edemesem de tırtıklamaların ötesine gitmek gerekiyor olabilir. evet.
  • çok geç keşfettiğim ama mutluluktan yudum yudum tüketmeye gayret ettiğim hayal gibi radyo programı. freud'u derinlemesine bilmek, anlamak; etkilendiği her detaya bu kadar rahat bir şekilde erişebilmek çok büyük ayrıcalık. dinledikçe insanı dönüştüren bir deneyim.
    didik didik freud podcast
  • spotify podcastte, özellikle freud'un sherlock holmes ve mösyö dupin'le arasındaki benzerlikler bölümünü keyifle dinledim. psikanalizin bilinçdışının bir dedektifi olması, suç mahallindeki kanıtın -yani gözler önünde olan bir semptomun- dedektif* tarafından görülmemesi durumunun "açık mektup" hikayesi olarak tasvir edilmesi çok hoşuma gitti.

    konuşmalar arasında dinletilen parçalar da çok güzel.
hesabın var mı? giriş yap