• nedense adından hiç bahsedilmeyen çok güzel bir türk filmi. 2000'li yıllarda ilk defa televizyonda (trt 2) gördüğümde şaşırmıştım, böyle bir film mi var? yoksa yeni bir tv dizisi mi filan diye. ama 1986 yapımı imiş. nedense şener şen'in fırtına gibi estiği, bir nevi resmi celebrity olduğu 80'ler sonu ve 90'lı yıllarda, hatta ondan sonra da hiçbir bağlamda bu filmin adının geçtiğine rastlamadım. sanki kimsenin hatırlamak istemediği bir filmdir.

    film aslında çok genel bir sistem eleştirisi yapar, iktidar hiyerarşisinin nasıl işlediğini gösterir. üstelik teknik anlamda da o dönem yapımlarına göre gayet iyi olduğu görülebilir.
  • bu film için underrated veya unutulmuş demek yanlış olur. bayaa bayaa adı konulmamış bir sansür var gibi üzerinde. yoksa, izleyen herkesin çok beğendiği bir film olsun. orijinal eser: reşat nuri güntekin. senaryo: barış pirhasan. yönetmen: atıf yılmaz. oyuncu kadrosu: şener şen, ve (bence 70-80'ler sinemasının bel kemiği, şimdilerde şiddetle eksikliği hissedilen) mükemmel karakter oyuncuları.

    gel gör ki ne bir belgeselde, ne bir ropörtajda, ne bir gazete köşesinde adı geçer bu filmin. yıl olmuş 2012, hala insanlar tesadüfen bir yerlerde rastlayıp da "aaa böyle bir film mi varmış" diyorlar. önce özel televizyonlar, ardından internetin gelişi sağolsunlar türk sineması ve müziğinde tozlu arşiv diye bir şey bırakmadılar. bunu iyi manada söylüyorum, sadece geç doğduğumuz için ebediyen göremeyeceğimiz duyamayacağımız eserler, bu tvler ve internet sayesinde önümüze geldi. ama nedense bazılarına hala ve ısrarla eli gitmiyor medyamızın.
  • resat nuri guntekin'in oldukca komik romani..bir kasabada alem yaparken yaralanan ve bunu vilayete yutturmak icin sahte deprem hikayesi yaratan bi belediye baskaninin oykusu..filmi de cekilmis ve basrolde sener sen oynamisti..
  • osmanlı bürokrasisinin son dönemki halktan kopukluğunu ve idare-i maslahat zihniyetinin nasıl genlerimize işlediğini gösteren şahane bir başyapıt.

    merkez dışındaki yerlere olan ilgisizliği, halkın sefaletini, matbuat yasaklarını, istifçiliği, rüşveti, iltiması tekmilini birden mükemmel anlatır.

    --- spoiler ---

    kaymakam halil hilmi; sözde deprem sonrası ahalinin uğradığı zarar ziyanı görmek için yanına bekçi hurşit'i alarak at arabası ile dolaşmaya çıkar.

    - yahu kasabanın mahalleleri dururken biz niye köylere gidiyoruz hurşit?!
    + mahallede dolanıverirsek arabanın parası cebinden çıkar kaymakamım! ama az köyleri dolanıverirsek hem köylünün gönlünü alırsın hem de arabanın parasını hükümet verir dediydim!
    - haaa, tabii canım! köylünün durumunu öğrenmek önemli!

    yine aynı kaymakam, şehzade hazretleri'nden madalya alırken:

    - halk, memura vediatullahdır!; demeyi de ihmal etmez bak!

    --- spoiler ---

    bütün oyuncuları canlandırdıkları karakterlerde üstün performans gösterse de; tarık papuççuoğlu'nun canlandırdığı halk arasında ''deli kazım'' olarak anılan mühendis kazım karakteri harikadır.

    --- spoiler ---

    halk, sözde deprem sonrası şikayetlerini iletmek için kaymakamlık önünde toplanmıştır. galeyana gelip içeri girmeye çalıştıklarında ise mühendis kazım balkona çıkıp halkı yatıştırmaya çalışır. kaymakam halil hilmi de onu desteklemektedir. deli kazım halkı yatıştırmayı başarır. ancak kürsüye çıkmanın verdiği gazla kendini tutamaz:

    - ümit ederim bu felaket millet olarak bizi bir kez daha birbirimize yakınlaştırır. evet arkadaşlar! bazı felaketler vardır ki; bölünüp parçalanmış gibi görünen milletlerin vicdan ve şuurunda şiddetli bir kırbaç darbesi tesiri yapar ve onları büyük bir hiddetle şahlandırır!
    + aman birader!
    - bizi de millet olarak şahlandıran ve irticanın başına sıkılmış bir yumruk gibi indirten bir 31 mart vakası olmamış mıydı?!
    + yahu kazım bey, sırası mı şimdi bunların?!
    - lakin heyhat bu ulvi şahlanıştan nasibini almamış, köhne zihniyetlerini devam ettirmeye mütemayil bazı bedhahlar halen mevcut ve tesirlidirler! tesirli çünkü biz inkılabımıza lazım geldiği şekilde sahip çıkamamaktayız! tesirli çünkü biz balkan yenilgisinden bile ders alamadık! tesirli çünkü çeteci süngüleri altında can veren masumların, emzikli kadınların, ak sakallı ihtiyarların feryatları kulaklarımızdan pek çabuk silindi. peki sorarım sizlere bu gaflet daha ne kadar devam edecek?! bir lokma ekmek için, bir çul hırka için elini açmış bekleyen zavallıya sırtını çevirmiş bu zihniyete daha ne kadar boyun eğeceksiniz?! ey aziz milletim heyhat ki hala biçare bir yaralı gibi inlemektesin! silkin artık! uyan artık! uyan ey yareli şir-i jiyan bu hab-ı gafletten! uyan! (bkz: hürriyet kasidesi) *

    bu gazı alan halk tekrardan kaymakamlık binasına saldırır; efsane bir sahnedir.

    yine halil hilmi kaymakamlıktan alınınca hürriyet kasidesi'nden:

    - görüp ahkam-ı asrı münharif sıdk u selametten; çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükümetten! ; mısralarını okur.

    sonra tam şehzade trenden inmek üzereyken valinin:

    - yahu istasyonu yıkmayı unutmuşuz!
    + emredin hemen yıkalım! ; demesi bombadır.

    --- spoiler ---

    geniş zamanlı bir eserdir; dünü de, bugünü de, geleceğimizi de güzel anlatır.

    ''ağlayın ah ağlayın! öksüzlere, dullara;
    gökten imdat bekleyen şu günahsız kullara!
    bir küçük yavru yetim; nerede babacığı?
    bir çıplak ana mahsun; nerede kocacığı?
    namazsız gömüldüler kapkara topraklara;
    sürüklenip gidiyor karışmış yapraklara.''
  • türk sinemasının hak ettiği değeri ve ilgiyi görememiş iki muhteşem filminden biridir. işin ilginç tarafı diğer 2.si de yine şener şen'in oynadığı gölge oyunu filmidir.
  • reşat nuri güntekin'in aynı adlı romanından uyarlanan, atıf yılmaz'ın yönettiği şener şen'in başrolde oynadığı ahlak, bürokrasi ve hiyerarşi üzerine mükemmel bir film.

    http://www.imdb.com/title/tt0263257/

    --- spoiler ---

    birinci dünya savaşı'nın avrupa'yı kasıp kavurduğu, osmanlı'nın henüz savaşa girmediği yıllarda geçer. anadolu'da küçük bir kasabada, kendi halinde yaşayan insanlar. bir gün, ilçenin kaymakamı da dahil olmak üzere kasabanın bütün devlet görevlileri bir evde alem yaparken, amiyane tabirle karı oynatırken ev ufaktan sallanır. hepsi sarhoşluktan, panikten düşer, yuvarlanır, yaralanır. alem yaparken ev sallandı demekten korkan kasaba efradı da zelzele oldu diye dedikodu çıkarmak zorunda kalır. alemde bulunan kasaba doktoru "kaymakam ağır yaralı" der.

