• en sevdiğin mekanlardan soğutuyor, nefret ettiriyor insanı demiştim ki o da şu şekilde: doğup büyüdüğün, gönülden bağlı olduğun bir yer var diyelim. misal, yalova. yalova bir noktadan sonra yalova olmaktan çıkıyor senin için. etrafa bakıyorsun heryer aynı ama senin algın orayı orası gibi görmüyor, alakasız bir yer sanki orası yalova değil de silivri veya çataca ya da dudullu gibi geliyor sana. orası artık orası değil. not the yalova as you know it. denize bakıyorsun sanki karşı kıyı istanbul değil de, güney kore'nin herhangi bir sahiliymiş gibi. evin, evin değil de, alakasız bir apartman dairesiymiş gibi. herşey aynı ama senin algın ikna olmuyor bir türlü. algın değişmiş. böyle de bir ruh hali bu. tam manasıyla kepazelik, başka birşey değil.
  • insanı, tam da "bitti çok şükür toparlıyorum derken" en keyifli anında birden bire tekrar yakalayan, en sevdiği mekanlardan nefret ettiren bir tuhaf bozukluk.

    seni neşeli bir anında kedinle mutlu mesut oynarken kel alaka bir zamanda enseleyen ve evine yuvana yabancılaştıran, gerçekliği en olmadık hayallerle çarpık bir şekilde algılatan, sanki sen, sen ve evin de evin değilmiş de 70'li yıllarda, 14 yaşında evlendirilmiş, hiç bitmeyen bir inşaatta çalışan kocası ve hiç büyümeyen çocuklarıyla dağın başına sik gibi yapılmış bir apartmanda yaşayan bir kadınmışsın gibi hissettiren bir tuhaf bozukluk.

    ben bu durumla çok mücadele ettim bu sene. bu yaz bu hastalık benim ağzıma sıçtı. daha evvel 15 yaşımdayken gelip geçmişti de kimseye anlatamamıştım ki bu durumun en sikindirik özelliği de kimseye doğru dürüst aksettirilememesi. yani anlatamıyorsun çevreye yabancılaşma ve algıdaki deformasyonu. eğer bunu veya benzer bir durumu çeken varsa iyi okusun burayı, belki bir çaresini bulabiliriz bir şekilde. ben bunu yaşamaktansa bazen bir mezarda ilelebet yatmayı tercih ederim, anlayın, o kadar nalet birşey bu. ve en rezaleti de "benim" diyen psikyatriste anlatamıyorsun bunu. şizofreniyi anlıyor, bipolar bozukluğu anlıyor, herşeyi anlıyor adamlar ama derealizasyonu (ki bu teşhisi neden sonra kendim koydum ben) anlamıyor adamlar. epilepsiyle karıştırıyorlar (ilgisi, alakası yok, eeg filan paso zaman kaybı bi sik çıkmıyor), başkad da bir alternatif bulamıyorlar. işin kötüsü de bu öyle pis bir durum ki, antidepresanlar zaten tetikliyor bunu. ben hayatımda antidepresanın a'sını kullanmadım, kullanmıyorum ve kullanmayacam çünkü bu algı deformasyonuna antidepresan da çözüm değil. bunu ilaçsız iyileştirmenin bir yolu mutlaka olmalı fakat bunun için psikyatristlerin bu duygu durumunu anlamaları lazım ki işin en bomba kısmı da bunu bizzat yaşamayanın asla anlamayacak olması. adamlar bunu yaşamamış iseler, anlamıyorlar ve anlamayacaklar.
  • kişinin, çevresini olduğundan farklıymış ve kendisine yabancıymış gibi algılaması. yaşananların gerçekliğini hissetmek konusundaki sorunlar yüzünden kişi, kendisini boşluktaymış gibi hisseder.
    ayrıca
    (bkz: depersonalization)
  • boşluk hissi, ama öyle ''herşey boş ve anlamsız, long live heavy metal!'' gibi değil.

