• medeniyet'in insanlığa attığı kazıklardan birisi de dans'ı bir seyirci sanatına, seyirlik'e çevirmiş olması olabilir. neden dersen şundan: dans iştirak etmiyorsan çok manasız bir takım hareketlerden ibaret. dünyanın en güzel dans gösterisini getir, en süper hareketlerini, koreografisini yapsınlar, yine de iştirak etmediğin sürece müzikle beraber ordan oraya oynaşan adamlar, uzuvlar dışında arkada çalan'a da, sana da bir şey ekleyemediği, veremediği için tam bir işkenceye dönüşüyor. bu biraz ''22 adam bir topun peşinde, ne anlıyorsunuz?''a benziyor gibi gelebilir. yanılmayın. biraz benzemiyor, aynısı. nasıl ki bu lafı söyleyenler hayatında futbol oynamamış kişiler oldukları için izleyenlerin ne anladığını anlayamıyorlarsa; ben de aynı gerekçelendirmeyi tam tersinden dans gösterileri ve performanslar için yapıyor, dans'ı dans etmeyi, yani müzikle beraber ordan oraya oynaşıp uzuvlarımı sallamayı bilen birisi olarak bu olup biteni anlayamıyorum: müzik varsa, götümü başımı da ona uydurup habelkader oynatabiliyorsam ben niye bu herifleri izliyorum? çıkarım kendim oynarım. onlar beni izlesin.

    öylee öö, aaa, sen de bitirdin dansı yok. siz beni bilmiyorsunuz, diktatör olsam, ki olmak istiyorum, direktoman yasaklatacağım şeyler bu dans gösterileri. güzel dans edenlere gıcık olduğum için değil, gösteri'ye dönüşmesine gıcık olduğumdan. bale misal? dans di mi bale? tıp tıp tıp, pıt pıt pıt, spagatolar, prüvetler, bilmemneler. madem yapılabiliyor, çıksın herkes elinden geldiğince yapsın o işi. illa ustalık, uzmanlık olacak diye bir şey yok. baleyi 'uzman'ı yapınca daha iyi oluyorsa da, bana ne? kime ne? oluyorsa kendine iyi oluyor, alıyorsa kendisi haz alıyor. 'izleyen de haz alıyor' yok. izleyen yaşlı, yatalak, hasta, sakat, yaralı değilse izlemekten zevk almayacak kardeşim. zevk almak için de dans izlemeyecek! bale yapan bale izleyebilir ama, ''22 tane adam bir tutunun peşinde ne anlıyorsunuz anlamıyorum'' diyene, sen karışma anlamazsın diyebilir. diyebilir ama halı saha muadili bale ortamı kurulması şartıyla. yoksa devlet bilmemne balesi diye bale olursa, onu da bir grup adam yapıp, hayatı boyunca tutu giymemiş onbinlerce bale yapmayan adam izlerse itiraz ederim.

    aynı şekilde, yine diktatör olsam 'ya ben dans etmeyi bilmiyorum' diyen herkesi yumrukla, tekmeyle döve döve dans ettiririm. devrimci, dönüştürücü şiddet sadece muktedir ile, muhafız ile sınırlı olmamalı. bazı adam var dayak yemeden kendisine iyi gelecek olan şeyi, dans'ı bilmiyor. onu dövmeden de ikna edemiyorsak bu hadisenin güzelliğine, dans etmeyi bilmek gerekmediğine, dans etmeyi bilmek diye bir şey olamayacağına, dans'ın sadece gerizekalı ve cahillerin yapmaktan zevk aldıkları maymunca hareketler bütünü olmadığına, entelektüel, birikimli, korteks dünyasında yaşayanların da danstan -bi deneseler- aynı zevki alacaklarına, hayatın, varoluşun evrenin sadece bilişsel, dilsel olarak algılanması yönündeki dayatmaya çok fena kaptırdıklarına, o zaman devrimci şiddet o kişiyi zorla da olsa dans ettirmek için şiddet gereklidir. zaten bilen bilmeyen herkesi zorla dans ettiremediğim devrimden ben ne anladım? sıkacaksın ayaklarına doğru, ''dans et dans et!'' diye, bak nasıl sonra öpecek o silahı, ömer seyfeddin hikayesindeymişçesine nasıl emecek, yalayacak namlusunu, şarjörünü şaşıracaksınız.