    haberler büyüyerek istanbul hükümeti'ne yüzlerce ölü ve yaralı, taş üstüne taş kalmaması olarak ulaşır. istanbul'da yardım baloları düzenlenir, osmanlı'yı savaşta yanına çekmek isteyen avrupa devletleri de kucakla yardım göndermeye, afet bölgesine heyetler yollamaya başlar.

    yakalarını sıyırmanın tek yolu gerçek bir deprem olmasıdır. ve olaylar gelişir...

    --- spoiler ---
  • ironik adının değirmen oluşu, bu değirmenin suyu nereden geliyo sorusunda gizlidir.
    yoksa filmde değirmenle, değirmencilik ile falan alakalı en ufak bir sahne dahi yoktur.

    ismi bilinmeyen taş gibi filmlerdendir. kimse bilmez. o yüzden güzeldir.
  • bir çingenin sevda hikayesi... sabahattin ali'nin akıllarda kalan hikayelerinden.. (bkz: hanende melek) çingene şöyle severmiş...

    "çiçeklerin açtığı mevsimde, senin kollarına yaslanan ve çiçekler kadar güzel kokan bir vücutla uzak su kenarlarında oturmak ve öpüşmek yoruluncaya kadar öpüşmek hoş şeydir... seni gördüğü zaman zalimce başını çeviren mağrur bir dilberin kapısı önünde veya ışığı altında sabaha kadar dolaşmak, bunu candan arkadaşlara ağlayarak anlatmak, söz aramızda gene hoş şeydir. fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımağa tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek, işte adaşım, yalnız bu sevmektir. "
  • 1986 yilinda film haline getirilmis resat nuri guntekin romanidir. basrolunu sener sen ustlenmistir. osmanli zamaninda kohnelesmis devleti ve devletin memurlarinin duzeni kendilerine nasil da uydurduklarini gostermektedir.

    --- spoiler ---
    kasabanin kaymakami bir gece alemindeyken, bulunduklari konak sallanmaya baslar. icknin de verdigi saskinlikla zelzele oldugunu sanan insanlar kacisirken birbirlerini yararlarlar. yaralananlar arasinda kasabanin kaymakami sener sen de vardir. ertesi sabah is guzar bir kac memur yuzunden olay devlet-i osmaniye nin kulagina hatta dis ulkelere kadar bile ulasmistir. padisahin yegenini kasabaya yabanci gazetecilerin de oldugu bir heyet ile gonderecegini duyan kasabanin onde gelenleri ve halk bir gecede zaten 4 te 3 u yikik olan kasabayi viraneye cevirirler. artik kasaba gercekten deprem gormus izlenimine tamamen sahiptir.

    --- spoiler ---
  • en güzel türk filmlerinden biridir.
    geçenlerde bir liste yayınlandı ilk 10 da o kadar saçma filmler vardi ki şaşırdım kaldım.meğerse anket yaparak o listeyi ortaya çıkarmışlar.yaw adama derler ki o zamanda akedemi ödülleri de anket sonucu belirlensin.
    işin içine sinema sanatının profesyonel kıstasları girerse nacizane kanımca bu film üst sıralarda yer bulur.her seyden önce bir tarih filmi olan bu başyapıtı izlerken kendinizi zaman tünelinde hissedersiz.gerek oyunculuklar,gerek kostümler,müzikler o kadar başarılıki...
    şimdi bakıyoruz da yok muhteşem yüzyıl yok fetih 1453.... bu filmin eline su dökemezler su!!!!!
hesabın var mı? giriş yap