    hiçbir şey yok...
  • açılın işin uzmani geldi. asdf uzmani degil de yaşayan bir kişi olarak nacizane arastirma ve çözüm önerilerimi paylasmayi bir amme hizmeti sayıyorum. şimdi öncelikle ben psikoloji son sınıf öğrencisiyim. yani kelin merhemi olsa kendi başına durumu hakim biraz. hayatimin genelde stresli dönemlerinde anlik olarak bu hissi yaşadığım çok oldu. tam olarak anlamlandiramiyordum. sonra anormal davranışlar dersinde baktim dedim piii bu bu muymus?
    derste de cok kısıtlı sekilde gördük. sadece sebebi tam olarak bilinmiyor, strese bagli olusuyor olabilir. bu kadar amk. yasayan ne kadar boktan bir sey olduğunu bilir. bu boktanliga bu kadarcik tanim ayirmislar.
    neyse ben zaten cok kisa anlık yaşadığım icin cok üzerinde durmadim. cok kalabaalik yerlerde, yeni bir arkadas grubu icinde, yeni bir yere girdiğimde zaman zaman bu hisle yaşadım.
    ta ki 1 hafta öncesine kadar. bir hafta önce nasil olduğunu anlamadan baslayan bu his bitmek bilmedi.
    çevremde her sey ekran gibj iki boyutlu, ellerim benim degil gibi, sesim sanki baska bir yerden çıkıyor, insanlar falan hep iki boyutlu. sevgilime bakıyorum o bile 2 boyutlu. insanın sevgilisi iki boyutlu olur mu ?
    neyse ben araştırmaları derinlestirdim. yabanci makaleler, turkce makaleler, forum siteleri. hepsini okuyorum. ve genel bir derleme yapayim size
    - oncelikle sebep olarak genelde stres ve anksiyeteyi gisteriyorlar. anksiyete bozuklugu, obsesif kompulsif bozukluk, panik atak vb rahatsızlığınız varsa bunlarin semptomu olarak cikabilirmis.
    - hiçbiri yok ama bende stres var hemşire diyosaniz ondan da olabilirmism oncelikle bunlari cozumlemek lazim. ama benim sıkıntım bende bunlarin hiçbiri yoktu. hatta hayatimin en stressiz dönemi bile diyebilirim. durduk yere gerçekliği kaybettik iyi mi?
    -neyse haftasonu deli gibi passiflora, relax cayi ictim. pek ise yaramadi. (bilmeden ilac almayin)
    -yoga yaptım. ( cok sıkıciydi gerçekten anksiyete bozuklugu baslicakti sıkıntıdan) pek ise yaramadi.
    - pazartesi 5htp diye bi ilac aldim. tamamiyla forum siteleri tavsiyesiyle. siz benim yaptığımı yapmayın. oku baban gibi eşek olma. bu ise yaradi mi emin degilim. 3 gundur gunde 2 tane iciyorum. antidepresan kullananlar vs dikkatli olsun. beraber icilmiyor. gerci zaten almayin doktor kontrolu olmadan.
    - spor yaptim. (30 day shred) bu bayagi iyi geldi. yapmaya çalışın.
    - mindfullnes terapi iyi geliyormuş. bunu bi araştırabilirsiniz.
    - saglikli beslendim. bol bol su ictim. badem, yumurta, et, balik beyni besledim. beyin bedava ama korumasi zor.
    - insanlarla iletisimi kesmemeye çalıştım. bu hissi yasayanlar bilir. ıletisim bayagi zor. cunku karsindaki konusuyo ama tv izliyor gibisin asdfff
    - cisimlere cok odaklanmayin. gercekligi sorgulama vs aklima gelince hemen sarki falan soyledim icimden.
    - bir yerde oneri olarak bu his gelince etraftaki biseyleri koklayin. tadına bakin. en az 5 cisme dokunun. 3 farkli renk görün gibi bisey yaziyodu. dagi tasi elledim. bi iae yaraamadi ama yine de sizde yarar belki.
    - ve son olarak. sabah okula giderken yavuz cetin- yasamak istemem artik dinleyip, bu his gecmicek herhalde ben en sonunda kopruden atlicam falan diye dusunuyodum. öyle kotu haldeydim. aksam sans eseri yurtta resim kursuna denk geldim. oturup 1 2 saat tablo cizdim. ve şuan butun gerceklik geri geldi. her sey geri geldi. ellerim benim. sesim benden çıkıyor. etraf uc boyutlu. gözümün önündeki jelatin kalkti. kafamin ağırlığı gitti. hello gercek dunya...
    cok uzun oldu. özetle kafayi dagitmaya calisin, stresli ortamda bulunmayin, fazla düşünmemeye çalışın.
  • algıyı diyorsun, bari kendim kandırıp bir şekilde yola getireyim. o da yok. nevizade'ye gidiyorsun, halkalı gibi geliyor. halkalı'ya gidiyorsun, dudullu gibi geliyor ortam. dudullu'ya gidiyorsun, istoç gibi geliyor her yer. ben hayatımda istoç'a gitmedim ama dudllu bana istoç gibi geliyor. bazen de bayrampaşa gibi geliyor, çok samimiyim. bunun tam olarak ne olduğunu ve çaresini bilen varsa insaniyet namına. geyik yapmıyorum, böyle ciddi bir mevzunun geyiği olmaz çünkü.
  • bir insanın aniden bulunduğu ortama yabancılaşması, donması. kişi kendine "kimim ben?", "neredeyim ben?" diye sorular sormaya başlar. ve işin ilginç tarafı bu durum eğer kişi birisine saati sorar veya ayakkabılarını çözüp tekrar bağlarsa geçer. en azından büyük bir kısmı öyle kurtuluyormuş. bu durumdan müzdarip olan hemen hemen herkesin böyle bir şeyle o süreçten kurtulması çok garip. bu arada tedavi olarak kastetmedim, o an ki sorulardan kurtulup herşeyi hatırlamasına neden olan durumdan bahsettim hani yanlış anlaşılmasın.
  • disosiasyonun bir çeşidi olarak tam bir ayrışma/çözülme halidir. çoğunlukla beraberinde depersonalizasyon da vardır ve kişiyi yaşadığını hissedemez hale getirir. benzer bir tabirle ruhu bedeninden önce ölen biri gibi akvaryumda balık, denizde yosun, havada polen gibi hisseder kişi kendini. kronikse boğucudur. intihar dürtüsünü beraberinde getirir. kişi, içinde bir yerlerde kalan ufak bir gerçeklik ve kendilik algısıyla bir nebze de olsa hayata tutunabilir.
  • allah düşmanıma yaşatmasın diye dua ettiğim durumdur."burası neresi,ben kimim,bunlar kim,yaşam ne,bu ne,ben ne yapıyorum" gibi soruların her an beyninizi meşgul etmesi ve işin kötüsü çoğunlukla bir cevap bulunmadığı durumdur.birine anlatsan yaşadığın durumu deli muamelesine yakın bir muamele görürsün,anlatamazsın daha da büyür içinde.arkadaş nedir bunun çözümü?
  • (bkz: çeken bilir)
hesabın var mı? giriş yap