    bütün bu entryi yazmama vesile olan 'baylamos' şarkısına buradan selam yolluyorum. yolluyorum çünkü, baylamos ile bir kere daha anlıyoruz ki 'manasız ötesi' bakkal, çakkal müziklere ihtiyacımız var. şarkıları dinleyerek tecrübe etmek tek yöntem değil, manaların ötesi ve dışından oyuna girip dans edilerek deneyimlenebiliyorlar. siz daha yerinizde oturun.
  • ayakta sevismektir.
  • -yatay isteklerin dikey anlatımı.*
    (bkz: moral bozukluğu ve 31)
  • ". . .

    mesele, evrenle birlikte dans edebildiğimiz ya da hayatımızı denetleme adına bu danstan koptuğumuz zamanların birbirine oranı. üst-sistemlerin şartlandırmaları ve beklentileriyle birlikte yaşama durumunda olmamız, çoğu zaman hayatın kendi mecrasında akmasına izin vermiyor ve evrenle birlikte dans edebildiğimiz zamanlar sınırlanıyor. bu durum farklı türde bir başka dansı sürdürmemizi gerekli kılıyor; 'üst-sistemlere tutsak olmamaya çalışarak onlarla birlikte yaşayabilmenin dansı'.

    kolay bir dans değil bu. üst-sistemlerle kavgaya tutuşmanın, onlara boyun eğmekten farklı olmadığını düşünüyorum. aslolan, gerektiğinde üst-sistemlerin temsilcisi olan çoğunluğun onaylayamayacağı kararları verebilecek yüreğe sahip olmak ve üst-sistemlerin sunduğu rüşvetleri geri çevirip yolumuza devam edebilmek.

    üst-sistemler egonuzu okşayabilir, sizi ödüllerle doyurup kısırdöngüde debelendiğinizi görmenize fırsat vermez, miâdınız dolunca çöpe atabilir. iç sesinizin doğrultusunda yolunuza devam ederseniz, başlangıçta kendinizi korumasız, ayrıksı, tek başına hissedebilirsiniz. ama kendiniz olmabilme çabasının sona ermeyen yolunda direnirseniz zamanla dünya size gelmeye başlar.

    ikisinin de bedeli var, kim hangisini ödemek istiyorsa onu seçer.

    . . ."

    engin geçtan ~ seyyar
  • "..dans, her şey olabilir.
    hatta bir şeye inandığın için yumruğunu havaya kaldırmak bile..""
    desert dancer

    - dans edebilen/ ettirebilen inançlarımız, var olsun..
  • müziği insan vücudu üstünden dinlemek...
  • "dans neden güzeldi? yanıt: çünkü dans, özgürlüksüz bir harekettir. çünkü dansın temel anlamı tümüyle estetik bağımlılığında, ideal özgürlüksüzlüğünde yatar. ve eğer atalarımızın yaşamlarının en esinli anlarında kendilerini dansa verdikleri doğruysa bu, ancak tek anlama gelebilir: özgürlüksüzlük içgüdüsünün en eski zamanlardan beri insanoğlunun içinde bulunduğu.." yevgeni zamyatin - miy
  • yaşamın en temel güdüsel hareketlerinden doğmuş olduğu düşünülen dans da bir çeşit iletişim aracıdır.
    musa'nın kızıldeniz'i yarıp geçmesiyle kurtulanlar, yehova'ya dans ederek şükretmiş, aztekler ve kızılderili*ler ateş dansına âşık olmuş, son ve kesin adaletin canlandırılışı da "ölüm dansı" adını almıştır.
    ayrıca insanların, tarih boyunca hiçbir şeyi; ister tek başına, ister bir eşle, ya da grup olarak bedenlerini müziğin âhengine bırakmak kadar eğlendirici bulmadıklarını yazar kitaplar.
  • "ruhun şarkı söylerse, hayat seni mutlaka dansa kaldırır."
  • bazi insanlarin kendisini oldurmesine ve delirmesine engel olan sey.
hesabın var mı? giriş yap