• dalkavukla ilgili şöyle bir meseli de aktarmadan geçemedim efendim, buyrun:

    "eskiden konaklarda dalkavuk bulundurmak adetmiş. konağın birinde bir gün bey demiş ki:
    - bir dalkavuk alacağım, filan gün imtihan var, sağa sola haber salınız. derken o gün gelmiş, kapının önünde dalkavuk adayları sıra olmuş. biri içeri alınmış. bey sormuş:
    - sen dalkavuk musun?
    - evet efendim.
    - ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.
    - olur mu efendim? ben filan bey'in yanında şu kadar, fişmekan bey'in yanında da bu kadar sene dalkavuk olarak çalıştım.
    bey:
    - olmadı, sen çık. demiş.
    derken ikinci, üçüncü... adaylar gelmiş, konuşma hep aynı, cevaplar hep aynı. bey, dalkavuğunu bulamayacağını düşünmeye başlamış ki, içeri biri girmiş. bey:
    - söyle bakalım sen dalkavuk musun?
    - evet efendim.
    - ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.
    - hayır, hiç benzemem efendim.
    - dur bakayım, biraz da benziyorsun galiba.
    - evet efendim. ben biraz da dalkavuğa benzerim.
    bey hemen dışarı haber salmış:
    - tamam ben dalkavuğumu buldum."
  • paşalardan biri dalkavukları arasında "dalkavukluk yarışması" açmış. dalkavuklardan biri, bir satırını arap harfleri, bir satırını latin harfleri ile yazdığı bir mektup göndermiş paşaya. paşa mektubu yazan dalkavuğu çağırtıp mektubu neden bu şekilde yazdığını sormuş.

    dalkavuk sırıtarak,

    "paşam, boyn-u aziziniz yorulmasın diye böyle yaptım. arap harflerini okurken sağdan sola ilerlersiniz. ertesi satırda başa dönmenize gerek kalmadan latin harfleri ile soldan sağa ilerlersiniz. böylece her satırın sonunda başa dönmenize gerek kalmaz. mübarek boynunuz yorulmaz..." demiş.
  • rivayet ederler ki büyük padişahlarımızdan biri bir gün:

    -yaw dalkavuğum, şu patlıcana bayılıyorum; çok latif bir zerzevattır.

    -beli sultanım, tensip buyurdunuz; hele beğendilisi ağzınıza layık.

    -yok yok, dalkavuğum canım, ot gibi, saman gibi tatsız tuzsuz bir şey

    -ne güzel söylersiz sultanım efendim; ne menem bir zerzevattır ben de bilememişim. ne tadı vardır ne de tuzu. çirkindir de

    -yaw, dalkavuk efendi, bir karar veresin artık. latif bir zerzevat mıdır yoksa mundar bir şey midir, şu patlıcan? ben ne dersem onu söylersin peşim sıra. senin hiç mi kendi fikrin yoktur.

    -isabet buyurdunuz, sultanım efendim, yoktur. ben patlıcanın değil efendimin dalkavuğuyum
  • resad ekrem kocu tarihimizde garip vakalar adlı kitabında dalkavuklara yapılan latifeler (resad ekrem kocu latife desede bence bunlar dupeduz esek sakası) ve bunların ucretleri hakkında bilgi vermektedir.
    " dalkavuk vucudunu da eglence aleti yapmıs bir zavallı, bir biçaredir; hatta dalkavukluk tehlikeli meslektir. yapılacak ceşitli eglencelere gore dalkavuklara konulacak narh da sudur:

    dalkavugun burnuna fiske vurma (fiske basına): 20 para

    basına kabak vurma: 30 para

    yuzunu tokatlama (tokat basına): 30 para

    oturdugu minderden asagı yuvarlama: 180 para. (bir yeri incinir, kırılırsa tedavi ve cerrah parasını latife eden verir.)

    ciplak basına tokat atma (tokat basına): 45 para

    elinde bes on kıl kalmak ve dislerini leylek gibi catırdatmak sartıyla sakal zelzelesi: 60 para

    sakal boyamasına: 60 para (sakalın yarısı veya cumlesi arpa boyunca kırkılırsa, latifeyi yapan, dalkavugun uc aylık nafakasını verir. bu nafaka ayda 30 kurustan 90 kurustur.)

    dalkavugun kafasına iri bir yumruk indirme (yumruk basına): 40 para

    ellerine ve ayaklarına domuz topu baglama: 40 para

    yuzune murekkep ve komurle kara surme: 37 para

    kuyrugu dısarda kalmamak uzere bir fındıksıcanınını agzının icine kapatma: 400 para

    sakız dolabına (bostan dolabı) baglanarak su icinde bir miktar durdurulmak sartıyla bostan kuyusunda bir devrine: 600 para (bu latifeye birden fazla her devir icin ayrıca 100 para verilir. dalkavuk bogulur olurse cenaze masrafı latifeyi yapana aittir.

