davet
-
davet ...
"şunları bir araya toplayayım.
bir güzel muhabbet edelim" diye düşündüm.
mutfak işinden de anlarım.
donattım sofrayı.
bayağı uğraştım.
hepsinin, ayrı ayrı ne
yemekten, ne içmekten
hoşlandığını iyi bilirim.
bayağı da para gitti.
birinin yediğini öbürü yemez.
ötekinin içtiğini beriki içmez.
dört kişilik sofra kurdum.
mumları da yaktım.
bak hepsi, erick satie severdi.
hatırladım.
müziği de ayarladım.
geldiler.
20 yaşında ben,
35 yaşımda ben,
40 yaşımda ben ve
bugünkü ben dördümüz.
birden yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum.
kırk yaşımın karşısına da, ben geçtim.
yirmi yaşım, otuz beş yaşımı tutucu buldu.
kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.
yatıştırayım dedim.
"sen karışma moruk" dediler. büyük hır çıktı.
komşular alttan üstten duvarlara vurdular.
yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı.
evin de içine ettiler.
bende kabahat.
ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine ...
can yücel. -
süper bi sezen aksu şarkısı:
"çıplağına sar beni, toprağına kar beni,
kaynağından dökül gürül gürül çoğalt ki kendini
dağları seller alsın, selleri yangın sarsın
bozulsun bahçe bağ, dalda üzüm sarhoş, ben tarumar.
attila özdemiroğlu'nun mükemmel bestesi ve düzenlemesi.
"ışık doğudan yükselir" albümünden. -
-
tamamını yazalım şarkının...
gel en sevap günah, gel canımın canı
sevdaya adanmış esmer yasak hırsızı
ah ateşten gömlek, ah oynaşın kurdu
aşkla ağulanmış güzellikler yurdu
tutuşan tenime zülüflerini sür
asi, hırçın, hür
arka bahçelerde dişlediğim mür
gel çıplak ve pür
gel en sevap günah, gel canımın canı
sevdaya adanmış esmer yasak hırsızı
ah ateşten gömlek, ah oynaşın kurdu
aşkla ağulanmış güzellikler yurdu
tutuşan tenime zülüflerini sür
asi, hırçın, hür
arka bahçelerde dişlediğim mür
gel çıplak ve pür
çıplağına sar beni, toprağına kar beni
kaynağından dökül gürül gürül
çoğalt ki kendini
dağları seller alsın, selleri yangın sarsın
bozulsun bahçe bağ
dalda üzüm sarhoş ben tarumar
çıplağına sar beni, toprağına kar beni
kaynağından dökül gürül gürül
çoğalt ki kendini
dağları seller alsın, selleri yangın sarsın
bozulsun bahçe bağ
dalda üzüm sarhoş ben tarumar
müziği atilla özdemiroğluna, sözleri yelda karakaşa aittir..
finalde serçem bir aaaaaaaaah ve aman çeker....
yaylılar üflemeliler ile karışır.. tuhaf bişeydir... -
şehirlerarası yolda dinlenmek için durulmuş aile çay bahçesinde edebinle oturmuş çay içerken radyoda çalmaya başlayan, tuvaleti temiz izlenimi veren bir benzin istasyonuna sığınıp kelli felli amcaya "50 milyonluk" deyip kasaya yönelirken kaset kapağına kitlenilen, yeşile dönmesine saniyeler kalmış sarı trafik lambasına pür dikkat bakarken birden yandaki arabadan duyulan ya da kapı pencere açık ders çalışmaya kasılan bir gecede kitaba gömülmüşken yan apartmandan yükselen, ama illa ki zamansız, ama illa ki yersiz kulağa gelen şarkı. aklı alıp peşinden "şeytan aldı götürdü satamadan getirdi" diye tekerlemeler söyleten şarkı.
günah gibi şarkı. -
insani -tutmayin beni seks yapicam- diye bagirtabilen sarki.
ya cok asik olunan bir sekilde birlikte olunamayan (mesafe olabilir, platonik olabilir) ya da tanimadigin sahane biriyle seks istegidir ama bu. kocayla yanindaki sevgilinle degil. -
ciddi ciddi erotizm barindiran sezen aksu sarkisi. sadece sarki sozleri ya da sezen aksu'nun yorumu erotik degil. garip bir sekilde enstrumanlar dahi erotik geliyor bana. kontrabas'in erotigi olur mu demeyin. hele bir dinleyin.
-
sezen aksu'nun en bedene hitap eden şarkısı benim de ergenliğe dair en aklımda kalan anılarımdan birinin baş rolu.
14-15 yaşlarında mıydım tam hatırlamıyorum, en yakın iki kız arkadaşımla yazın film izlemeyi alışkanlık haline getirmişiz. o zamanda yaşıtlarımızın pek bilmediği ama bizi az çok havalı gösterecek tüm filmleri izliyoruz. en yakın arkadaşımızın bir abisi var bizden 7 yaş büyük ondan duyduklarımız çoğu, onun arşivinden. daha doğrusu en yakın arkadaşımın abim bu filmi izledi geçen hadi izleyelim diye bizi çağırıyor hep, şimdi izlicez diyo biz de onlara gidiyoruz. o zaman anlam veremediğimiz belki az büyüsek daha iyi kavrayacağımız filmleri izliyoruz. american history x, clockwork orange, closer bunlardan birkaçı. nese bir gün yine film zamanı, bizim kız dedi çok iyi film izleyeceğiz şimdi fatih akın yönetmeni falan. fatih akınla ilk tanışma benim için, nese sıralanıyoruz yatağa ışıkları söndürüyoruz öğlenin tam ortası, panjurları falan kapatıyoruz çünkü sinema gibi olması lazım. film başlıyor ismi kısa ve acısız, izliyoruz almanyaki türk hayatı iyiymiş diyoruz, şu an tam hatırlamıyorum bile ne olduğunu. ama bir sahne aklımdan hiç çıkmıyor, esas oğlan kızın evine gidiyor arka fonda bir şarkı başlıyor, bir anda bi tuhaf oluyorum. hayatımda ilk defa bir erkeğin bir kadını arzuladığını kadının onun sarıp sarmadığına olabildiğince gerçek olabildiğince yalın şahit oluyorum. belki de ilk sevişme sahnesi görüyorum hayatımda, arkada bu şarkı sezen aksunun sesi bir anda esir alıyor sanki. vay be diyorum ergen halimle, vay be ne dünyalar var. öle güzel geliyor ki kızlarla birbirimize bakıp gülümsüyoruz. film bitince de neydi o şarkı da diye şarkıyı bulup ayrı ayrı evlerde dinliyoruz. fatih akın tam o zamandan nereye nasıl nokta atışını yapacağını pek iyi biliyormuş, kaç yaşıma geldim hala aklımda etkisi.
sonuç olarak sevişme şarkısı gibi sevişme şarkısı ama bundan az biraz daha öte nasıl öte açıklayamıyorum. -
aynı zamanda bir sunay akın şiiri;
" dürüst olalım beyler
ilk adım sizden
sökün savaş gemilerinden
can simitlerini " -
ikiyi bir edişlerin nihayetini kadının koynuna yollayan şarkı.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap