• sitokin adı verilen ve hücrelerin birbirleri ile haberleşmelerini sağlayan aminoasit bazlı kimyasalların bir pozitif geri besleme döngüsü yaratarak derişimlerini fazlaca arttırmalarına verilen addır.

    hücreler çeşitli patojenlere, yani hastalık yapıcı kimyasal yahut mikroorganimalara tepki olarak sitokin adı verilen ve çevrelerindeki yahut organizma içerisindeki diğer hücrelerin ilgili patojene karşı tedbir almasına olanak sağlayan aminoasit bazlı kimyasallar salgılarlar; lise biyolojisinde de anlatılır. salgılanan bu kimyalları algılayan hücreler, ellerinden geldiğince saldırıyı bertaraf etmek için gerekli önlemleri almakla kalmaz fakat eşzamanlı olarak kendileri de sitokin salgılamak suretiyle kulaktan kulağa diğer hücreleri de durumdan haberdar etme, sitokinlere duyarlı bağıışıklık sistemi hücrelerini olay yerine intikale davet etme telaşı içerisine gireler.

    organizmanın patojen'e karşı aldığı önlemlerin yeterisiz kaldığı ve patojenin hızlı yayılışının sürdüğü durumlarda sitokin salgısı kontrolsüz olarak çığ gibi artar ve vucuda zarar vermeye başlar zira sitokinler ancak eser miktarlarda düzgün iş görürler; kanda ve dokularda derişimleri artınca toksik etki göstermeye başlarlar. kimi durumlarda bu toksik etkinin sonucu ölüm dahi olabilir.

    enteresan bir fenomendir. organizma kendi yarattığı "amanın saldırıya uğradık!" yaygarası içerisinde kendi sonunu hazırlar. sitokin kasırgası olarak türkçeleştirilebilecek bu olgu, sars, kuş gribi ve hatta ebola'nın ölümcüllüğünün arkasında yatan sebeplerdendir. yine enteresandır bağışıklık sistemi "iyi" çalışan bireylerin bu tip hastalıklardan ölme riski daha yüksektir.

    yumurtaya can veren rabbim verdiği canı almak hususunda da fevkalade egzotik yöntemler geliştirmiştir.
  • bağışıklık sisteminin buglanması diye tanımlanabilir. çıkış noktası pozitif geri besleme adı verilen bir döngüdür. normalde vücut bu döngüyü dengede tutar ancak patojen aşırı agresifse vücudun tepkisi de sert olur ve çok fazla sitokin sinyali göndererek t-cell denilen lenfositlerin ortama akmasını sağlar.

    sitokin fırtınası haddinden fazla lenfosit tek bir noktada toplanmaya başladığında gerçekleşir, zira az sayıda yararlı olan bu hücreler sayıca arttıkça toplu imha gerçekleştirmeye ve korumak için geldikleri doku ve organlara zarar vermeye başlarlar. bunu daha yalın bir dille anlatmak gerekirse bir kişinin gelip "mahallede kavga varmış" demesinin kulaktan kulağa yayılması ve herkesin ortama akın etmesiyle çıkan arbedede olay yerinin enkaza dönmesi olarak tanımlarsak yanlış olmaz.

    ebola'nın öldürücü olma sebebi budur, kısacası vücudun kendi kendini mahvetmesine sebep olmaktadır.
  • 1918 grip salgınında milyonlarca genc, saglikli insanin olumune yol actigi dusunulen, bagisiklik sisteminin pozitif geribesleme dongusune girmesiyle olusan bir tur algoritma hatasi olup en cafcafli molekuler biyoloji terimleri arasinda mitotic catastrophe ve central dogma ile basi cekmektedir.
  • vücudumuzda bulunan her bir hücreyi bir ev olarak kabul edersek normalde o mahallede bulunan her bir evde yaşayan ahali (hücre içindeki genetik yapılar) hem kendi içinde hemde diğer komşuları (çeşitli özellikteki hücreler) ile huzur içerisinde, mutlu, mesut yaşamlarını sürdürüyorlardı.

    sonra günlerden birgün eşkiya (virüsler), bölge halkının yöresel kıyafetlerine (hücre tarafından tanıdık olarak algılanan virüsün taç şeklindeki proteini) bürünerek şehre indi ve kapıları çaldı. hane halkı şapkasına, yemenisine (virüsün taşıdığı taç yapısına) aldanıp tanıdıkları bir komşunun geldiğini düşünerek kapıyı açtı.

    ve açar açmaz eşkiyanın (virüslerin) işgal girişimi ile karşı karşıya kaldılar. eşkiya başı her eve bir adamını (rna genetik kodunu) yerleştirdi. bunu gören evin genç oğlu fırsattan istifade hemen telefona sarılıp yakın köydeki akrabalarına (bağışıklık sisteminin hücrelerine) haber verdi. "koşun yetişin, biz dost sandık adamları onlar bizi rehin aldı"

    normal bir olayda o telefonla aranan köyün kabadayısı (makrofaj vb) arkadaşlarıyla (sitokinler) gelip o sorunu çözerbilirdi. ama sorun şu ki baskın yiyen mahalledeki her bir evin ahalisi kendi köyündeki akrabalarına (bağışıklık sisteminin hücrelerine - lenfositler, monositler, endotel hücreleri vs) haber vermişti. bir anda mahallede birbirinden habersiz onlarca kabadayı kılıklı adam (sitokinler) belirdi.

    bu kabadayıların (sitokinler) sayısı o kadar arttı ki iş çığırından çıktı, birbirinden habersiz olan bu kişiler içinde eşkiya (virüs) olduğunu düşündükleri ama gerçekte eşkiya (virüs) bulunmayan evleri (hücreler) de kuşatıp ateşe (enflamasyon) vermeye başladı. işte bu tam bir felaketti (sitokin fırtınası).