    bir tarafının uzengisi olmayarak hasarıca bir hayvana bindirilip temasasında hoslanılırsa: 300 para

    bir salkım uzumun sapıyla beraber yedirilmesi: 40 para

    bu vesika gosteriyor ki, eski dalkavuklarla zamanımızda dalkavuk kelimesinden anladıgımız mana ne kadar ayrı seylerdir. "
    keske eski zaman dalkavukları simdi de olsa hatta bugunku dalkavuklara yukarda sayılan maymunlukları yapabilsek. butceme gore bir ibislik secerdim aralarından.
  • (bkz: yalaka)
  • "çıplak kavuk" anlamında olduğu yaygın kanaatine ilaveten, "kavuk sallayan" anlamı da düşünülmelidir.

    geniş açıklaması ve etimolojik tahlili için;
    (bkz: dalyarak/@ilbertus)
  • machiavelli dalkavuklar hakkında şöyle buyurmuş:

    "saraylar hep onlarla doludur. gözleri kibirden kör olmuş hükümdarlar bu vebanın kendilerini çürütmesine engel olmakta zorlanırlar, çünkü diğer tarafta kaçtıkları, içine düşmekten korktukları büyük bir tehlike vardır, bu küçümsenmedir. dalkavuklar, bunu bilir, hükümdarı hep bir yerlere doğru çekiştirirler. bir gün yaptığını ertesi gün bozdururlar. sonunda hükümdar, durmaksızın değişen biri olur. neyi isteyip neyi saptadığı hiçbir zaman anlaşılmaz. verdiği hiçbir söze bel bağlanılmaz , bütün saygınlığı da böylece yok olur gider."
  • osmanlı döneminden güzel bir sözcüğü buraya bırakayım:

    (bkz: mütebasbıs) (a.) yaltaklanan, dalkavuk.
    (bkz: mütebasbısâne) (a.f.) yaltaklanarak, dalkavukluk ederek.
    (bkz: mütebasbısîn) (a.) yaltaklananlar, yardakçılar, dalkavuklar.
  • dal-kavuk yani kavuk sallayan demekmiş.

    çıkar ve menfaat için makam sahiplerinin her lafına doğru-yanlış, haram-helal demeden kafa sallamak, el ve etek öpmek ve iki büklüm olmak.

    ben hiç olamadım. bazı dönemlerimde ses çıkaramadığım ya da kabul edermiş gibi yaptığım zamanlar oldu tabi.

    ama şöyle orijinal bir dalkavuk olmayı beceremedim. yapım müsait değil, genetik kimyam muhalif olmak ve hata görmek üzere kurulu.

    yıllar içinde doğrucu davutluk oranım arttıkça artık kafa sallarmış gibi yapmayı da bıraktım.

    büyük özgürlükmüş ve gerçek gerçekten de seni özgürleştiriyormuş.

    şu aralar sorun çok önemli şahsiyetlerin bulunduğu ortamlara katlanamıyor olmam.

    şahsiyetlere değil etraflarındaki dalkavuk penguenlerine katlanamıyorum.

    o vücutları lastik gibi eğilip bükülüyor, yılan balığı gibi kıvrıla kıvrıla çok önemli şahsiyetin etrafını alıyorlar ya. gülsem mi kussam mı bilemiyorum.

    yahu hadi hristiyanlarda çan var.
    bizde günde beş defa bangır bangır allah’tan başka ilah yoktur diye ezan okunuyor.

    buna rağmen dalkavuk penguenler kendilerine tapacak ilahçıklar arayıp duruyorlar.

    hele sosyal medyada bir de resim paylaşmazlar mı.

    işte efendim bilmem ne önemli şahsiyetle bilmem ne toplantısındaydık falan diye.

    neyse yazdıkça sinir oluyorum.
    gideyim yemek yiyip film izleyeyim
  • arapçadaki dal harfinden gelmesi muhtemel olan sözcük, bu dal harfinin şekline bakarsanız öne doğru oldukça eğik olduğu görülecektir. bir başka teori ise osmanlıda kavuğun sargı ile sarılması ancak üst düzey memurlara ve saygın kişilere tanınan bir haktı. dalkavuklar ise padişahı eğlendirmelerine rağmen bu saygıyı hak etmedikleri için sargısız kavuk yani bir tür fes takarlardı. sözcük buradan da çıkmış olabilir.
hesabın var mı? giriş yap