    işte böyle bir olayda henüz mahallelinin yakınları olay yerine ilk intikal ettiğinde tecrübeli birisi (doktor) olacakları ön görüp emniyet güçlerini (bağışıklık sistemini baskılayan tosilizumab, kortikosteroidler vs ilaçları) çağırsa idi olaylar büyümeden emniyet güçleri (ilaçlar) konuya müdahil olup hem eşkiyaları (virüsleri) hem de birbirinden habersiz mahalleye gelip ortalığı iyi niyetle yakıp yıkanları (sitokinleri) kontrol altına alabilirdi.

    o sebeple siz siz olun kavgaya giderken dövülecek adama kıyasla çok fazla dövecek adam çağırmayın. emniyete haber verin. yoksa asıl dayağı siz yersiniz.

    velhasıl doktor ve eczacınıza güvenin. ilaçlarınızı düzenli kullanın.
  • türkçesi sitokin fırtınası olan korkunç durum. salınan sitokinler daha fazla sitokin salgılanmasına, onlar da daha daha fazla sitokin salgılanmasına neden olur. bu kısır döngü öyle bir hal alır ki dışarıdan yaptığınız hiçbir etki bu kaskadı sonlandırmaya yetmez. tabiri caizse organizmanın içinde kıyamet kopar. her şey oradan oraya savrulur, kaos ve telaş başlar, hepsi bir şeyler yapmaya ve durumu düzeltmeye çalışır ama her şey daha kötüye gider. en nihayetinde organizma, kendi eliyle kendi sonunu hazırlar. bu olay yaşandığında, göremediğiniz, mikro boyutlardaki, belki bıraksanız size hiçbir şey yapamayacak olan bir tetikleyicinin nelere kadir olduğuna hayret edersiniz ve insanoğlunun acizliği iyice yüzünüze vurulur.
  • bağışıklığın normalden güçlü olmasının covid-19 hastalarında ters tepki yapmasının nedenidir. vitaminlere, bağışıklık arttırıcılara abandıkça kendi kendini öldüren canavarı da beslemiş olursunuz. o yüzden sisteminizi hızlı upgrade etmemeye, normalde ne yiyorsanız onu yemeye ve bol su takviyesiyle spora devam etmeniz önerilmektedir.
  • korona virüsün bazı kişilerde çok ağır, bazı kişilerde hiç semptom göstermemesinin, bana kalırsa sağlıklı bireylerde meydana gelen ölümlerin sebebidir. mantık tamamen alerji reaksiyonu gibi gelişir. savunma hücrelerinin tabiri caizse panik atak geçirerek ortalığı ayağa kaldırması ve sağlıklı hücrelere saldırması sonucu organların zarar görmesi ölümlerin baş sebebi.

    bilenler bilir. bal arısının iğnesi bazı insanlar için hiç tehlikeli değildir. ama eğer alerjiniz var ise durum değişir. vücudun aynı korona virüste olduğu gibi aşırı tepki vermesi sonucu ölüme kadar yolu var.

    o yüzden ben sağlıklıyım, bana bir şey olmaz demeyin. savunma hücrelerinizin daha önce hiç karşılaşmadığı bir virüs olduğu için vereceği tepkiyi bilmiyorsunuz. vücudunuzu tanıyın. her gün tepkilerini ölçün. erken tedavi hastalığı atlatmak için kritik önem arz ediyor.

    daha önce grip ve soğuk algınlığını zor atlattıysanız, daha da önemlisi solunum sıkıntısı çektiyseniz, bu hastalığı da zor atlatabilirsiniz. bu durumda ekstra dikkat etmeniz gerekir.
  • fakat bağışıklık takviyelerinin buna sebep olabileceğine ya da bunun gelişmesinde rol oynayabileceğine dair de bilinen hiçbir araştırma ya da bilimsel veri yok. burada rol oynayabilecek çok farklı biyokimyasal mekanizmalar ve başka faktörler var. bu fenomenin varlığından bağışıklık takviyelerinin zararlı olduğu çıkarımına varılamaz. ha bağışıklık takviyelerinin herhangi bir faydası olup olmadığı zaten kendi başına tartışmalı bir konu, o da ayrı.
  • eşimin ateşi 5. gün düşmüşken 6. gün tekrar yükselmesiyle yaşadığını düşündüğüm olay.
    3. gün crp:13 ferritin 770 düzeyindeydi.7. gün crp:75 ferritin 1550 düzeyine geldi.akabinde steroid ve coraspirine ek kan sulandırıcı iğne başlandı.crp kademeli olarak 9’a düştü, ferritin hala 1300lerde.ferritin daha geç düşermiş.genel durumu iyi gibi ama yüreğimiz ağzımızda durumu devam.
    edit: d-dimer 0,15’den 0,90lara çıktı, tekrar 0,46’ya indi.
  • bu olay için alveoller bağışıklık sistemine birşey diyecek olsaydı, şu olurdu: "yapacağın işe sı.ayım".

    neyse anladığımca koronada ciğerlerin su toplama sebebi bağışıklık hücrelerinin sert tepki cevabı sonucu oluşan yangısal tepki ve bunun sonucu alveolde oluşan ödem. merakımsa şu; alerjik bünyelerin sıkıntısı, anlamsız maddelere sert bir bağışıklık cevabı. acaba alerjik bir kimse korona ile enfekte olursa diğer bünyelere kıyasla daha mı dezavantajlı?
hesabın var mı? giriş yap